AKP Sözcüsü Ömer Çelik’in duyurduğuna göre Recep Tayyip Erdoğan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile görüşmek için “yakın zamanda” Rusya’nın gözde tatil beldesi Soçi’ye gidecekmiş. Kesin bir tarih belirlenmeden neden bu tür bir açıklama yapma gereğini duydu Çelik bilinmez ama bilinen bir şey varsa o da Erdoğan’ın Rusya karşısında “düşük profil” sergileme tutumunun devam edecek oluşu. Şu Soçi ziyareti girişimi bile bunun bir göstergesi.
Rusya ile Türkiye;mso-spacerun:yes'> Türkiye'nin Batılı müttefiklerini hayal kırıklığına uğratacak şekilde hem de.
Mayıs seçimleri sonrası
Ancak bu sıcak işbirliği yavaş yavaş yerini soğukluğa bırakmış gibi. Hatırlatalım, Erdoğan Mayıs seçimlerinden sonra yaptığı bir açıklamada, Putin’in Türkiye’yi ziyaret edeceğini söylemişti. Çünkü seçimler öncesi iki ülke arasında nispeten fena gitmeyen ilişkiler yüzünden Erdoğan, seçim zaferini de kutlamak için Putin’in kendisini ziyaret edeceğiden emindi. Ancak seçimlerden sonra durum değişti. Bunda Türkiye’nin “denge politikası” sandığı tutumlarının da etkisi oldu tabii. Örneğin Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski’nin Temmuz’da İstanbul’a yaptığı ziyarette Erdoğan’ın Ukrayna'nın NATO üyeliğine tam desteğini dile getirmesi, ardından bir esir takası anlaşması uyarınca savaşın sonuna kadar Türkiye'de kalması gereken Ukrayna'nın Azov Taburu komutanlarının serbest bırakılması, ardından Recep Tayyip Erdoğan'ın İsveç'in NATO üyeliğine yeşil ışık yakması gibi gelişmeler Moskova ile soğukluk yarattı.
Dolayısıyla Putin’in Erdoğan tarafından ilan edilen “beklenen“ ziyareti de gerçekleşmedi. Türkiye ilişkileri bozacak bu adımları atarken Rusya biraz da bunlara tepki olarak 17 Temmuz’da, geçen yıl Türkiye ile BM arabuluculuğunda imzalanan tahıl anlaşmasından çekildi. Anlaşma Ukrayna tahılının Karadeniz üzerinden batıya güvenli bir biçimde sevkini sağlıyordu.
Türk işletmeleri de hedef
Rusya’nın bu gelişmeler karşısında tutumu giderek sertleşti. Artık Türk işletmelerini de dolayı olarak hedef almaya başladı. Rus güçleri 6 Ağustos’ta Ukrayna’nın ünlü motor üreticisi Motor Sich’i vurdu. Motor Sich, TB2 insansız hava araçları üreten Türk firması Baykar’ın önemli tedarikçilerden bilindiği gibi. Kısa bir süre sonra da, 13 Ağustos‘da Rus güçleri bu kez yabancı bandıralı ama mürettebatının Türk olduğu bilinen bir kargo gemisine Karadeniz’de uluslararası sularda, üstelik Türkiye’ye sadece 50 km uzaklıkta baskın düzenledi. İlginç olan Rusya’nın baskın görüntülerini tüm dünya görsün dercesine yayınlamasıydı.
Türkiye’nin sessizliği
Türkiye’nin bu baskına son derece sessiz kalması, yani “düşük profil“ sergilemesi de dikkat çekiciydi. Bu sessizliğin bir nedeni Rusya’nın tahıl anlaşmasına geri dönmesi çabalarının sekteye uğramaması olabilir tabii. Çünkü anlaşma Türkiye için de birkaç açıdan hayli önemli. Birincisi olası bir tahıl krizinde Türkiye ithalatı arttırabilir bu da iç piyasada yeni zamlara yol açabilir. Zaten Rusya’nın anlaşmadan çekilmesinin ardından buğday fiyatları küresel düzeyde yüzde 5 oranında artmıştı. Rusya’nın tahıl anlaşmasına dönmesi Türkiye için de iyi olacak haliyle. İkincisi, Ankara’nın BM ile arabulucuk yaparak Rusya’yı bir anlaşma yapmaya ikna etmesinin kazandırdığı uluslararası takdir. Tüm komşularıyla kavgalı, Rusya’ya da güven vermeyen Türkiye’nin böylesi bir uluslararası “takdir“e her zamankinden daha fazla ihtiyacı var.
Bu nedenle Recep Tayyip Erdoğan, çeşitli gerekçeler açıklayarak Türkiye’ye gelmeyen Putin’in ayağına gitmek zorunda kaldı anlaşılan. Soçi’de Rusya’yı tahıl anlaşmasına geri dönmeye iknaya çalışacak muhtemelen. Ancak bunun bu kez kolay olacağını sanmam. Çünkü Rusya Türkiye’yi uzun zamandan beri pek “güvenilir“ bulmuyor. Ukrayna savaşı yüzünden zaten ekonomik olarak da sıkıntı yaşayan Rusya, eğer anlaşmaya yeniden dönmeye ikna olursa bıraz da bu yüzdendir.
Türkiye’nin hem Rusya ile hem de Batı’yla ilişkilerini denge politikası olarak adlandırması gerçekçi değil. Her şeyden önce Türkiye bir NATO üyesi. Ankara için ittifak yapmada ağır basan tarafın hangisi olduğu belli. Yani bir siyasi ittifak olarak NATO’yu seçmiş durumda.
Gelişmelerin nasıl seyredecğini göreceğiz. Bakalım Putin ayağına kadar gelmeyi planlayan Erdoğan’ı lütfedip kabul edecek mi?
Gerçi Türkiye açısından etse bir türlü etmese bir türlü.
Ne denge politikası ama.