Prof.Dr.Ateş Kara, ''Belirli bir basamağa kadar bu virüs için aşıyı geliştirdiğini söyleyenler de var; ama aşının en iyi ihtimalle önümüzdeki 9 ay ile 1 sene önceden geleceğini söylemek iyimserlik olur. O bakımdan şimdilik biz aşının önümüzdeki dönemde olmayacağını, hala esas korunmanın kişilerin bir araya gelmesinin engellenmesi olduğunu altını çizerek söylememiz gerekir'' dedi.
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ateş Kara, koronavirüs salgını sırasında Japonya'da üretilen ve Çin'de de kullanılan ilaçlardan Türkiye'ye de geldiğini ve özellikle yoğun bakımdaki hastalarda bu ilacın kullanılmaya başlandığını söyledi.
Kara, "Bu getirilen ilaçlar dışında da Türkiye'de kullandığımız ilaçlar vardı, onlara ilave olarak da bunları kullanıyoruz. İlaçları kullandığımız hastaların sonuçlarıyla ilgili şu an konuşmak için erken. İnşallah vaka sayımız az olur ve az sayıda ilaç kullanarak bu dönemi atlatırız. Yani Çin’den getirilip Türkiye’deki pozitif vakalarda kullanılan ilaçların sonuçlarını söylemek için daha henüz çok erken. İyileşen hastalarımız var; ama 'O pozitif hasta bu ilacı kullandı ve iyileşti' dememiz için bizim bu hafta sonunu görmemiz gerekiyor" dedi.
Prof.Dr.Ateş Kara
'Önümüzdeki 2-3 hafta belirleyici olacak'
Koronavirüs salgınının ne zaman biteceği ya da duracağına dair kesin bir öngörüde bulunmanın şuan için çok zor olduğunu ifade eden Prof. Dr. Kara, "Buradaki temel neden de şu ki bizim kişisel olarak ne kadar sıkı bir şekilde kendimizi evde tuttuğumuza ne kadar az bir şekilde birbirimizle bir araya geldiğimizle ilişkili. O nedenle de eğer biz bunu başarabilirsek şu önümüzdeki 2 ila 3 hafta bizim için belirleyici olacak. Virüsün tedavisi için çalışmalar devam ediyor. Direkt olarak bu virüse etki edecek, yani sadece bu virüsü öldürüp, vücutta başka herhangi bir şeye zarar vermeyen bir ilaç için çalışmalar sürüyor. Şu anda bizim kullandığımız ilaçlar virüsün üremesini yavaşlatıyor veya ilerleyişini durdurma aşamasında çok olmasa da durdurma aşamasında başarılılar. Dünyada kullanılan ilaçlar bu şekilde; ama ilaçlar konusunda yeni gelişmeler olabilir" diye konuştu.
'Aşının 9 ay önceden geleceğini söylemek iyimserlik olur'
Prof. Dr. Kara, aşıya yönelik çok ciddi çalışmalar olduğunu bildirerek, "Belirli bir basamağa kadar bu virüs için aşıyı geliştirdiğini söyleyenler de var; ama aşının en iyi ihtimalle önümüzdeki 9 ay ila 1 sene önceden geleceğini söylemek iyimserlik olur. O bakımdan şimdilik biz aşının önümüzdeki dönemde olmayacağını, hala esas korunmanın kişilerin bir araya gelmesinin engellenmesi, kişilerin kendilerini izole etmeleri olduğunun altını tekrar çizerek söylememiz gerekir. Koronavirüs ailesinin büyük kısmı güneş ışığı ve sıcaktan etkileniyor. Yani öyle bir ortamda yaşam şansları azalıyor. Bu virüsün de onlara benzer şekilde hareket edip, sıcakta ve güneş ışığında etkinliğinin azalmasını bekliyoruz. Ama bu böyle olacak anlamına da gelmiyor. Eğilimimiz, beklentimiz o şekilde; çünkü bu ailenin elemanlarının büyük kısmı güneş ışığından etkileniyorlar" ifadelerini kullandı.
'Vaka sayımızda artış var'
Prof. Dr. Kara, evde kalmanın önemini vurgulayarak, "Türkiye, özellikle hastalıktan etkilenebilecek grubunu da evde tutmayı başarıyor. Ama bunda özellikle yine kişilere çok görev düşüyor. Devlet olarak yapılacaklar yapılıyor, belki daha sıkısı da yapılabilir; ama artık bizim bireysel de olarak kendi evden çıkma yasağımızı uygulamamız lazım. Onu yaparsak hiçbir zaman o ülkeler gibi olmayacağız. Tedavi konusunda Çin kadar başarılı olabiliriz; ama vaka sayımızda bir artış var. Önümüzdeki günlerde de olacak. Ama şu önümüzdeki 2-3 haftayı bizim çok sıkı tutarak geçirmemiz lazım. Hastalığın haziranda ya da ağustosta biteceğine yönelik söylemlerin hepsi tahmin ya da değerlendirme. Bu bizim ne kadar izolasyonlara da uyduğumuzla alakalı. Mesela biz okulları kapatmasaydık sürecin daha uzun olacağını ve şu anda gördüğümüzden daha fazla vaka görmüş olacağımızı söyleyebiliriz. Vatandaşlarımız ne kadar evde kalırsa biz ne kadar kişisel olarak kendimizi evde tutarsak o kadar az sayıda vaka olacak ve o kadar erken bu dönemi atlatmayı başaracağız" dedi.
'Virüs 60 derecede canlılığını hemen yitiriyor'
Kara, bugüne kadar koronavirüsün gıda ya da yemekle geçtiğini gösteren hiçbir verinin olmadığını belirterek, "Bu virüs 60 derecede canlılığını hemen yitiriyor. O nedenle yiyecekler kontamine bile olsalar 60 derecede pişirildiklerinde virüsün geçme ihtimali yok. Örneğin çiğ gıdanın üzerine bize gelmeden birisi o virüsü bulaştırdıysa ve biz gıdayı çiğ tüketirsek olabilir; ama onun dışında mümkün değil gıdayla geçişi" diye konuştu.
'Bu bilinen bir durum'
Kara, dünyada bazı vakalarda ölüm sonrasında virüsün vücutta yaşadığına dair tespitlere değinerek, "Vücutta ölüm sonrasında da hücrelerimiz belirli zamana kadar virüsü bir besi yeri gibi kullanır. Yani virüsün o hücrelerin içerisinde kalması beklenen bir şey. Bu bilinen bir durum. Bunun çok şaşırtıcı ya da değişik bir bilgi olmadığını söyleyebiliriz" dedi.