İçişleri Bakanı Süleyman Soylu Tunceli'de donarak şehit olan askerlerle ilgili yaptığı açıklamada Bu olayla ilgili sorumluluğumuzu hissediyoruz. Ben Bakan olarak ve en alt birimdeki arkadaşlarımıza kadar hepimiz sorumluyuz. Bu sorumluluğumuzu aynı şekilde devam ettiriyoruz. Hemen müfettişlerimizi görevlendirdik. Onlar gerekli inceleme ve soruşturmaları yapacaklar." dedi.
Soylu’nun açıklamalarından satır başları:
“Dünyanın dört bir yanından turist yağıyor. Bu da bizim kırsala yoğun operasyonlarımız ve oluşturduğumuz alan baskıları sayesinde gerçekleşiyor. Ve iç güvenlik operasyonları çerçevesinde jandarmamızın, polis özel harekatımızın birlikte gerçekleştirdiği operasyonlarda, cumhurbaşkanımızın ‘kesintisiz operasyon’ talimatı çerçevesinde bütün bunlar gerçekleşiyor.
Bu başarıyı sahadaki kahramanlarımız, şehit ve gazilerimizin fedakârlığı sayesinde başardık. 91 bin 197 PKK operasyonu, 38 bin 725 FETÖ operasyonu, DEAŞ’a yönelik ise 2 bin 483 operasyon yapıldı. 1451 PKK’lı, 40 da aşırı terör örgütü mensubu etkisiz hale getirildi.
113 lider kadrodan etkisiz hale getirildi. 132 PKK’lı aileleriyle beraber irtibat kurmak suretiyle ikna edildi, silah bıraktırılıp adaletin önüne çıkartıldı. Örgütün içerisindeki koparabilme oranımız çok daha yüksek orana ulaştığını beyan etmek isterim.
Tunceli bölgesi PKK’nın en etkin alanlarından birisiydi. Şu anda bu bölgede 81-84 terörist var. Burada operasyonlar devam edecek. Ne DHKP-C’den ne MLKP’den 1 kişi kalmıştır. Bizim Türkiye’de iç güvenlik operasyonları çerçevesinde en başarılı vilayetimiz Tunceli’dir.
Tunceli’de iki askerimizin şehadetiyle ilgili bir takım değerlendirmeler, yanlış bilgilendirmeler ortaya konuldu. Ve işin esası da hakikaten maalesef bazen basın yayın organları vasıtasıyla, bazen de sosyal medya vasıtasıyla hemen hemen herkesin bilgi sahibi olduğu bir karmaşıklık yaşıyoruz.
Bazı hususları paylaşmak istiyorum. 26 Ekim 2018’de acı bir haber aldık. Terörle mücadele operasyonu faaliyeti esnasında gencecik iki kahramanımız hipodermi sebebiyle şehit olması, hem bizlerde toplumun her kesiminde vatandaşımızda derin üzüntü yarattı.
Bu mücadelede şehit vermiyor muyuz? Veriyoruz. Gazilerimiz yok mu? Varlar. Onları ziyaret ediyoruz. Ziyaret ettiğimizde yaptığımız görevin ne olduğunu bir kere daha anlıyoruz. Peki sahaya gittiğimizde o gencecik evlatlarımızın inançlarını, mücadele azimlerini ve fedakârlıklarını, memlekete olan sadakatlerini ve terörü bitirme konusundaki kararlı iradeyi de görüyoruz. Ve bütün bunlar aslında yol haritamızı çizmektedir. Ve teröre karşı kararlı bir mücadele yürütmemizi sağlamaktadır. Tunceli bölgesi, PKK’nın en önemli etkinlik alanlarından birisiydi. “Biriydi” diyorum, dağ kadrosunun yüzde 75’ini etkisiz hale getirdik.
Burası bahsedilen bölge, burada ağaç yok. PKK’ya vurduğumuz ağır darbeler neticesinde, yurt dışından terörist takviyesi kararı aldığı bilgisi alındı. Jandarmamız bu girişimi akamete uğratmak için 21 timle operasyona başladı. Şehitlerimiz de bu timde bulunuyordu. 2 bin 300 rakımda, kara yolu ulaşımı olmayan zorlu, kış şartlarına sahip bir bölgedir. Hava şartları aniden ağırlaştı. Onları oraya bırakan helikopter pilotu defalarca denemesine rağmen oraya inemedi. Tabur komutanı başta olmak üzere arkadaşlarımız oraya intikal etmeye çalıştı.
Bizim orada askerlerimizi mevsimsel şartlara uygun olarak operasyona çıkarıyormuşuz gibi algılar ortaya koymaya çalıştılar. Bu hadiseye ilişkin tamamen art niyetli açıklamalara şahit olduk. Bunların hiçbirisinin gerçekle ilgisi yoktur. Şehitlerimizin üzerindeki ekipman, dünya standartlar çerçevesindedir. Ağır kış şartları için özel üretilmiş ekipmanlardır. Ne teçhizat eksiğimi ne hazırlıksız gitmemiz söz konusudur.
Bu olayla ilgili sorumluluğumuzu hissediyoruz. Ben Bakan olarak ve en alt birimdeki arkadaşlarımıza kadar hepimiz sorumluyuz. Bu sorumluluğumuzu aynı şekilde devam ettiriyoruz. Hemen müfettişlerimizi görevlendirdik. Onlar gerekli inceleme ve soruşturmaları yapacaklar.