Olay, 16 Şubat'ta Biga ilçesinde meydana geldi. İddiaya göre Fırat Yıldızhan bir süredir ayrı yaşadığı, boşanma aşamasındaki eşi Saliha Gizem Yıldızhan'ın Lapseki ilçesindeki evinin önüne geldi. Konuşmak istediğini söyleyen Fırat Yıldızhan, Saliha Gizem'i otomobil ile alıp Biga istikametine doğru yola çıktı. İkili arasında tartışma çıktı.
Fırat Yıldızhan, ilk eşinden 2 çocuğu olan Saliha Gizem'i iple boğdu. Yıldızhan, daha sonra cesedi Biga ilçesi Çavuşköy mevkisindeki bir hafriyat alanına gömdü. Saliha Gizem'den haber alamayan yakınları, durumu polise bildirdi.
SUÇUNU İTİRAF EDİP CESEDİ GÖMDÜĞÜ YERİ GÖSTERDİ
Çalışma başlatan polis, Saliha Gizem Yıldızhan'ın Lapseki'de bir otomobile binip Fırat Yıldızhan ile ilçeden ayrıldığını belirledi. Harekete geçen ekipler, şüpheliyi yakaladı.
Yıldızhan ifadesinde cinayeti itiraf edip, cesedi gömdüğü yeri gösterdi. Bölgede inceleme yapan polis ekipleri, 18 Şubat'ta Saliha Gizem'in cansız bedenine ulaştı.
Polis, cesedi gömerken Fırat Yıldızhan'a yardım ettiği ileri sürülen kardeşi Yağız Yıldızhan'ı da gözaltına aldı. Cenaze otopsi için Mehmet Akif Ersoy Çanakkale Devlet Hastanesi'ne gönderilirken, polisteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen 2 kardeş tutuklandı.
'BOĞAZINI HAREKETSİZ KALANA KADAR SIKTIM'
Fırat Yıldızhan, savcılıktaki ifadesinde boşanma aşamasındaki eşi Saliha Gizem Yıldızhan ile 8 aydır ayrı yaşadıklarını belirtip, "16 Şubat'ta akşam saatlerinde köyden arkadaşım olan A.Ö.'nün aracını emanet olarak alıp kardeşim Yağız Yıldızhan ile Lapseki ilçesine gittik. Gidiş amacımız Saliha ile konuşmaktı. Saliha ile konuşup ya boşanmaya karar verecektik ya da evliliğimizi sürdürecektik. Problemlerimiz esnasında konuşurken Saliha bana hitaben 'Seni defalarca aldattım' söylemlerinde bulununca sinirime hakim olamadım ve cebimdeki saman balya ipini Saliha'nın boğazına dolayıp sıkmaya başladım. Bu esnada Saliha bana karşı çıkmaya çalışıyordu. Kardeşim Yağız Yıldızhan da kolumdan tutarak beni engelleyemeye çalışıyordu. Kardeşimi ittirerek karışmaması gerektiğini söyledim. Saliha'nın direnmesi esnasında bir ara elimdeki ipi yere düşürdüm. Bunun üzerine elim ile boğazını hareketsiz kalana kadar sıktım. Hareketsiz kalınca sıkmayı bıraktım. Bu esnada arabayı hareket ettirdik ve Lapseki içinde turlamaya başladık. O esnada yanlış kontrol etmediysem, Saliha'nın nabzı atıyordu. Ancak ölmesini istediğim için hastaneye götürmedim. Bir müddet sonra öldüğünü fark ettim" dedi.
'OĞLUMUN DOĞUM GÜNÜNE KADAR YAKALANMAMAK İÇİN CESEDİ SAKLAMAYA ÇALIŞTIK'
"Ne yapacağımızı bilmediğimden Lapseki içerisinde turlamaya devam ettik" diyen Yıldızhan, şunları anlattı:
"En sonunda Biga'ya doğru yola çıktık. Çavuşköy girişinde sol taraftaki tarlaların kenarındaki su kanalının bulunduğu çukura Saliha'yı çekerek koydum. Yakındaki mezarlıktan almış olduğumuz kazmalarla üzerini moloz ve toprak ile kapattık. Çünkü kendime gelmeye başlamıştım. Ne yapacağımı bilmiyordum. 22 Şubat, oğlumun doğum günü. O güne kadar yakalanmamak için cesedi saklamaya çalıştık. Doğum gününden sonra kendim teslim olacaktım. Kardeşim Yağız, bu süreçte beni engellemeye çalıştı. Ancak ölüm olayı gerçekleştikten sonra o da korkarak gömülmesine yardım etti. Olay Saliha'nın beni tahrik etmesi sonucu oluşan öfke ile meydana gelmiştir."
"'ÖLDÜ' DİYEREK ARKA KOLTUĞA YANIMA KOYDU'
Savcılıktaki ifadesinde olay günü ağabeyi Fırat Yıldızhan ile kahvehanede karşılaştıklarını belirten Yağız Yıldızhan ise "Köydeki arkadaşından aracını ödünç aldığını, gezeceğini söyledi ve Lapseki ilçesine doğru gittik. Lapseki ilçesine geldiğimizde yengem Saliha Gizem Yıldızhan'ı aradı. Bunun üzerine yengem yanımıza geldi. Ağabeyim ile yengem ön koltukta oturuyorlardı, ben arka koltuktaydım. Aralarında konuşmaya başladılar. Ağabeyim, yengemin kendisini aldattığını ima ediyordu. Yengem ise kabul etmiyordu. Konuşma bu minimalde ilerledi ve şiddeti artmaya başladı. Bir süre sonra ağabeyim, yengemin boğazını sıkmaya başladı. Ağabeyim, daha öncesinde yengemin astım hastası olduğunu söylemişti. Ben de bu nedenle müdahale etmek istedim. Ayırmaya çalıştığım esnada ağabeyim bana tokat atıp, vurdu. Bunun üzerine ben de 'Ne haliniz varsa görün' diyerek koltukta oturup, beklemeye başladım. Ağabeyim yengemin boğazını uzun bir süre eliyle sıktıktan sonra cebinden çıkardığı örülü vaziyetteki balya ipini yengemin boğazına doladı ve tekrar sıkmaya başladı. Yengem hareketsiz kaldıktan sonra 'öldü' diyerek arka koltuğa benim yanıma koydu. İlk başta korktuğum için müdahale edemedim. Akabinde şoka girmiştim, ne yapacağımı bilmiyordum. Araç ile dolaştıktan sonra Biga ilçesine geldik. İlk başta yengemin cesedini köprüden çaya atmak istedik. Ancak yengem çok kilolu olduğundan kaldıramadık. Bunun üzerine Çavuşköy'deki tarlaların yanındaki su kanalı için açılmış çukura attık. Üzerini de molozlar ve toprak ile kapattık" dedi.