Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ, dün kendisi hakkında, 'hayvandan aşağıdır', 'soros çocuğu' ve 'operasyon çocuğu' diyen İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile yüzleşmek için bugün saat 11.00'de İçişleri Bakanlığı'nın önüne tek başına gideceğini duyurmuştu.
Özdağ, bugün sabah saat 10.40’ta TBMM’nin Dikmen Kapısına geldi. Özdağ, buradan İçişleri Bakanlığı’nın protokol kapısına yürümek istedi. Ancak polis, Özdağ ve partililere engel oldu.
Bir polis memuru, Özdağ’a; “Siz milletvekilisiniz Meclis’te de çok güzel açıklama yapabilirisiniz, sizi almayacağız sayın vekilim” dedi. Özdağ ise şunları söyledi:
“Beni burada durdurmaya hakkınız yok. Süleyman, bu arkadaşlar Türk milletinin çocukları senin bodyguardların değil. Bunların çoğu benim öğrencim. Sen don lastiği satarken ben akademide ders veriyordum adam. Onun için bu çocukların arkasına saklanıp beni burada durdurma. Ben geliyorum. Kapının önüne çık. Süleyman kapının önüne gel. Korkak herif. Televizyona çıkıp küfretmek, benim aileme küfretmek senin haddine mi? Haydi gel bakayım oraya. Sen Cumhuriyet tarihinin en büyük kriminalisin. Ve şimdi Zafer Partisi’ne karşı bir komploya imza atıyorsun. 6-7 ilde nasıl Zafer Partili görünen tiplerle, olay çıkartacağını biliyorum senin. Geliyorum Süleyman, bekle”
Özdağ, "Beni göz altına mı alacaksınız?" diyerek tepki gösterdi. Daha sonra Süleyman Soylu'ya seslenen Özdağ, "Kapının önüne gel, polisler senin özel bodyguard'ın değil. Polislerin arkasına saklanma. Sen Cumhuriyet tarihinin en büyük kriminalisin" dedi.
Polislere, "Beni götürün" diyen Özdağ'a "Bu kalabalıkla olmaz" denmesi üzerine Özdağ, "Ben tek gideceğim, beni götürün" dedi.
Özdağ, geçişine izin verilmemesi üzerine yaptığı açıklamada şunları söyledi:
"Zafer Partisi, yedi ay önce kuruldu; ülkemize yönelik örtülü bir istilanın, 8 milyonu aşan Suriyeli, Afgan ve Ortadoğu’nun değişik ülkelerinden Türkiye’ye yönlendirilen insanlar tarafından yapıldığını; Türkiye’nin gündemine getirdi ve getirmeye devam edecek.
Biz, Zafer Partisi olarak Türk milletinin; ‘sığınmacılar ve kaçaklar, ülkelerine dönsünler’ iradesini siyasette temsil ediyoruz. Gerek saray ittifakı gerek AK millet ittifakından farklı olarak ‘gönüllü dönerler, onlara ev yaparız döneler’ demiyoruz. Burası dünyanın lunaparkı değil. Her ipini koparan Türkiye’ye gelemez. Biz bu 8 milyon insanı bir sene içinde tarihin en büyük geriye dönüş projesiyle vatanlarına yollayacağız, diyoruz. Bu politikamız hem Ak millet ittifakı, hem sarı muhalefetin dengesini bozdu; hem de sarayın dengesini bozdu. Erdoğan 1 ay önce ‘yollamayacağım’ noktasından, şimdi ‘1 milyon kişiyi yollayacağım’ noktasına geldi. Bu da bir seçim tuzağı bir milyon kişiyi sınırın ötesine yerleştirecek, seçimden sonra geri alacaklar. 500 bin kişi falan da yollanmadı, BM rakamlarına göre 100 bin.
Peki Zafer Partisi’ne kızgınlığın nedeni, neden? Çünkü sarı muhalefet bu konuyu iktidarla anlaştığı için gündeme getirmiyordu. Türk milletinin iradesini temsil etmiyordu. Zafer Partisi bu konuyu gündeme getirdiği için, şimdi Süleyman Soylu’nun liderliğinde Zafer Partisi’ne karşı bir komplo kuruluyor.
Bu komployla ilgili birkaç gün önce Genel Merkezi’mize bana ziyarete gelen bir polis memuru bana bilgiyi verdi. Kimlerle telefon konuşmasını, kimin yaptığını bu komploda kimlerin görev alacağını, öğrendim. Başka kaynaklardan da bunu teyit ettim. Zafer Partili gibi görünen hesaplar üzerinden, 5-6 ilde karışıklık çıkartıp, bizi psikolojik baskı altına almak istiyorlar. Biz tuzağa düşmeyiz.
‘Atamanlar grubu’ diye bir grup var. Sağda solda Suriyeli, Afgan dövüyorlar. Bunu Facebookta yayınlıyorlar. Bir ay önce bunlarla ilgili suç duyurusunda bulunduk. Bundan üç gün önce ‘biz kapattık, dağıldık’ dediler. Anladık ki arkasında bunun karanlık odaklar var. Kimle bağlantılı olduğunu tahmin edebilirisiniz. Özetle; dün Soylu’nun bana ve aileme yapmış olduğu hakaret, bu operasyonun işaret fişeğiydi.
Bugün Süleyman Soylu’ya meydan okuyarak, ‘İçişleri Bakanlığı önüne geleceğimi’ söyledim ve Soylu’ya çağrıda bulundum. Soylu, korkma. Sen Karadeniz oğlusun, uşağısın Of’luyum diyorsun. Ben Ofluların cesur olduğunu bilirim. Ama sen Oflu değil, kofluymuşsun. Sen korktun kardeşim. Ya ben tek başıma yürüyorum. Ümit Özdağ’dan bu kadar mı korkuyorsun?
Bana karşı yapmış olduğun girişimlerin yıllardan beri farkında değil miyim? Teröristleri izletmen gereken adamları, benim peşime takmadın mı? Birçok insanın peşine taktığın gibi... Yemek yediğim restoranlardan visa kartı ödemelerimi toplatmadın mı?
Süleyman senden korkan senin gibi olsun. Sen kriminal bir adamsın bu görevin bittiği zaman sen tutuklanacaksın kardeşim bunun sen de farkındasın sen Cumhuriyet tarihinin en büyük kriminalisin. Hadi er mi yaman bey mi yaman. Bundan sonra seninle Süleyman, bu iş ikimizden birisi ölene kadar devam edecek. Ya sen özür dilersin, milletin önünde ya da bu kavga sonuna kadar devam eder.
Ama provakasyonları hiç deneme her provokasyon girişimini ağzından içeri tıkarım senin. Süleyman Soylu’nun bir korkak olduğunu bütün Türkiye gördü, bütün dünya gördü. Ümit Özdağ’ın karşısına çıkamadı"
Özdağ, ATV mikrofonuna: 'İzin vermedi değil, Süleyman korktu'
Özdağ’ın açıklama yapmasının ardından arabasının önüne yürürken Zafer Partililer ve basın arasında gerginlik yaşandı. Özdağ, arabasına binerken ATV muhabirinin anonsunu duydu ve şunları söyledi:
“ATV, izin vermedi değil. Süleyman korktu. Gerçek bu. Çünkü Süleyman gücünü oturduğu makamdan alıyor. onun dışında bir sıfır bu adam. Polisin kaynaklarını şahsi emelleri için kullanıyor. Siyasi şantajlar için kullanıyor. Bunu bütün bir Ankara biliyor. Kimse söylemiyordu. Ama şimdi ben söylüyorum. Tamam mı Süleyman, sen bir korkaksın. Eğer zerre kadar erkekliğin olsaydı bugün burada olurdun. Odana saklandın. İstanbul’dan bile polis getirdin. Ayıp sana. Sen mi terörle mücadele edeceksin? Hani Murat Karayılan’ı getirecektin? Bak hala orada”
'Soylu korkusundan odasından çıkamadı'
Sosyal medya hesabından sabah yaşananlar sonrası paylaşımda bulunan Ümit Özdağ, "Bugün, Süleyman Soylu'yu İçişleri Bakanlığı'nın önüne çağırdım ve tek başıma gideceğimi söyledim. Ancak Soylu, korkusundan odasından bile çıkamadı. Bana ve aileme hakaret eden Süleyman Soylu'nun nasıl bir korkak olduğunu tüm Türkiye ve dünya görmüş oldu!" ifadelerini kullandı.
Özdağ: Atanmış haddini bilmezi bir dakika bile görevde tutmamak Sayın Cumhurbaşkanı’nın yapacağı en hayırlı iş olacaktı
Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, İçişleri Bakanlığı’na yürümesinin engellenmesinin ardından TBMM Dikmen Kapısı önünde konuştu. Özdağ, Meclis’in önünden ayrılmasının ardından bir de yazılı açıklama yaptı.
Özdağ’ın yazılı açıklaması şöyle:
“Bugün Aziz Milletimizin, bütün Türk ve dünya kamuoyunun ve medyanın gözleri önünde hiçbir demokratik ülkede ve belki de dünya siyasetinde yaşanması mümkün olmayan bir skandal yaşandı.
Bu skandala dün Zafer Partisi Genel Başkanı ve seçilmiş bir milletvekili olan Genel Başkanımız Sayın Ümit Özdağ’a ağza alınmayacak, seviyesiz, yakışıksız, terbiye ve ahlak dışı sözlerle saldırıda bulunan seçilmemiş ‘atanmış’ bir kişi; bugün de elindeki güvenlik güçleri vasıtasıyla malum provokasyona imza atmıştır. Kendisi kriminal bir vakadır, ülkenin gördüğü en büyük provokatördür.
Böyle bir şahsın bu ülkede İçişleri Bakanı olarak görev yapıyor oluşu en büyük talihsizliktir. Sadece geçmişi değil, hâlihazır ilişkileri de şaibelerle ve karanlık ilişkiler ağı ile dolu bir kişiliğin bu görevde kalması güzel Türkiye’miz için züldür, zillettir.
Bu noktada, atanmış haddini bilmezi bir dakika bile görevde tutmamak Sayın Cumhurbaşkanı’nın yapacağı en hayırlı iş olacaktır. Taksim'in, Beyoğlu’nun, Ayasofya’nın orta yerinde çekilmiş görüntüleri ‘Bunlar Türkiye kareleri değil, başka ülke’ diyecek bir karakter sergilemekten çekinmeyen bu adamı Sayın Erdoğan, derhal yanından uzaklaştırmalıdır.
Bir diğer görev de TBMM Başkanına düşmektedir. Bir Parlamento üyesine, bir atanmışın bu yollu hakareti Meclis'in kişiliğine yöneltilmiş demektir. Bugünkü provokasyon ise yine bu yüce Parlamentonun şeref ve haysiyetine yöneltilmiş bir davranıştır. Dünyanın hangi demokrasisinde bir Meclis üyesinin yürüyüşüne engel konulabilir? Bu konu da Sayın Şentop'un ilgisini gerektirir bir husustur. Bekleyelim, görelim...”
Ne olmuştu?
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, dün TGRT Haber canlı yayınına katılmış ve programda Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ'ın finanse ettiğini söylediği ve yapımcısının gözaltına alındığı 'Sessiz İstila' filmiyle ilgili konuştu. Soylu, Ümit Özdağ'ın “Bu filmi ben finanse ettim” açıklamalarına “Soros taktiğidir” diye yanıt verdi.
Ümit Özdağ ise sosyal medya hesabından Soylu'nun konuşmalarına yanıt verdi. Özdağ “Soylu, ‘Özdağ Soros taktikleri uyguluyor' demiş. Soros taktiklerini kimin uyguladığını biliyoruz. Zafer Partisi, öğrenmesi gerekenleri Soros’tan değil, Toros’tan (Denktaş) ve onun temsil ettiği gelenekten öğrendi” mesajını paylaştı.
Program sunucusunun Soylu'ya bu yanıtı dile getirmek istemesi üzerine İçişleri Bakanı, Özdağ için “Adam yerine koymam, kabul etmem. İnsan yerine koymam. Hayvandan aşağı biridir. Soros çocuğudur. Operasyon çocuğudur. İstihbarat elemanı olduğu apaçık bellidir. Haysiyetsiz adam” dedi.
Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ'dan sert bir yanıt gelmişti.
Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ şöyle konuşmuştu:
“Ak Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan, İçişleri Bakanlığı makamında böyle bir seviyenin oturmasını gerçekten ister mi bilmiyorum? Ben siyasi hayatım boyunca en sert eleştirileri yapmış olmama rağmen, hakkımda hakaret davası açılmış bir siyasetçi değilim.
Bundan sonra da hakaretle cevap vermeyeceğim. Ben yarın, Zafer Partisi Genel Başkanı olmamın yanı yansıra, Ümit Özdağ olarak tek başıma İçişleri Bakanlığı’nın önüne gideceğim. Tek başıma ve silahsız.
Süleyman, zerre kadar erkeklik onurun varsa beni kapının önünde bekle! Seni yarın içişleri Bakanlığı’nın önünde bulacağım oğlum! O zaman göreceğiz kim operasyon çocuğu, kim Soros’un çocuğu. Saat 11:00’de. Erkeksen orada bekle”