Son KHK'da yer alan ve 'sivillere yargı muafiyeti' tartışmalarına ol açan düzenlemeyi değerlendiren Başbakan Binali Yıldırım, "Bizim amacımız tankların önüne çıkan, mücadele edenleri korumaktır. Bu düzenlemeye karşı çıkanların da bizim için darbecilerden farkı yoktur" ifadelerini kullanarak "Bir daha darbe olursa vatandaşlar sokağa çıkmasın mı" dedi.
Burdur'da konuşan Başbakan Binali Yıldırım'ın sözlerinin satır başları şöyle:
Memleketin meseleleriyle bir işleri yok. Onlar boş işlerle, laflarla vakit geçiriyorlar. İşleri güçleri AK Parti ne yaptıysa onu kötülemek, AK Parti ne dediyse tersini söylemek. Zaten Meclis’te temsilcileri de söyledi. 'Siz dünyanın en güzel işini de yapsanız. Biz beğenmeyiz kardeşim. Millet bize bunun için yetki verdi' diyorlar. İşte ana muhalefet partisinin siyaset anlayışını bundan daha iyi hiçbir şey özetleyemez.
Siyaset beyaza siyah demek değildir. Siyaset doğruları takdir etmek, yanlışları da tenkit etmektir. Ama maalesef bizim ana muhalefet partimiz henüz o siyasi ergenliğe ulaşamadı. Ama elbet bir gün olur.
BİNALİ YILDIRIM: ÖNÜNE GELEN KONUŞUYOR
Şimdi işleri güçleri gittikleri yerde Türkiye'nin aleyhine konuşuyorlar. Almanya'ya gitti Kılıçdaroğlu, şunu dedi, 'Türkiye'ye gelmeyin, güvenli değil' Böyle bir şey olabilir mi? Bırak siyasi parti başkanı, bir Türk vatandaşı memleketini yabancılara şikayet edebilir mi? Yakışır mı?
Son günlerde bir tartışma var. Önüne gelen konuşuyor. Ağzı olan konuşur. Neymiş? Biz bir düzenleme yapmışız vatandaşları korumaya almışız. Ne yapacaktık? Darbeye karşı alçakların karşısına hayatını koyan insanları siz niye buraya geldiniz de bu darbeyi önlediniz mi diyecektik?
Açık söylüyorum. Burdurluların güzel bir lafı var. 'Güttüğü üç keçi, ıslığı dağı taşı deldi geçti.' Bu Kılıçdaroğlu'nunki de tam buna benziyor.
BİNALİ YILDIRIM: BİR DAHA DARBE OLURSA VATANDAŞ SOKAĞA ÇIKMASIN MI
Neymiş efendim, darbeye direnen vatandaşları koruyan kanun çıkardınız... Ne var bunda? Bir daha darbe olursa vatandaşlar sokağa çıkmasın mı? Memlekete sahip çıkmasın mı? Kılıçdaroğlu şunu iyi öğrenmen lazım. Meclis'i bombalamak, hükümeti alaşağı etmek, kurumları ele geçirmek isteyenlere direnmek bir görevdir, bir meşru müdafaadır. Türk milleti de bunu en güzel şekilde yapmıştır.
Ne diyor? 'Komutanın emri tartışılmaz, şartsız yerine getirilir. Eğer komutanın emrini tartışmaya açarsanız orada askerlik bitmiştir.' Kılıçdaroğlu bu normal şartlarda olan bir şey. Darbe için geçerli değil. Kanunsuz emir veren o emir ülkeyi yıkmaya yönelikse ona karşı çıkan emre uyan değil o bir kahramandır. Bu zihniyet darbeci zihniyettir.
BİNALİ YILDIRIM: 'BİZİM YAPTIĞIMIZ BU KAHRAMANLARI KORUMAKTIR'
Yine bu zihniyete göre o gece amirlerinin emrini dinlemeyerek vatandaşa kurşun atmayan asker suç işlemiş oluyor. Bunlara göre öyle. Niye? Emre itaatsizlik etti. Emir ne? 'Git vatandaşlı öldür, ateş et.' O da dedi ki kardeşim ben vatandaşıma silah çekmem, kurşun atmam. Senin emrin benim için yok hükmündedir. İşte bizim yaptığımız bu kahramanları korumaktır.
Bu mesele çok açık seçiktir. Hiç kimse sağa sola çekmesin. Kamu görevlileri için aynı düzenlemeyi yapmışız. Emniyet güçleri, askerler, kamu görevlileri için yapmışız. 1,5 yıl geçmiş aynı kelimelerle darbeye karşı koyan siviller, vatandaş için de yapmışız. Orada hemen patırtı kopuyor? 1,5 senedir neredeydiniz kardeşim? Kamu görevlisi yerine sivil vatandaş diyor. Hiçbir sorun yok, hiçbir belirsizlik yok, düzeltmeyi gerektirecek bir durum da yok.
Böylece akılları sıra vatandaş bir daha darbe işiyle falan hiç ilgilenmesin, karışmasın, darbecilerin ekmeğine yağ sürülsün. 81 milyon vatandaşımızın hukukuna sonuna kadar sahip çıkacağız, yağma yok.
AK Parti teşkilatları, AK gençler, AK kadınlar, Türkiye’nin birliğinin, beraberliğinin, kardeşliğinin güvencesidir. Bizim birliğimiz milletin birliğidir. Genel başkanımız, liderimiz Recep Tayyip Erdoğan’ın öncülüğünde yol alarak milletin emanetine asla zarar getirtmeyeceğiz.