CHP Grup Başkanvekili ve Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun dava sürecine ilişkin "Herkes bilsin ki ahmak davasıyla ilgili A, B, C, D planlarımız var. O sözcükten uydurma bir karar çıkarmayı düşünenler, o kararla Ekrem Bey'e siyasi yasak getirmeyi hayal edenler; sakın böyle bir şey yapmayın, pişman olursunuz” dedi.
CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır, CHP İzmir İl Başkanlığı’nda basın toplantısı düzenledi. Başarır toplantıda, Sayıştay raporları, Cumhurbaşkanlığı harcamaları, ekonomik durum ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı hakkında siyasi yasak istenen davayla ilgili değerlendirmelerini paylaştı.
"İSTANBUL'UN GÖBEĞİNDE BİR KADIN POLİS ÖLDÜRÜLÜYOR"
Sözlerine İstanbul Ümraniye'de görev yaptığı sırada saldırıya uğrayarak yaşamını yitiren polis memurumuz Şeyda Yılmaz için başsağlığı dileyerek başlayan Başarır şunları söyledi:
"Maalesef ki sokaklarımız halk arasındaki tabirle Teksas gibi. Üzülerek söylüyorum ki organize suçlar endeksinde Avrupa'da birinci sıradayız. Umut Vakfı’nın yapmış olduğu bir araştırmada son 10 yılda 35 bin tane silahlı olay gerçekleşmiş. Ve yine üzülerek söylüyoruz ki 2023 yılında 3 bin 773 silahlı olayda 2 bin 318 yurttaşımız hayatını kaybetmiş. Yani günde silahlı olaylarında 6 vatandaş vuruluyor. Şimdi İçişleri Bakanı kendisine şiddetle ilgili sorulan sorulara 'sus' diye cevap veriyor. Hayır, susmayacağız. Türkiye'nin her ilinde, her ilçesinde, mahallesinde çok vahim olaylar oluyor. İnternetten insanlar pompalı tüfek ya da silah çok kolay bir şekilde erişiyor ve satın alınıyor ve bununla mücadele etmeyen, buna seyirci kalan bir iktidar ve Bakan var. İstanbul'un göbeğinde bir kadın polis öldürülüyor bir suç makinesi tarafından. Eminim çok kolay bir şekilde o silahı elde etti. Bununla mücadele etmek zorunluluğumuz var.”
"ÜLKE GÜNDEN GÜNE BÜYÜK BİR FELAKETE DOĞRU GİDİYOR"
“Günden güne büyük bir felakete doğru gidiyor. Hazinenin iç ve dış borçları bir önceki aya göre 232 buçuk milyar artmış. Topla borcumuz 8 trilyon 339 milyar. Göreve geldiklerinden bugüne kadar yani 2002'den bugüne kadar toplam borç 8.3 trilyon. Bunun 8.1 trilyonu AKP döneminde yapılmış. Yani AKP 200 milyarla almış olduğu borç miktarını 8.3 trilyona çıkarmayı başarmış” dedi.
Başarır şöyle konuştu:
“Şimdi faiz ödemeleri dünyanın birçok ekonomisinde çok küçük bir yer tutarken bizim faiz ödemelerimiz en büyük kalem haline gelmiş. Üzülerek söylüyorum ki 2003-2024 yılları arasında yıl yıl hesapladık. Ne kadar faiz ödemişiz? 577 milyar 803 milyon dolar. Türkiye'nin geleceği, Türkiye'nin iç ve dış borcundan fazla 'faiz haram' diyen bir Cumhurbaşkanı, bir yönetim bu ülkenin geleceğini bir grup tefeciye, faizciye ödemiş ve hemen ekonomi bu haldeyken 'halka tasarruf' diyen, tasarrufu halka, işçiye, emekliye, öğrenciye okullara yükleyen Cumhurbaşkanı tam bir sefa içerisinde. Gıda artışında dünyada birinci sıradayız. Ortalama çalışma süresi en yüksek ülkelerden bir tanesiyiz. Kişi başına düşen milli gelirde 17'inci sıradayız. 2023 seçim beyannamesinde ekonomide 'ilk onda olacağız' dedi beyefendi. 17'nci sıradayız. Hiç utanmıyorlar bundan.
"BUGÜNE KADAR HALKINA BU KÖTÜLÜĞÜ YAPAN BAŞKA BİR CUMHURBAŞKANI YOK"
Enflasyonda ENAG'a göre yüzde 90, TÜİK'e göre 51. Yoksulluk oranı yüzde 10'un altına düşeceği söylenmişti bugün yüzde 14. Ama gerçek yoksulluk oranı yüzde 30. Ve bu durumdayken beyefendinin Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda 2024'ün ilk altı ayında 1 milyar 582 milyon ihale gerçekleştirmiş. Bunu kim yapmış 1 milyar 582 milyon ihaleyi? Recep Tayyip Erdoğan yapmış. Sayın Recep Tayyip Erdoğan, ben çok merak ediyorum. Sen yol yapıyor musun? Hayır. İhalede öyle bir şey yok. Ulaştırma Bakanlığı yapıyor. Köprü yapıyor musun? Okul yapıyor musun? Bu sadece sarayın masrafları. Kıyafetleri, hayvanlarının yem gideri, korumaların, araçların, uçakların bakım parası. Cumhuriyet tarihinden bugüne kadar halkına bu kötülüğü yapan başka bir Cumhurbaşkanı yok. Şimdi beyefendinin daha acısını söyleyeyim. Ağustos ayındaki sarayının gideri ne? 1 milyar 800 milyon. Günden güne tırmanan, denetlenemeyen, hesabı verilmeyen bir gider faciasıyla karşı karşıyayız. Beyefendi bir günde 3 bin 529 asgari ücretlinin maaşını tüketiyor. 4 bin 800 emeklinin maaşını tüketiyor. Saatte 2,5 milyon. Dakikada 41 bin 660 lira harcıyor. Ve utanmadan halka emekliye, işçiye, köylüye tasarruftan bahsediyor.
"YERİ VE ZAMANI GELDİĞİNDE BU SUÇU İŞLEYENLER HESAP VERECEK"
Saray bu haldeyken onun dibinde reklamını yapan borazanlığını yapan, dezenformasyonla mücadele adı altında kurulan İletişim Başkanlığı. 2023 yılında İletişim Başkanlığı 2 milyar 692 milyonluk mal ve hizmet almış. Ben Fahrettin Bey'e soruyorum. Ne aldın kardeşim? İletişim Başkanlığı böyle bir bina. Personeller. Ne aldı? Bunu milyonlar sadece sosyal medya trolüne mi, havuz medyasına mı harcadın? Ne aldın? Bakın 1 milyondan bahsetmiyorum, seksen beş milyona sesleniyorum. 10 milyondan bahsetmiyorum. Toplam beyefendinin ihale gideri 2 milyar 602 milyon. Bir ülkede bir parça demokrasiyle yönetilen bir ülkede İletişim Başkanlığı adı altında böyle bir harcama yapılmaz. Sarayın reklamını yapacaksın ülkede gerçekleri gizleyeceksin, gerçekleri söyleyenlere saldırtacaksın, basın ya da sosyal medya yoluyla ve buna milyarlar harcayacaksın. Bu bir suç. Yeri ve zamanı geldiğinde bu suçu işleyenler hesap verecek.
"GENÇLİK VE SPOR BAKANI VE HULUSİ AKAR SUCUK PARTİSİ YAPIYOR"
Millet açken, bu para harcanırken peki bakanlar ne yapıyor? Gençlik ve Spor Bakanı ve Hulusi Akar sucuk partisi yapıyor. Ya yazıklar olsun. Bu ülkede 7-8 yıl önce doğan, bugün ilk öğrenime başlayan milyonlarca çocuk, daha sucukla tanışmadı. Sucuk nedir bilmiyor. Evlere giremedi. Bu beyefendiler utanmadan, sıkılmadan sucuk partisi yapıyor. Geliyorum Milli Eğitim Bakanı. Okullarda temizlik ve güvenlik görevlisi yok arkadaşlar. Veliler, yardım insanlar, çocuklar okulları temizliyor. Okullarda deterjan yok. Ama bu beyefendi utanmadan, sıkılmadan tarikatlarla, STK adı altında sözleşme imzalıyor. STK'larla sözleşme imzalama Sayın Bakan. Temizlik işçileriyle ve temizlik malzemeleri üreten firmalarla sözleşme yap, okullarda hastalık türemesin. Geliyorum Tarım Bakanına, çiftçiler perişan, ürünleri tarlada, beyefendi yalan söylüyor. Adalet Bakanı, Narin olayında, vahşetinde, cinayetinde olayı gizleyen milletvekilini koruyor. Geliyorum İçişleri Bakanına... Bugün bir polis öldürülüyor. Narin olayı sorulduğunda 'sus' diyor. Susmayacak bu ülke. Üzülerek söylüyorum ki Bakanların durumu bu.”
"CUMHURİYET TARİHİNDE İLK KEZ OKULLARIMIZI TEMİZLEYEMEYECEK HALE GELDİK"
Okullardaki temizlik ve hijyen sorununa da dikkat çeken Başarır, “Yeni öğretim yılına okullar maalesef ki hijyenden, temizlikten uzak bir şekilde başladı. Aileler bizi arıyor. Çocuklarımız maalesef ki salgın hastalıklarla karşı karşıyayız. Cumhuriyet tarihinde ilk kez okullarımızı temizleyemeyecek hale geldik. Çocuklarımızı koruyamayacak hale geldik. Öneri ne? Önümüzdeki sene 5 okula bir temizlik görevlisi. Ama saraya 13 tane uçak. Milyarlarca lira harcama. Fahrettin, limitsiz harcama. Çocuklara 5 okula bir temizlik görevlisi, bir güvenlik görevlisi. Yazıklar olsun. Yazıklar olsun. Yazıklar olsun” dedi.
"ÇEKİP GİTMELERİ GEREKİYOR"
Üniversite öğrencilerinin yurt sorunlarına da değinen Başarır:
“Akademik takvim yavaş yavaş başlıyor. Üniversiteler açılıyor. Ben gençlerimize eğitim, öğretim hayatında bu yıl başarılar diliyorum Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak. Ama üzülerek söylüyorum ki 4 milyon 153 bin 981 evladımız üniversitelerde eğitim görecek. Güzel. 81 ilde 856 elli ya tane yurdumuz var. Peki kaç öğrenciyi barındırabiliyorlar? 987 bin. Oran ne? Yurtta öğrencilere oda, yatak verebildiğimiz oran ne? Yüzde 23. 4. Çocuktan birine bile bir oda veremeyecek bir yatak veremeyecek durumdayız. Peki Sayın Bakan, bu durumu biliyordunuz. Geçen sene bu durum yaşandı. Ne kadar yatak sayısını arttırdınız 47 bin, yüzde 3 bile değil. Özel yurtlar 4'nü karşılayamıyor. Nereye kalıyor bu çocuklar? Ne olduğu belirsiz tarikatların eline. Ya da sokağa ya da okula gidemiyor. Bir sosyal devlette saray ve İletişim Başkanlığı bu kadar para harcıyorsa, bu kadar faiz ödeniyorsa ve evladına, çocuklarına bir oda, bir yatak verilemiyorsa artık o ülke yönetilemiyordur. Çekip gitmeleri gerekiyor. Bakın ilköğretimden kadar bugünkü sorunları anlatıyorum.”dedi
"SAYIŞTAY GİZLİ, KAPAKLI SANSÜRÜLÜ RAPOR VERİYOR"
BASIN TOPLANTISINDA SAYIŞTAY RAPORLARIYLA İLGİLİ DEĞERLENDİRMELERDE BULUNAN BAŞARIR ŞUNLARI KAYDETTİ:
En önemli konu Sayıştay raporları. Bu sıralar Sayıştay raporları Meclis’e gelir. Sayıştay ne yapar? Devletin, iktidarın, bakanlıkların, bürokrasinin, harcamalarının röntgenini çeker, Meclis’e verir. İçişleri Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, İletişim Başkanlığı ne harcamış diye görülür. Ve Meclis ona göre 2025 bütçesini yapar. Tartışır, konuşur. Üzülerek söylüyorum ki günden güne Sayıştay'ın çektiği bu röntgen kararmakta. Mesela bakın 2020 yılında Ulaştırma Altyapı Bakanlığı 199 sayfa harcama raporunu Sayıştay düzenlerken bugün 48 sayfa düzenlemiş. Ama harcamalar artmış. Geliyorum Çevre ve Şehircilik Bakanlığı 244 sayfa. Daha önce rapor düzenlemiş. Bugün 76 sayfa. 2020-2021'de Cumhurbaşkanının aldığı hediyeler, arabanın lastikleri, terzisi. Hediye demiyorum bakın hediye paketlerine harcanan paralar dahi kalem kalem bize Meclis’e harcama raporları gelirken bugün 3 milyar harcandı. Nereye harcandı? Kimin parası harcandı? Babanızın parası mı harcandı beyler? Ve bu Sayıştay üzülerek söylüyorum ki suç işliyor. Türkiye Cumhuriyeti'nin 85 milyonun oyuyla tecelli eden oluşan Meclis toplam bütçede kalemleri bilmiyor. Paramızın nereye harcandığını bilmiyoruz. Kim ihale almış? İhaleler normal mi yapılmış? Nereye harcanmış? Milyarlarca lira paradan bahsediyoruz. Ama Sayıştay gizli, kapaklı sansürlü rapor veriyor.
"101 YILLIK CUMHURİYET'TEN BUGÜNE KADAR DEMOKRASİ TARİHİMİZDE BÖYLE BİR REZALET YOK"
Cumhuriyet tarihinden itibaren ilk kez böyle bir şey oluyor. Bu Sayıştay'ın yaptığı uygunluk bildirimi Meclis’e veriyor. Nedir? Sayıştay'ın yaptığı genel tüm harcamaların bir hesap denetimini yapar. Ve bunu Meclis’e sunar. Bugüne kadar en fazla 30 milyar, 40 milyarlık bir sapma olur. Buradan ülkemize bir kez daha sesleniyoruz. Beyefendinin 2023 bütçesi 4 trilyon 808 milyar. Güzel. Ek bütçeyle 1 trilyon 164 yüz milyar daha eklendi. Güzel. Ama toplam ödenek miktarı 7 trilyon 290 milyar. 1 trilyon 300 milyonun hesabı yok. Nerede para? Ya bu para nerede nereye harcanmış? O Meclis Başkanlığı derhal uygunluk bildirimini bu raporları Sayıştay'a verecek. Bu para nerede? 'Bunu getir bana' diyeceksiniz. Getirmezse Meclis Başkanlığı suç işler ve Türkiye Büyük Millet Meclisi artık bütçeyi yapmasın hiçbir önemi olmaz. Bakın bahsettiğim rakam 1 trilyon 300 milyar. Yurt sorunu biter. Okuldaki güvenli temizlik sorunu biter. Bu para nereye harcanmış? 101 yıllık Cumhuriyet'ten bugüne kadar demokrasi tarihimizde böyle bir rezalet yok. Hem Meclis Başkanına buradan sesleniyoruz, hem Sayıştay Başkanına. Sizin göreviniz yapılan kirli harcamaları örtbas etmek değil. Tüyü bitmemiş yetimin, öğrencinin, çiftçinin, emeklinin hakkını savunmak. Utanın artık. Utanın. Utanç duyuyorum ben çünkü. Meclis Başkanı ne yapacak? Merak ediyoruz.
"TÜRKİYE'Yİ SEÇİM KURTARIR"
Yönetilemeyen bir ülke var. Paramızın, vergilerimizle toplanan bütçenin hesabını yapamadığımız, soramadığımız bir Türkiye var. Türkiye yönetilemiyor. Türkiye soyuluyor. Türkiye'nin parası, işte 600 milyar dolara yakın parası bir grup tefeciye verilmiş. 2017'den 2026'ya kadar 35 milyar dolar ödedik ve ödeyeceğiz. Garantili kamu projelerine, kur korumalı mevduata ödenen para 35 milyar dolar. 700 milyar dolara yakın para. Bu Türkiye'nin geleceği demek. Bir yöneten çıkar ve Türkiye'yi bu girdaptan kirlilikten kurtarır. Türkiye'yi seçim kurtarır. Sefaleti, hukuksuzluğu, ahlaksızlığı, kirliliği bir seçim kurtarır. O yüzden bir kez daha söylüyorum; geçim yok, seçim olmalı. Bu kirlilikle ancak mücadele edecek yeni bir yönetim olmalı. Gencecik insan gencecik beyinler, akıllar, dürüst insanlar gelir. Bu ülkeyi kurtarır. Çünkü biz güçlü bir ülkeyiz. Bakın bu kadar para çarçur edilmiş, sokağa atılmış, soyulmuş. Hala hafif de olsa ayakta durabiliyoruz. Ama namuslu insanlar üç yılda Türkiye'yi düzlüğe çıkartır. Ve beşinci yılın sonunda herkes görür ki bu ülkede ezilen bu bütçeden bu kaynaklardan hakkını alır diyorum."
"ONUN SÖYLEMLERİNİ EN AZ HÜDA PAR KADAR TEHLİKELİ BULUYORUM"
Başarrı daha sonra basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Başarır, MHP Genel Başkan Yardımcısı İzzet Ulvi Yönter'in bir tv programında CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye yönelik söylediği "Siz bu HÜDA PAR’cının elini daha ne kadar tutacaksınız" ifadelerine yönelik açıklamalarının sorulması üzerine şunları söyledi:
"Cumhuriyet Halk Partisi ki bugünkü basın toplantımızı İzmir'den kuruluşun ve kurtuluşun şehrinden yapıyoruz. HÜDA PAR ve benzeri partiler Ve her türlü teröre bulaşmış partilerle aramızda mesafe vardır bunu herkes bilsin. HÜDA PAR dediğiniz parti Narin cinayetinde bile bizleri suçlayacak kadar küçülen bir partidir. İşte Gonca Kuriş bundan 25 yıl önce Mersin'de domuz bağıyla öldürüldü. Onun katili Hizbullah'a terör örgütü değildir diyen bir partidir. Üniter yapıyı tartışan, Türk bayrağından rahatsız olan İstiklal Marşı'nı eleştiren Anayasa’nın ilk dört maddesini kaldırabiliriz diyecek kadar aklını yitirmiş bu ülkeye düşman bir partidir. Eğer Devlet Bahçeli, bir kez daha söylüyorum,- Elini yıkadı mı bilmiyorum elini kaldırdıktan sonra- ama o görüntüden utanç duymuyorsa onun adına utanç duyan milyonlarca milliyetçi seçmen var bu ülkede. Onlar utanç duymuştur. İzzet Ulvi Yönter'e de şunu söyleyeyim; ben onu takip etmiyorum. Onun söylemlerini en az HÜDA PAR kadar tehlikeli buluyorum. O önce Ankara'nın göbeğinde işlenen o cinayetin hesabını bu ülkeye versin. Daha sonra ben ona cevap veririm."
"ÖYLE BİR SÖZCÜKTEN CEZA VERMEK VE VERMEYİ DÜŞÜNMEK TÜRKİYE İÇİN BİR CİNNET SEBEBİDİR"
“Ekrem İmamoğlu bu partinin, Cumhuriyet Halk Partisi tarihinin en önemli isimlerinden bir tanesidir. Bizim kıymetlimizdir. Soruyor arkadaşlar bugün toplantı varmış. Düzenli olarak her gün düşünüyoruz ve herkes bilsin ki ahmak davasıyla ilgili A, B, C, D planlarımız var. 2019'da seçim iptal edildiğinde nasıl bu parti dimdik ayakta durup 8 bin farkı 800 bine çıkardıysa, nasıl tüm imkanlarını seferber ettiyse, Türkiye'nin her yerindeki belde, ilçe, il, büyükşehirdeki teşkilatlarımız ve halkımız İstanbul'da olduysa, öyle bir hata yaparlarsa herkes onun yanında, arkasında olacaktır, bunu bilsin. O sözcükten uydurma bir karar çıkarmayı düşünenler, o kararla Ekrem Bey'in siyasi yasak getirmeyi hayal edenler; sakın böyle bir şey yapmayın, pişman olursunuz. Çünkü halkın iradesine karşı gelen yargı yoluyla ya da başka bir şekilde ona darbe yapmak isteyenler tarihler boyu başarısız olmuştur, başarısız olacaktır. Cumhuriyet Halk Partisi öyle bir durumda 85 milyonla gerekli cevabı iktidarın yargısına verecektir. O yüzden istinaf ve Yargıtay'daki değerli hakimlere sesleniyorum. Vicdanınıza göre, yasaya göre kararınızı verin. Sakın ve sakın bugün seçim olsa, yarın seçim olacak olsa, bu ülkede üçüncü olacak olan bir partinin iradesiyle bu partinin en büyük, en önemli değerlerinden birine ceza vermeye kalkmayın. Tarih sizi affetmez, bu halk sizi affetmez. Biz yargıyı bağımsız olarak görmek istiyoruz. Öyle bir sözcükten ceza vermek ve vermeyi düşünmek Türkiye için bir cinnet sebebidir.”
"OLAYIN ÇÖZÜMÜNÜ GÖRMEK İSTİYORUZ"
Narin Güran'ın öldürülmesine ilişkin ise CHP Grup Başkanvekili Başarır, "Bir çocuk öldürülüyor. Günlerce o çocuğumuzun cansız bedenini arıyoruz. Türkiye ayağa kalkıyor. Şimdi günlerce de gerçek failleri ve olayın çözümünü görmek istiyoruz. Ve bu soru sorulduğunda bu ülkenin İçişleri Bakanı (eliyle sus işareti yapıyor) Bugüne kadar sustuğumuz için zaten Narin'ler öldü. Bugün bir karar verildi. Hiranur Vakfı. Unutuyoruz. Hiranur Vakfı kurucularından Yusuf Ziya Gümüşel, 6 yaşındaki bir çocuk evlendiği için ne kadar ceza aldı? 36 yıl. Diğeri 18 yıl. Unutuyoruz. İşte 'sus' diyeceği yer ve yapılar, HÜDA PAR ve bu gibi yapılara 'sus' demesi bu İçişleri Bakanının. O milletvekili Ensarioğlu'na 'Ne biliyorsun, gel bakayım buraya. Neyi kapatıyorsun sen?' demesi lazım. Olayın tabii ki takipçisiyiz. 85 milyon takipçisi. Ama üzülerek söylüyorum ki AK Parti'nin bir milletvekili 'özel ilişkilerinden dolayı' konuşamıyorum diyor. O zaman sen milletvekilliği yapmayacaksın bu ülkede. Biz Narin olayının tüm çıplaklığıyla ortaya çıkmasını istiyoruz ve yeni Narinlerin ölmemesini, yeni Narinlerin yaşanmamasını istiyoruz. Hepimizin çocukları var. Süleyman Bülbül, Aydın milletvekilimiz çok güzel söylemiş. (Sus işareti) 'Bu hareketi sadece çocuklar uyurken yapıyoruz biz. O yüzden o Bakanı bir kez daha kınıyorum. Bu olayla ilgili ne biliyorlarsa ne bilmemiz gerekiyorsa hepsini bizle paylaşsınlar. Yoksa yanan içimiz soğumayacak. Yani hiçbir zaman soğumayacak" diye konuştu.
"BAKANLIK VE BELEDİYELER EL ELE VEREREK BU SORUNU ÇÖZMEK ZORUNDA"
İzmir Körfezi'ndeki balık ölümlerine ilişkin ise Başarır, "İzmir, Türkiye'nin, Ege'nin, Avrupa'nın en önemli şehirlerinden bir tanesi. Göz bebeğimiz bizim. Körfez'deki durum İzmir'e yakışmıyor. İzmir halkı da bu durumu hak etmiyor. Burada bakanlık ve belediyeler el ele vererek bu sorunu çözmek zorundalar. Basın toplantısından önce ve İzmir'e her geldiğinde bu konuyu uzun uzun konuşuyoruz. Gerçekten önemli bir sorun. Bu konuda Genel Başkanımız da çok ciddi bir şekilde belediye başkanlarıyla görüşüyor. Körfez'in temizlenmesi sadece balık ölümleri değil, o koku çevreye verdiği zarar giderilmelidir. Uzun yıllardan beri biriken bir sorun. Maalesef bakanlıklar da bunu ötelemiş. Geçmiş dönem belediyelerimizde de ben mutlaka iki tek taraflı konuşmam. Bir ihmal vardır. Ama bu dönem hep beraber beraber İzmir'in Körfez sorununu çözüp orası eskiden olduğu gibi mis gibi kokacak" ifadelerini kullandı.
"Ellerinde ne varsa açıklasınlar"
Sosyal medyada CHP'li bazı isimlerle ilgili ortaya atılan çeşitli iddialara yönelik olarak ise CHP Grup Başkanvekili Başarır, şunları söyledi:
"Ellerinde ne varsa açıklasınlar. Uzun süredir belli hesaplar ki bunların bir kısmı bizim partilimiz olarak gözüküyormuş. İsim de verebilirim. Mesela Tolgahan Erdoğan denen bir suçlu. Ne olduğu belirsiz bir adam Genel Başkanımız ve ailesi hakkında akla ziyan iddialarda bulunuyor. Bizler hakkında akla ziyan iddialarda bulunuyor. Kim bu? Nereden besleniyor? Nereden fonlanıyor? Daha hafta sonu ailecek hep beraberdik. Sayın Genel Başkan, bizim ailemiz, kendi ailesi. Ben ülkeme sesleniyorum. Bu tip kirli insanları şikayet edin. Biz şikayet işte Tolgahan Erdoğan'la benzeri gibi hesaplar, sahte hesaplar, troll hesaplar partiye bir algı yapmaya çalışıyor. Varsa kasetimiz çıkartın kardeşim. Yok. Olmaz. Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanına, Grup Başkanvekillerine, Milletvekillerine böyle bir iftira atılmaz. Manisa'da bir dava varmış. Utanmaz adam. Ne davası varsa açıkla. Her şey bitti. Ailemiz, ailemizin bütünlüğü, çocuklarımıza mı sıra geldi? Ben Tolgahan Erdoğan ve onun gibileri soruyorum. Recep Tayyip Erdoğan hakkında bu iftirayı at bakalım bir dakika sokağa çıkamazsın rezil herif. Bir dakika sokağa çıkamaz hemen onu gözaltına alırlar.
"Bizim alnımız açık"
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanıysa iftiraya uğrayacaksın, hakarete uğrayacaksın. Sesleniyorum elinizde ne varsa çıkartın. Bakın telefonumuzu hepimiz veririz, WhatsApp yazışmalarımızı, geçmişimizi, ailemizi, arkadaşlarımızı, istediği isimleri verebilirler, inceleyebilirler. Bundan daha namuslu bir yaklaşım yok. Siyasete geldiğimizde ne durumdayız? Bugün ne durumdayız? Yedi sülalemizde, arkadaşlarımızı WhatsApp kayıtlarımızı Facetime aramalarımızı. Bizim alnımız açık. Geldiğimizden çok eksi bir durumda gideceğimizden de mal varlığı olarak da para olarak da kimsenin şüphesi olmasın. Ama bir konuda artı olarak gideriz şeref ve haysiyet konusunda. Bu iftiraları atanlarda şeref ve haysiyet yok.
"Kimse bunlara inanmasın"
Ben buradan İçişleri Bakanlığına, Adalet Bakanı'na sesleniyorum. Bu Tolgahan Erdoğan ve benzerleri beyefendi Cumhurbaşkanı hakkında bu iftiraları atsa bir dakikada soruşturma açılır. Niye bunlar hakkında soruşturma yok? Recep Tayyip Erdoğan'ın ailesi aile, bizim ailemiz aile değil, öyle mi? Kimse bunlara inanmasın. Biz haysiyetimiz, şerefimiz için yaşadık. Onun için yaşamaya devam edeceğiz. Bu halkın, bize güvenenlerin son seçimde oy veren yüzde 38'in ne önüne indiririz, ne onları utandırırız. Biz onları, bu halkı gururlandırmaya devam edeceğiz. Bu kirli, iftiracı yapıya rağmen."
"Adil olsunlar"
Belediyelerin SGK borçlarına yönelik ise Başarır, "Böyle bir uygulama varsa tüm belediyelere yapsınlar. Onlara yapmıyorlarsa ahlaki bir yapılandırma yapsınlar. Herkes borcunu ödesin. Kendi belediyelerinden okul, cami, kamu olanları bir borç yolu sıfırlarken bizim belediyelere bunu yolluyorlar. Ben burada adil olsunlar. Biz bu halkın parasını mahalle mutfakları, bu halkın parasını, çiftçiye, öğrenciye burs ve yurt olarak vermeye devam edeceğiz. İstediklerini yapsınlar. Bizim bütçemiz hala çok güçlü çünkü bizim belediye başkanımız çalmıyor ve çaldırmıyor" dedi.