Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Tevfik Özlü, kalabalık ortamlarda bulunanlara uyarılarda bulundu. Özlü, özellikle büyük kentlerde yaşan yurttaşları uyararak “Kendileri hasta olmasa da virüsü taşıyıp bulaştırma olasılıkları çok fazla” ifadelerini kullandı.
Sosyal medyadan paylaşım yapan Özlü şu ifadeleri kullandı:
Vazgeçemedikleriniz dışında düğün, nişan, sünnet, mevlüt gibi davetlere katılmayın; telefonla arayıp tebrik edin; salgın nedeniyle katılamayacağınızı, başkalarına zarar vermek istemediğinizi söyleyin ve hediyenizi kendilerine ulaştırın. Bu törenleri siz düzenliyorsanız: açık havada yapın; az sayıda kişiyi davet edin; katılımcılar arasında sosyal mesafeyi koruyacak ve temasa izin vermeyecek şekilde planlayın; gelen kişilerin maskesi yoksa, maske verin ve herkesin maske takmasını sağlayın; programı kısa tutun.
Eskisi gibi yaparsak, evimize geri döndüğümüzde; sevdiklerimizin hastalandığı veya öldüğü haberiyle yıkılabiliriz. Büyük kentlerde yaşayanların, kendileri hasta olmasa da virüsü taşıyıp bulaştırma olasılıkları çok daha fazla. Sevdiklerimize zarar vermeyelim. Aksi de oluyor. Büyük kentlerden Anadolu'ya tatile, düğüne, taziyeye giden sağlıklı aileler, dönüşte virüsü kapmış olarak evlerine dönebiliyor. Dikkatli olalım. Virüs her fırsatı değerlendiriyor, ona fırsat vermeyelim.
“Semptom olmasa da herkese test yapılmalı”
Sinir bilim ve genetik uzmanı Doç. Dr. Çağhan Kızıl ise yetkililere çağrıda bulundu. Salgının en yüksek döneminde testlerin az olduğunu hatırlatan Kızıl, virüsün yayılımını durdurabilmek için semptomu olmasa da herkese test uygulanması gerektiğini ifade etti.
Twitter’dan paylaşım yapan Kızıl şu ifadeleri kullandı:
Türkiye’de salgının en yüksek döneminde testler azdı. Şimdi salgın hala riskli seviyedeyken temaslı vaka takibini sekteye uğratan test kriteri değişiklikleri gerçekleştirildi. Bu, yayılımı önlemeyi olumsuz etkileyebilecek bir uygulama. Bulunan vaka sayılarını da etkiliyor. Salgının büyüdüğü yerlerde fazla vaka çıkmasının nedeni daha fazla test yapılması değil. Florida’da son 1 ayda testler %141 artarken vakalar %1,061 artmış. Salgın düşüşteyken test artsa da yeni vaka sayısı düşüyor. Connecticut’ta aynı dönemde test %54 artarken vakalar %78 düşmüş. Ama en önemlisi, yayılımı durdurmak için semptomu olsun olmasın herkese test yapılması. Şu durumda Türkiye'de salgının yayılımının kontrolünden çok istatistiki göstergelerin önceliği var gibi duruyor.
Testler her koşulda artmalı, salgın yükselirken de sönümlenirken de. Eğer salgın gerçekten azalıyorsa, daha fazla test aynı oranda fazla vaka anlamına gelmez. Avrupa'da ve ABD'nin bazı eyaletlerinde test sayıları gittikçe artarken vaka sayıları düşüyor.
Türkiye'de yoğun bakım hasta sayısının toplam aktif COVID-19 hastasına oranı Nisan sonu %2,2; Mayıs sonu %2,1; Haziran sonu %4,7 idi. Bugün ise bu oran %8,9. Doğrudan klinik bir gösterge olan bu oran salgın dinamiklerinin değiştiğini gösteriyor olabilir.
Bu iki gruba yönelik uygulamalar farklı. İlkine tedavi ve izolasyon, ikincisine yayılımı azaltma amaçlı yaygın test ve vaka takibi. Türkiye’nin yönelimi ilk grubu tedavi etmeye çalışmak. Maalesef bugünkü durumda yayılımın engellenmesi için ikinci gruba için tedbirler mevcut deği
Enfekte kişileri ikiye ayıralım: semptom gösterenler (bir kısmı hastanede yatmak zorunda kalacak, yoğun bakıma girecek, tedavi olacak) ve semptomsuzlar (test yaptırmadıkları sürece, hastalanmazlarsa enfekte olduklarının farkına varmayacaklar ve yayılıma katkıda bulunacaklar).
Türkiye’de yoğun bakım hastalarının aktif vakalara oranı %8,8. Bu, test yapma kriterinin sadece semptom gösterenlere indirgenmesinin sonucu. Testi pozitif çıkan ve verilere yansıyan vakalardan semptomsuzların çıkarılması ve salgının gerçekte artıyor olmasının kombine yansıması.