BBP lideri Mustafa Destici, 696 sayılı KHK'nin 121. maddesiyle getirilen düzenlemeyle ilgili, "Ya ilgili madde metninde geçen 'devamı niteliğindeki' ifade çıkarılmalı. Ya da bu maddede, cezai muafiyet elde eden sivillerin dokunulmazlıklarının 15 Temmuz gecesi ve 16 Temmuz sabahıyla sınırlı olduğu, yarın birgün, bir yargıcın yorumuna bırakılmayacak şekilde net yazılmalıdır" dedi.
Destici, partisinin genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, Hakkari ve Şemdinli'de şehit olan askerlere rahmet, ailelerine başsağlığı diledi. Destici, bugün terörün tüm unsurlarına karşı sonuç alan bir mücadele olduğunu, bu mücadeleyi sonuna kadar desteklediklerini ifade etti.
ABD'nin Türkiye'ye karşı hasmane bir tutum içine girdiğini ve PYD'lileri destekler noktada olduğunu belirten Destici, Suriye'nin kuzeyindeki gelişmelerin, Türkiye tarafından birinci derecede izlenmesi gerektiğini vurguladı.
Destici, Türkiye'nin Suriye'de etnik ve mezhebi temelli bir siyasi çözüme "evet" dememesi gerektiğini söyledi.
BM Genel Kurulu tarafından alınan Kudüs kararını kutlayan Destici, bu konunun canlı ve diri tutulması gerektiğini bildirdi.
"TÜRK-İŞ'İN TEKLİFİ GÖZÜ KAPALI İMZALANSIN"
Destici, Türk-İş'in asgari ücret için bin 893 TL talebine ilişkin, "Hükümete tavsiyemiz, Türk-İş'in teklifini gözü kapalı imzalasınlar. İşçi kardeşlerimizle bir pazarlık konusu dahi bunu yapmasınlar. Bu rakam makul, kabul edilebilir, karşılanabilir bir rakamdır. İşçi kardeşlerimizin de ana sütü gibi helal olan bir rakamdır." diye konuştu.
Taşeron işçilerle ilgili düzenleme için hükümete teşekkür eden Destici, "Gönül isterdi ki bu düzenleme Mecliste yasalaşsın ama hükümet böyle uygun gördü. Bizim derdimiz üzüm yemektir. Biz sonuca bakıyoruz." ifadesini kullandı.
Destici, taşeron işçilerin kadroya alınması sürecinde yapılacak mülakatlarda işçiler arasında bir ayrım gözetilmemesi gerektiğinin altını çizerek, bu anlamda haksızlığa uğrayacak her taşeron işçinin yanında olacaklarını belirtti.
KHK'DAKİ 121. MADDE TEKRAR ELE ALINSIN
Destici, 696 sayılı KHK'nin 121. maddesiyle getirilen düzenlemeye ilişkin tartışmalar nedeniyle toplumun gerilmeye, siyasetin dilinin de bozulmaya başladığını söyledi.
Düzenlemede yer alan "bunların devamı niteliğindeki eylemlerin bastırılması kapsamında" ifadesinin kafalarda soru işaretleri ürettiğini aktaran Destici, akla gelen ilk sorunun, gelecekteki eylemlerin 15 Temmuz darbe girişiminin devamı niteliğinde terör eylemleri olduğuna kimin karar vereceği olduğuna değindi.
Destici, bu maddenin tekrar ele alınmasını tavsiye ederek, "Ya ilgili madde metninde geçen 'devamı niteliğindeki' ifade çıkarılmalı ya da bu maddede, cezai muafiyet elde eden sivillerin dokunulmazlıklarının 15 Temmuz gecesi ve 16 Temmuz sabahıyla sınırlı olduğu, yarın birgün, bir yargıcın yorumuna bırakılmayacak şekilde net yazılmalıdır." ifadesini kullandı.
KHK'DA YER ALAN TEK TİP KIYAFET
KHK'da yer alan "tek tip kıyafet" uygulamasına ilişkin de Destici, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bu düzenlemeyle ilgili Türkiye'nin, demokratik hukuk devleti ilkelerine bağlı ve Evrensel İnsan Hakları Sözleşmesine uygun hareket etmesini öneririz. Elbetteki teröristlerin mahkeme salonlarına belirli sembollerle, işaretlerle, rakamlarla, bunların üzerinde işaretli olduğu elbiselerle getirilmesini doğru bulmuyoruz. Tek tip elbise ve kötü örneklerden yola çıkılarak yapılacak bir uygulama yerine, sembolleri barındırmayan elbiseler sınırlandırılarak yapılırsa daha doğru olacağı kanaatindeyiz."
Destici, 696 Sayılı KHK ile Yargıtaya ve Danıştaya yapılacak yeni üye atamalarını ise ihtiyaca binaen yapılan bir düzenleme olarak nitelendirdi.
Ayrıştırıcı ve kamplaştırıcı dilden uzak durulması önerisinde bulunan Destici, iktidarın eleştirilere kulak vermesini istedi. Destici ayrıca bu tartışmaların son bulmasını talep ettiklerini kaydetti.