Gazeteci Barış Pehlivan, tarikat ve cemaatlerle protokol imzalamakla övünen Bakan Tekin'e Fethullahçıların daha sonra halkı nasıl tanklarla bombaladıklarını hatırlattı.
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, yaptığı bir konuşmada tarikat ve cemaatlerle yapılan protokolleri savunmuş ve “Onlarla protokol yapmaya da devam edeceğiz” demişti.
Tekin konuşmasında, “Bu protokollerden bin 167 tanesi resmi kurumlarla, 550 tanesi STK'larla, 986 tanesi ise TEMA'dan Kızılay'a bir sürü STK'yla. Bunların içerisinde sizin 'tarikat, cemaat' dediğiniz, bizim 'STK' dediğimiz yapılarla toplasanız 10 tane protokolümüz vardır. Ben bu protokollerle bize destek olanlara da teşekkür ediyorum. Onlarla protokol yapmaya da devam edeceğiz” demişti.
Gazeteci Barış Pehlivan, Cumhuriyet’teki ‘Çocuklarımız kimin elinde” başlıklı yazısında, okullarda “Değerler Eğitimi’ adı altında verilen seminerlerde kaynak olarak verilen kitaptan bir alıntıyı paylaştı.
Alıntı şöyleydi:
“İnancımız gereği hayat bir nimet olduğu gibi ölüm de bir nimettir. Eğer ölüm olmasaydı Allah en sevdiği kullarını çok uzun yaşatırdı. Öyle ise genç yaşta yakınları vefat edenler, bunu büyük bir felaket ve ceza olarak görmemeli, sabrederek Allah’ın hoşnut olacağı bir tavır sergilemeye çalışmalıdır. Ölüm hayatın sona ermesinden daha ziyade daha mükemmel bir hayatın başlangıcıdır. İnsanın dünyadan gitmesi de aynı şekilde daha mükemmel ve sonsuz bir hayatın başlangıcı olmaktadır. Çoğu zaman ağırlaşmış hayat yükünden kurtulmaktır. Herkes ölümün nimet yönünü görmeyebilir.”
Pehlivan, “7 yaşındaki çocuğunuza bunlar öğretilse ne düşünürsünüz? Soyut kavramları algılayamayacağı yaştaki çocuğunuz bu anlatılanlardan nasıl etkilenir?” Sorularını sorduğu yazısına şöyle devam etti:
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’i dinliyorum: “Onlar çocukların dağa çıkmasını engelliyor” diyor. Bakanın savunduğu protokolleri tek tek inceliyorum. Hayrat Vakfı’ndan Ensar Vakfı’na, Server Yaşam Vakfı’ndan Hizmet Vakfı’na kimlerle protokol imzalanmamış ki... Görülüyor ki Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), kendisine emanet ettiğimiz çocuklarımızı yasadışı tarikatlara bağlı “yasal” vakıfların kucağına atıyor.
"Protokol imzalanan kurumlardan biri Hizmet Vakfı" diyen Pehlivan yazısının devamında şu ifadeleri kullandı:
Hizmet Vakfı’nın internet sitesine girip kurucularının listesine bakıyorum: Abdullah Yeğin, Ahmet Aytimur, Bayram Yüksel, Hüsnü Bayramoğlu, Mustafa Sungur, Said Özdemir, Tahir Mutlu...
Evet, Nurcuların 1973’te kurduğu bir vakıftan bahsediyorum. O Hizmet Vakfı ki yaptığı açıklamalarla Nurculuğun yönünü sürekli belirledi. 12 Eylül 1980 darbesini bile desteklediler.
Gün geldi, bu vakıf bir karar aldı. Said Nursi’nin risalelerini tek elden basacaklardı. Bunun için Nurculuğu temsil edenlerle toplanıldı. Risalelerin basımında otoritenin Hizmet Vakfı olduğunu anlatan 10 maddelik bir mutabakat metni imzalandı. Altında imzası olanlardan biri kimdi dersiniz? Bingo: Fethullah Gülen!
... Peki, Hizmet Vakfı ile yapılan protokolün altında kimin imzası vardı? Dönemin MEB Müsteşarı Tekin’in! Evet, bugünkü bakanın...
... Unutmayalım ki zamanında Fethullahçıları da “çocukların dağa çıkmasını önlüyorlar” diye savunuyorlardı. O “çocuklar” büyüyünce tanklara halkı bombaladı. Metastaz yaşıyoruz..."