TÜRK-İŞ, 2024 Kasım geçim raporunda; dört kişilik bir ailenin açlık sınırını 20 bin 561 lira, yoksulluk sınırını 66 bin 976 lira olarak belirledi.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan ise Bakanlıkta düzenlediği toplantıda, 6 milyondan fazla dar gelirlinin merakla beklediği zamlı asgari ücretin 2025 yılı için net 22 bin 104 lira olarak belirlendiğini açıkladı.
2024 verilerine göre açlık sınırının biraz üzerinde yoksulluk sınırının ise çok altında kalan zamlı asgari ücret tutarı tepki çekerken Cumhuriyet yazarı Barış Pehlivan, Bakan Işıkhan hakkında dikkat çeken bir detayı yazdı.
BAKAN IŞIKHAN ASGARİ ÜCRETLİYE MUTLULUĞUN KİTABINI YAZMIŞ
Barış Pehlivan'ın aktardığına göre; Bakan Işıkhan zenginliğin stres yoksulluğun ise mutluluk getirdiğini anlatan “Stres Yönetimi: Tükenmişlikten Mutluluğa” kitabında dar gelirliye şu tavsiyede bulunmuş.
“İşinizin tüm yaşamınıza hâkim olmasına izin vermeyin. Derin gevşeme yeteneğini öğrenin ve uygulayın. Tatlıları seyrek yiyin, çerezleri azaltın, size yarayacak hoşlandığınız gıdalar üzerinde durun.”
Bu sözler Vedat Işıkhan’a ait. Yani çalışma ve sosyal güvenlik bakanına.
Bilenler vardır, bugünün AKP’li bakanı Işıkhan eskiden bir akademisyendi. Stres yönetimi konusunda uzmanlaşmış bir profesördü. Kitaplarından biri de Uluslararası Stres Yönetim Uzmanları Konseyi’nden ödül almıştı: “Stres Yönetimi: Tükenmişlikten Mutluluğa” (Nika Yayınevi)
Madem, işçiler kendilerine reva görülen asgari ücretle nasıl geçineceğinin stresini yaşıyor. Ben de bu stresin kaynağı asgari ücreti açıklayan Bakan Vedat Işıkhan’a başvurmak istedim. Ve 2017 yılında yayımlanmış 420 sayfalık o kitabının sayfalarını çevirdim.
Vedat Işıkhan “Stres Yönetimi” kitabının ilk sayfalarına şöyle başlıyor:
“Toplumsal yaşamın iniş ve çıkışlarında mutsuzluğumuzu, başarısızlığımızı ya da beceriksizliğimizi örtmek için başkalarına sürekli bağırıyoruz, kızıyoruz, masalara vuruyoruz. Neden? Yanlış başa çıkma yöntemleri kullandığımız için. Stresi yönetemediğimiz için.”
"YOKSUL İKEN NE KADAR MUTLU VE HUZURLUYDUK"
Ah, diyor Işıkhan ve devam ediyor: “Hiçbir şeyimiz yokken yoksul iken örneğin ne kadar mutlu ve huzurluyduk. Karnımızın doyması yetiyordu belki de! Paylaşımı, içtenliği, sevgiyi, aynı sofrada yemek yemenin, o sofrada kurduğumuz samimi ve güven dolu ilişkiler bizleri ne kadar mutlu ederdi. Sahip olduğumuz nesnelerin, mal ve mülklerin oranı arttıkça ve zenginleştikçe bir an mutlu oluyoruz bir süre sonra kaygımız, mutsuzluğumuz ve hoşnutsuzluğumuz pekişiyor yine.”
“Aman ha” diyor bakanımız, stresin neden olduğu hastalıklar varmış: “Kalp hastalıkları, astım, diyabet, baş ağrıları, obezite, gastrointestinal sorunlar, alzheimer, hızlandırılmış yaşlılık, erken ölümler...”
"ÜCRET YETERSİZLİĞİ, ÇALIŞANIN AİLESİNİ GEREKTİĞİ GİBİ BESLEYEMEYECEĞİ ANLAMINA GELİR"
Bakan Işıkhan stresin nedenlerini anlatırken neyse ki alınan ücretlere de değiniyor ve bakın ne diyor: “Ücret yetersizliği, çalışanların yaşadığı en önemli stresördür. Yetersiz kazanç, çalışanın ailesini gerektiği gibi besleyemeyeceği, giydiremeyeceği ve yeterli konfora sahip bir evde oturmasını sağlayamayacağı anlamına gelir. Ailenin tatil ve boş zamanlarını geçirmesi ve kendileri için asgari şartları sağlaması fazla mesaiye ve gece mesailerinden sağlanacak ek gelirlere bağlı olacağı için bu durumdan aile ve sosyal hayat büyük zarar görecektir. Alınan ücretin yetersizliği birçok çalışanın ikinci bir işte çalışmasına neden olmaktadır. Bu da fiziksel ve psikolojik yönden vücudun daha fazla riskle karşı karşıya kalması anlamına gelmektedir.”