Babacan'dan İmamoğlu ve Yavaş yorumu: Takımı güçlendirdik

Saadet Partisi Genel Merkezi'nde gerçekleşen Millet İttifakı toplantısının ardından CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun Cumhurbaşkanlığı adaylığı duyuruldu. İttifak ortaklarından DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş formülü hakkında konuştu. Babacan, 2 Mart'tan sonraki süreçte neler yaşandığını anlattı.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayı olarak ilan edilmesinin ardından DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan ilk kez açıklama yaptı. FOX TV’de İlker Karagöz’ün sunduğu Çalar Saat programında konuşan Babacan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayı olması, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener ile yaşanan krizin aşılması, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ile İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanı Yardımcısı olarak atanması formülü ile ilgili soruları yanıtladı.

Babacan, şunları söyledi:
"Dün tarihi bir aşamayı geçtik ve yakın tarihimizde demokrasimizin şimdiye kadar gerçekleştirdiği en önemli başarıyı elde ettik. Niye derseniz seçimlere doğru giderken anayasa değişikliği paketini hazırlayan, 2300 maddelik ortak politika metnini hazırlayan bir hükümet hazırlığı var.

Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem, anayasa değişikliği, ortak politikalar metni, geçiş sürecinin yol haritası ve ortak aday. Dün akşam itibarıyla ortak Cumhurbaşkanımızı da açıkladık, ‘Sayın Kılıçdaroğlu Millet İttifakı’nın ortak Cumhurbaşkanı adayıdır, ülkemize, milletimize hayırlı olsun’ dedik ve baştan kurduğumuz strateji çerçevesinde tek tek yürüdü.

PEK ÇOK İSİM VARDI VE BU İSİMLER İLE İLGİLİ TARTIŞMALAR EVRİLE EVRİLE GELDİ

Zaten Cumhurbaşkanı adayı olabilecek isimlerle ilgili çok yoğun bir toplumsal tartışma devam ediyordu ve biz bu toplumsal tartışmayı çok yakından takip ediyorduk. Pek çok isim vardı ve bu isimler ile ilgili tartışmalar evrile evrile geldi. Yani mesela bundan diyelim ki bir sene önceki tartışma başka bir noktadaydı. Bugün itibarıyla zaten başka bir noktaya gelmişti.

ÜZÜLDÜK, 'KEŞKE OLMASAYDI' DEDİK AMA ARTIK ONLARIN HEPSİ GEÇMİŞTE

Muhtemel adaylarla alakalı zaten partilerde ve toplumda kanaatler vardı ve bu kanaatleri masaya koyup o kanaatler üzerinden hareket edince sonuca vardık. Evet perşembe günü ilk oturduğumuzda bitiremedik ama dedik ki 'pazartesi tekrar toplanalım'... Gün verdik, saat verdik ve 14.00'da dedik. İşte 15:30'da toplandık. Yani planladığımız şekle girdi. Tabii arada evet gelgitler oldu. Cuma günü İYİ Parti'nin bir açıklaması oldu. Biz de tabii üzüldük, 'keşke olmasaydı' dedik ama artık onların hepsi geçmişte. Siyasetçilerin işi ülkenin yarınlarını düşünmek.

ÇOK GÜÇLÜ BİR KADRO OLDU

Artık bu müzakere dönemini bitirdik, dokümanlarımızı hazırladık seçime doğru yürüyoruz. Seçimden sonra da en hazırlıklı, en donanımlı kadro olarak hazırız. Hep söyledim; ‘bu bir takım oyunu olacak’ dedim. Dün açıkladığımız ortak yönetim modeli de bunun bir takım oyunu olduğunu gösteriyor. Şimdi takım içerisine Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ı da bir bakıma hükümet tarafında ileride artık Cumhurbaşkanı’nın takdir edeceği bir tarihte ekleyecek, takımı da güçlendirdik hep beraber ülkemiz için bunu başaracağız. Çok güçlü bir kadro oldu.

HERKESİN İÇİNE SİNEN BİR ÇÖZÜM OLDU

Pazar günü öğleden sonra bu hareketlilik bize intikal etti. Arkasından akşam ve gece yoğun bir telefon trafiği yaşadık. Çoklu bir müzakere ortamı olduğu için hem ikili bazda bu trafikler oluyor, bazen daha biraz daha açıyorsunuz üçlü, beşli istişareler oluyor ama sonuçta hepsi bitti ve uzlaşıyla bitirdik. Çok kıymetli bir şey. Tabii ki demokraside farklı fikirler olur. İstişare ve müzakere, biraz pazarlık kısmı. Yani onu söylemek istiyorum ama en sonunda da uzlaşıyla iş bitirilir. Yani şu anda gelmiş olduğumuz noktada bu sanırım herkesin içine sinen ve iyi bir çözüm oldu bu. Çünkü vatandaşlarımızın gönlünden geçen ya şu mu olsun o mu olsun, nasıl olsun diyen isimlerin hepsi beraber, biz hep beraber buradayız, takım olduk gelin bu takıma destek verin dedik vatandaşa. Güzel bir sonuç olduğunu düşünüyorum.

UZLAŞTIK

Vatandaşlarımızdan büyük bir memnuniyetle karşılandı. Formülasyonu, nasıl olacağı, ne zaman olacağı, hukuki ve siyasi yönlerini tabii dün toplantımızda uzun uzun konuştuk. Yani hem siyasi açıdan, hem hukuki açıdan makul bir formatta olması gerekiyordu onu da makulünü bulduk, uzlaştık.

ANKARA VE İSTANBUL GİBİ ÖNEMLİ İKİ ŞEHRİN BELEDİYE BAŞKANLIKLARININ ANAHTARLARINI AKP’YE TESLİM ETMEZLER DİYE DÜŞÜNÜYORUM

(İmamoğlu ve Yavaş’ın Cumhurbaşkanı Yardımcısı olmasıyla ilgili yasal engel olup olmadına ilişkin soru üzerine) Şu andaki yasal çerçeve buna izin vermiyor. Şimdi de siyasi değerlendirmesi gerekiyor ama biz ne yaptık? En son madde olarak o önümüzdeki yol haritası olarak koyduk. 'Cumhurbaşkanı Yardımcısı görevlendirmek Cumhurbaşkanı’nın anayasal yetkileri içerisinde bir konudur. Cumhurbaşkanı uygun gördüğü bir zamanda bu görevlendirmeyi yapar' dedik. Bu süreç içerisinde hem siyasi, hem de hukuki değerlendirmeler devam eder. Herhalde CHP, iki belediye başkanının yani Ankara ve İstanbul gibi önemli iki şehrin, en büyük iki şehrin nüfus olarak belediye başkanlıklarının anahtarlarını AKP’ye teslim etmezler diye düşünüyorum. Süreç içerisinde değerlendirmeler yapılır, doğru zamanlama kollanır, siyasi ve hukuki değerlendirmeler sonucunda zaten onun için özellikle öyle yazdık; ‘Sayın Cumhurbaşkanının uygun göreceği zamanda’ dedik, zamanlama hem siyasi hem hukuki şartlarla alakalı bir konu. Fazla detaya inmeden bir genel çerçeveyi niyet beyan etmiş olduk. Ekrem Bey ve Mansur Bey'i takıma güçlü bir şekilde kattık, devam ediyoruz. Artık onlar takım oyuncusu.

O DÖRT GÜNLÜK MOLA YENİ FİKİRLER OLUŞTURDU

(2 Mart’taki Millet İttifakı toplantısına ilişkin soru üzerine) ‘Her partinin kendi iş değerlendirmesi ve yeni çözüm buluşu arayışı içinde iyi bir fırsat penceresi açılır’ dedim, önerdim. Bütün genel başkanlar da uygun gördü. Yani o dört günlük mola yeni fikirler oluşturdu. Perşembe günü kalkmadan önce altı genel başkanın imzasıyla pazartesi günü saat 14.00'te tekrar toplanacağımız ilan ettik, çok önemliydi. Yani buna bir şeyler çapalamak denir diplomaside. Dolayısıyla o perşembe günkü altı imzanın çapası pazartesi günkü toplantının gerçekleşmesi de çok önemli bir rol oynadı. Tabii bu arada da diploması için ve yeni fikirlerin üremesi için her partinde kendi içinde değerlendirmesi için bir fırsat oluşturdu.

MERAL HANIM’IN SANDALYESİNİN ORADA OLMASI BİZİM İÇİN ÖNEMLİYDİ

Cuma günü İYİ Parti o açıklamayı yapmış, biz cumartesi günü bir araya gelmişiz beş lider oturmuşuz ama beş imzalı bir şey yayınlamadık. Dikkat edin. Sadece bir siyasi deklarasyon yaptık. Beş partinin ortak basın açıklamasını yaptık. Çünkü beş imzalı bir şey olmasın dedik. Hala pazartesi günü saat 14.00'e kadar Sayın Akşener'in gelip bu perşembe günkü imzası gereği olarak o toplantıya katılmasının önünün açık olması gerektiği ve kapının açık olması gerektiği, o sandalyenin orada duruyor olmasının çok önemli olduğunu düşündük.

HEM SAYIN AKŞENER İÇİN HEM DE İYİ PARTİ İÇİN YANİ KOLAY BİR KARAR SÜRECİ OLMADI

Hem Sayın Akşener için hem de İYİ Parti için yani kolay bir karar süreci olmadı. Dolayısıyla bunu anlayışla karşılamamız lazım. Çünkü her partinin kendi değerlendirmesi farklı, kendi işine farklı fikir akımlar oluyor, düşünce akımları oluyor, tercih akımları olabiliyor. Bunlar çok haklı görmek lazım çünkü demokraside baskı olmaz.

HEM SİYASİ, HEM DE HUKUKİ AÇIDAN İYİCE İRDELEDİK

Biz Sayın Akşener’in dün gelmiş olmasından çok büyük memnuniyet duyduk, gerçekten çok sevindik. Tokalaştık, önce kahve içtik. Sonra masaya geçtik. İki belediye başkanının Cumhurbaşkanı Yardımcısı olması ile ilgili konuyu değerlendirdik. Ama hem siyasi, hem de hukuki açıdan iyice irdeledik. Yeni bir fikir. Yani pazar günü düşünün öğleden sonra fikir dolaşmaya başlıyor. Saadet Partisi’nde hukuk ekibimize ayrı bir oda oluşturduk. Partimizin hukukçu arkadaşlarıyla ve ben iki defa toplantıdan ayrıldım kendi hukukçu ekibimizle hukuki ve siyasi değerlendirmemizi yaptık, tekrar toplantıya katıldım ki işi sağlam yapalım. Hani alelacele şey imza atıp ondan sonra gerisini getiremeyeceğimiz bir sürece girmeyelim diye. Ben bütün partimizin yetkili organlarından tam yetki alarak pek çok konuda tam yetki alarak oturdum o masaya. Ama arkadaşlarıma ve millete karşı bir sorumluluğum var. Yani hukuken imkansız olan bir şeyin altına nasıl imza atayım ya da siyasi açıdan imkansız olan, rasyonel olmayan bir şeyin altına nasıl imza atayım? Dolayısıyla bütün bu değerlendirmelerde yaptık. Herkesin içine sinecek uzlaştığı bir noktada tamamlamış oldu. Diğer genel başkanlar da kendi ekipleriyle ara ara görüşmeler yaptılar.”

Türkiye Haberleri