Yılmaz, eşi için "O daha çok içinde yaşıyor. İçine atarak yenmeye çalışıyor. Acısını içinde taşıyor. Her cuma, Yavuz’un mezarını ziyaret ediyor, konuşuyor. Huzur buluyor o kabirde” dedi.
Posta gazetesinden Alev Gürsoy Cimin’e konuşan Yılmaz’ın açıklamaları şöyle:
O kara güne dönelim. Haber basına yansıdığında uçaktaydınız. Yurt dışından dönüyordunuz. Nasıl öğrendiniz ve ne yaşadınız o dönüş anlarında?
Yolculuk sırasında bize hiçbir şey yansıtılmadı. İnterneti kesmişler hatta. Yolcular da hiç sesini çıkarmadı. Biz internette arıza var diye biliyorduk. İndiğimizde felaketle karşılaştık. Uçağın merdivenine geldiğimizde karşımızda havaalanının müdürünü, aşağıda da ambulansları gördüğümüzde bir şeyler olduğunu anladım. Ama böylesine bir felakete hiç ihtimal vermedim. Hatta önce aklıma annemi kaybettiğim geldi. Sonrasını zaten biliyorsunuz. Uçaktaki yolculara çok teşekkür ediyorum. Gösterdikleri hassasiyeti hiçbir zaman unutmayacağız. Ayrıca başta devlet büyükleri olmak üzere tüm toplumumuza minnettarız. Kimse bizi yalnız bırakmadı. Yavuz zaten hatıralarıyla o kadar güzel izler bırakmış ki. Zaten ailece her zaman topluma sevgili ve saygılı olduk. Yavuz da öyleydi. Çok sevilmiş. Tüm dostları hala yanımızda. Mukedderat buymuş. Bu acıyı en olgun şekilde ömrümüzün sonuna kadar taşıyacağız.
-Oğlunuzun intiharının ardından profesyonel bir yardım aldınız mı?
Evet, aldım. Ama şimdi daha iyiyim. Onu hatıralarıyla yaşatıyoruz. Evimizi bırakmayı hiç düşünmedik. Oğlumuzun her durumu bizim makbulümüz. Ben hep o odadayım. Yavuz’un son anlarını yaşadığı, yaşamını sonlandırdığı o odada. Bu size garip gelebilir ama asla değil. Bu çok başka bir şey.
-O odaya girince ne hissediyorsunuz peki?
Orası önceden bizim yatak odamızdı. Ama şimdi değil. Şimdi orası benim yaşam yerim oldu.
-Zor değil mi?
Ona daha yakın hissediyorum kendimi. Paylaşıyoruz…
-Paylaşıyoruz derken?
Evet, paylaşıyoruz. Oğlumla her şeyi paylaşıyoruz. İyi günlerini hatırlıyorum. Yaptıklarını, esprilerini, sevdiği şeyleri düşünüyorum. Onu yaşıyorum o odada. Başkası olsa belki kapatırdı odayı ama biz kapamadık. O oda benim olmazsa olmazım ve Yavuz’umun nefesi hep orada.
-Yavuz Bey vefat etmeseydi sunucu Neşe Sapmaz ile evlenecekmiş sanırım...
Hayır, öyle değil. Yaklaşık 2 sene olmuştu onlar ayrılalı. Sözlenmişlerdi ama sanırım anlaşamadılar. Sonrasında bir birlikteliği olmadı. O da çok üzülmüştür, ne diyeyim. Genç bir hanım. Hoş görmek lazım.
-Bir evladınız daha var...
Mesut’la şu an en büyük isteğimiz, Hasan’ın, Ceylin’in ve Ceren’in asla ve asla üzülmemeleri. Bir kızımız, bir oğlumuz ve bir torunumuz var artık. İnşallah ileride torunlarımız artar. Mesut şu süreçte daha çok şirkette oğlumla beraber. Çünkü ağabeyini kaybettikten sonra çok zor günler yaşadı. Biz daha olgunuz. Onlara destek oluyoruz. Çevremizle, ailemizle, dostlarımızla bu acıyı atlatıyoruz. Tüm topluma çok teşekkür ediyoruz. Kimse bize en ufak bir sıkıntı vermedi.
-Birbirine tutunmayı öğretiyor sanırım bazı acılar...
Bir evlat kaybetmeyi tarif etmek mümkün mü? O acı hiç bitmeyecek. Ama ne oluyor? Acılar özleme dönüyor. Sabır, tevekkül bizi sakinleştiriyor. Ve yaşamın içine yavaş yavaş katıldık. Davet, konser veya sinemaya gitmek için kendimi henüz hazır hissetmiyorum. Ama bu demek değildir ki, daha sonra bunları yapmayacağım. Şu an kendimi onun yapmak istediklerine çevirdim. Üniversiteye daha çok destek olmaya gayret ediyorum. Başlarda o gücüm de yoktu. Sonra o gücü kazandım.
-Bir kadın duygularını çok rahat ifade edebilir. Ağlar, konuşur, içini döker. Ama bir erkek için aynı şeyi söyleyemeyiz. Mesut Bey dimdik bir adamdı. Ama cenazede yıkılmıştı. Şimdilerde nasıl?
O daha çok içinde yaşıyor. İçine atarak yenmeye çalışıyor. Acısını içinde taşıyor. Her cuma, Yavuz’un mezarını ziyaret ediyor, konuşuyor. Huzur buluyor o kabirde.
-Yavuz’u rüyanızda hiç gördünüz mü?
Gördüm. Çok da güzel gördüm. Bir kere ayrılırken de, vedasında da kendisini gördüğüm zaman çok huzurlu görmüştüm. Demek ki, öyle istedi (ağlıyor).
-Canına kıydığı için isyan edip kızdığınız oldu mu Yavuz Bey’e?
Hiç kızmadım. Hiç ona isyan etmedim. ‘Neden’ diye sitem etmedim. Allah insana taşıyacağa kadar dert verirmiş. Ve imtihanından nasıl geçtiğine bakarmış. Bu da benim imtihanım. Demek ki, o böyle istedi. Yavuz da demek ki, benim kaldırabileceğimi düşündü.
-Eski başbakanlardan birinin oğlu olduğu için çok yazıldı. Anne babasının odasında canına kıydı diye. Bu doğru mu?
Evet, o odada oldu. Ama kendisi o odayı kullandığı için. Biz kullanmıyorduk.