Karara göre İletişim Başkanlığı "milli güvenlik ya da kamu düzenine aykırı davranışlarda bulunması" ile "bunları alışkanlık edindiği/edinmesi" gibi gerekçelerle basın kartı alınmasını engelleyemeyecek, alınan kartları iptal edemeyecek.
Karar üzerine Çağdaş Gazeteciler Derneği ise "Gazetecilere giydirilmeye çalışılan deli gömleği yırtılmıştır!" başlıklı bir açıklama yaptı.
"İletişim Başkanlığı suç işlemektedir" denilen açıklama şu şekilde:
Danıştay bu kararında özetle şunları söylemiştir: Basın Kartı vermemek basın özgürlüğünü, gazetecinin çalışmasını engellemektir. Basın Kartını komisyon kararı olmadan iptal etmek hukuki değildir. Gazeteci, bazı davranışları “alışkanlık haline getirmesi” gibi muğlak ifadelerle engellenemez. Gazetecinin kartını keyfi olarak iptal edemezsin, ‘ömür boyu başvuru yapamaz’ diyemezsin. Basın ve ifade özgürlüğü vazgeçilmezdir, bunun için memura değil gazeteciye kart verilmelidir. Bir kez daha ortaya çıkmıştır ki İletişim Başkanlığı hukuk dışı eyleme imza atmıştır. Bu yönetmelik hükümlerine göre verilen ve hukuk dışı olduğu ortaya çıkan tüm kararlar iptal edilmelidir
Bu sorular çok önemlidir. Çünkü bu hukuk dışı işlemler mahkemelerde meslektaşlarımızın karşısına çıkıyor, önlenemez sonuçlar ve mağduriyetler yaratıyor. Örneğin; bugün Van’da 4’ü 6 aydır tutuklu 5 meslektaşımız köylülere işkence iddialarını haberleştirdikleri için hâkim karşısına çıkıyor. Savcılık, meslektaşlarımızın basın kartı taşıyıp taşımamalarına bakarak karar veriyor. Ancak bu durum hukuki dayanak olmaktan çoktan çıkmıştır. Yine Yüksek Mahkeme Şubat 2020’de verdiği kararla basın kartı olmayan meslektaşlarımızın da gazetecilik faaliyeti yürüttüğünü ve yıpranma hakkından yararlanması gerektiğini belirtmiştir. Hatta İletişim Başkanlığı bile açtığımız davaya verdiği savunmada ‘…gazetecilik faaliyetinde bulunmak için basın kartı şart değil’ demiştir. Ve tüm bu karar ve açıklamaları, son Danıştay kararı ile birlikte düşündüğümüzde çok açık ki basın kartı uygulamasında hukuksuzluk, belirsizlik, tutarsızlık vardır.
Ortak mücadele çağrısı
Bu bile komisyonun göstermelik olduğunun kanıtıdır. Basın kartları basın meslek örgütleri dışlanarak verilemez. Bizim sendikalarımız var, cemiyetlerimiz, derneklerimiz var. Yurt çapında örgütlü gazetecileriz ama kimin gazeteci olduğuna hayatında bir gün bile gazetecilik yapmamış memurlar karar veriyor. Ülkenin tüm medya ekosistemini kontrol altında tutan bir yapıyla karşı karşıyayız.
Danıştay kararı da göstermiştir ki önümüzdeki en önemli sınav yeni Basın Kanunu ve bu kanun için birlikte mücadele olacak. Bugün bu toplantıyı Gazeteciler Cemiyeti ev sahipliğinde yapmamız da anlamlıdır. Basın meslek örgütleri olarak daha fazla bir araya gelelim, ortak mücadele verelim.
Çağdaş Gazeteciler Derneği olarak, atanmış memurların değil gazetecilerin yazacağı yeni bir basın kanunu için tüm meslek örgütlerini ve meslektaşlarımızı ortak mücadeleye çağırıyoruz.
Çağdaş Gazeteciler Derneği Genel Yönetim Kurulu