Birleşmiş Milletler (BM) raportörleri, 21 Eylül 2022 tarihinde iş insanı Osman Kavala'nın tutukluluğu ve ilgili yargı süreçlerine ilişkin Türk makamlarına ilettikleri yazıyı 25 Kasım 2022 Cuma günü kamuoyuyla paylaştı. Yazı, 60 gün boyunca gizli tutuldu ve hükümete yanıt vermek için zaman verildi.
Türk makamları iki ay sonra yanıt verdi
Türkiye'nin 21 Eylül 2022 tarihli yazıya 10 Kasım 2022 günü yanıt verdiğini, fakat yazıda bahsi geçen iddialara değinmediğini kaydeden BM raportörleri, 21 Eylül 2022'de gönderilen yazıdaki iddia ve endişeleri kamuoyuyla paylaştı.
Türkiye'ye eylül ayında gönderilen yazı, BM İnsan Hakları Savunucuları Özel Raportörü Mary Lawlor, Keyfi Tutuklama Çalışma Grubu Başkan Yardımcısı Mumba Malila, Fikir ve İfade Özgürlüğü Hakkının Teşviki ve Korunması Özel Raportörü Irene Khan ve Barışçıl Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Özgürlüğü Özel Raportörü Clement Nyaletsossi Voule'un imzasını taşıyordu.
'Karar, tüm mahkemeler için bağlayıcıdır'
Raportörlerin 25 Kasım 2022 tarihli yazılı açıklamasına göre, hükümete 21 Eylül 2022 günü gönderilen yazıda şu bilgi ve endişeler dile getirildi:
"11 Temmuz 2022'de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Türkiye'nin davaya ilişkin önceki karara uyma yükümlülüğünü yerine getirmediğine, dolayısıyla Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 46. maddesinin 1. fıkrasını ihlal ettiğine karar verdi. Mahkeme'nin 63 yıllık tarihinde ikinci kez bir ülke, AİHM'in bağlayıcı bir kararını uygulamadığı için ihlal davası ile karşı karşıya.
Karar kesindir, derhal yürürlüğe girer ve Kavala'nın hukuka aykırı mahkumiyetine karşı temyiz başvurusunu inceleyen Yargıtay da dahil olmak üzere Türkiye ve Türkiye'nin tüm mahkemeleri için bağlayıcıdır.
'AİHM'in kararına ve meşruiyetine saygı duymalısınız'
[Türkiye hükümetine ilettiğimiz] yazıda, Avrupa'daki en yüksek insan hakları mahkemesinin [AİHM] durumu hakkında iki kere yasal olarak bağlayıcı karar verdiği Osman Kavala'nın açık bir şekilde adaletten mahrum edilmesi konusunda oldukça endişeli olduğumuzu dile getirdik.
AİHM kararına ve [Avrupa Konseyi Bakanlar Konseyi'nin] başlattığı ihlal prosedürüne rağmen Osman Kavala davasının yerel mahkemelerde görülmeye devam etmesinden derin endişe duyuyoruz.
'Adalet konusunda endişeliyiz'
Bu tür eylemler, Türkiye'nin Mahkeme'nin yargı yetkisi altındaki yükümlülüklerine aykırı olacaktır ve Türkiye'deki insan hakları savunucuları ile ülkede işlendiği iddia edilen insan hakları ihlalleri karşısında adalet arayan kişiler için geniş kapsamlı sonuçları olabilir.
Türkiye'nin karara uymayı reddetmesi, AİHM'in güvenilirliğine ve koruyup desteklemeye çalıştığı devredilemez insan haklarına da doğrudan bir saldırı gibi görünüyor. Sonuç olarak, Türkiye'nin ülke içinde insan haklarını koruyup desteklemeye ve adalete ulaşmak için yollar sağlamaya bağlılığı bağlamında bu karara uymamasının daha geniş anlamı konusunda endişeliyiz.
'Kavala beş yıldır keyfi olarak tutuklu bulunuyor'
Dahası, bu davanın Türkiye'de kendisini ifade etmeyi, barışçıl bir şekilde gösteri yapmayı, bir araya gelip kamusal ve siyasi hayata katılmayı dileyen bireyler üzerinde caydırıcı etkisi olmasından derinden endişeliyiz.
Hükümetinizi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin kararına ve meşruiyetine saygı göstermeye ve yaklaşık beş yıldır keyfi bir biçimde tutuklu bulunan Kavala'nın özgürlüğünü sağlama sürecini başlatmaya çağırıyoruz."
'BM raportörü tek taraflı karar verdi'
BM raportörleri, Türkiye'ye gönderdiği yazıyı paylaşırken, Türkiye'nin 10 Kasım 2022 tarihinde bu yazıya verdiği yanıtı da paylaştı.
Türkiye Cumhuriyeti Birleşmiş Milletler Daimi Temsilciliği, Türkiye hükümeti adına verdiği yanıtta, BM İnsan Hakları Savunucuları Özel Raportörü Mary Lawlor'un Osman Kavala'nın durumuna ilişkin 31 Ekim 2022 günü yaptığı açıklamayı eleştirdi. Türkiye, bu açıklamanın hükümetin yanıtı beklenmeden 'aceleyle yapılmış bir basın açıklaması' olduğunu söyledi.
Söz konusu basın açıklamasının Türkiye hükümetine 'yanıt verme fırsatı vermeden' yapıldığını kaydeden hükümet, ilgili BM kararlarına atıfla, bu durumun aynı zamanda 'objektiflik, tarafsızlık, seçici olmama, karşılıklı yapıcı diyalog ve işbirliği ilkelerine uymadığını' söyledi.
BM İnsan Hakları Savunucuları Özel Raportörü'nün 'hükümetin gözlemlerini dinlemeden tek taraflı bir şekilde karara vardığını' belirten hükümet, 'böyle bir yaklaşımın yapıcı bir diyalog ve insan haklarının korunması için yararlı olmayacağı' değerlendirmesini paylaştı.