23 Mart tarihinde tutuklanan CHP cumhurbaşkanı adayı İmamoğlu'nun son olarak avukatı Mehmet Pehlivan'ın da tutuklanması kamuoyunda ve muhalefette olduğu kadar avukatlar ve baroların da tepkisini çekmişti. Avukatlar bugün, Pehlivan hakkında verilen kararı itiraz etmek, eleştirmek için Çağlayan Adliyesi'nden Taksim'de bulunan İstanbul Barosu'na 'savunmayı savunmak' üzere yürüme kararı almıştı.
Yüzlerce avukat yürüme eylemi öncesinde adliye içerisinde bir araya gelerek 'Hak, hukuk, adalet' sloganları attı.
ADLİYE ÖNÜNDE BASIN AÇIKLAMASI
Yüzlerce avukat adliyede tepkilerini göstermesinin ardından adliye binası önünde basın açıklamasında bulundu. Türkiye'nin farklı illerinden gelen barolar adına konuşmayı İstanbul Baro Başkanı Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu yaptı. Kaboğlu, Pehlivan'ın tutuklanmasına yönelik ifadelerinin ardından yüzlerce avukat sloganlar attı. Ellerinde 'Av. Mehmet Pehlivan'a Özgürlük' dövizlerinin tutulduğu görüldü. Kaboğlu'nun konuşmasının ardından Ankara Baro Başkanı Erinç Sağkan konuşmasını yapmak üzere mikrofon başına geçti.
PEHLİVAN'IN TUTUKLANMASINA İTİRAZ EDİLDİ
Ankara Baro Başkanı Erinç Sağkan konuşmasını yaparken, Av. Mehmet Pehlivan'ın tutuklanmasına itiraz edildiğini açıkladı.
GÖKYÜZÜNE SİYAH BALONLAR BIRAKILDI
Erinç Sağkan'ın konuşmasının ardından siyah balonlar adaletsizliği temsilen gökyüzüne uçuruldu.
'DAVUT GÜL İSTİFA' SLOGANLARI!
Adliye önünde yapılan basın açıklamasının ardından avukatların Taksim'deki İstanbul Barosu'na yürümesine polis tarafından izin verilmedi. Erinç Sağkan'ın polis ile yaptığı konuşma sırasında polislerin izin vermemesine tepki gösteren avukatlar, İstanbul Valisi Davut Gül'e yönelik, 'Davut Gül istifa', 'Anayasa 34 yürüyüş haktır' sloganları attı.
SAVUNMAYI SAVUNMAK İÇİN YÜRÜMEK İSTEYEN AVUKATLARA BARİKAT ENGELİ
Sağkan'ın açıklamasının ardından yürüyüş yapmak isteyen avukatlar polis barikatı ile karşılaştı! Avukatlar barikat önünde barikatın açılması için sloganlar attı. Avukatlar yürüyüşün hak olduğunu ifade eden sloganlar atarken elkipler de avukatlara müdahale ediyor.
ADLİYE İÇERİSİNDE HEYKEL ÖNÜNDE OTURMA KARARI ALINDI
Avukatların polis ekipleri tarafından abluka altına alınmasının ardından bir süre avukatlar ile çevik kuvvet ekipleri arasında arbede yaşandı. Daha sonra avukatlara megafon ile çağrı yapıldı ve eylemdeki avukatların adliye binası içerisinde heykel önünde oturma eylemine geçilmesi istendi. Bu çağrının ardından avukatların büyük kısmı adliye binasının içine geçti ve ekipler ile yaşanan arbede sona erdi.
İSTANBUL BAROSU'NA YÜRÜYÜŞ!
Çağlayan'daki protestonun ardından avukatlar İBB Başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu'nun avukatı Mehmet Pehlivan'ın tutuklanması protesto etmek için İstanbul Barosu'na yürüyüş başlattı.
Ancak avukatların yürüyüşü polis ablukasına alındı.
AVUKATLAR POLİS ABLUKASI ALTINDA AÇIKLAMA
Erinç Sağkan, polisin İstiklal Caddesi'ndeki İstanbul Barosu önünde açıklamaya yapılmasına izin vermemesi sebebiyle açıklamasını 400 metre uzaklıktaki hizmet binası önünde açıklama yaptı.
"Değerli baro başkanlarımız Türkiye'nin dört bir yanından buraya, savunmayı savumak için geldiler. Bugün hem Çağlayan Adliyesi'nin önünde bir açıklama yaparak sürece dair görüşlerimizi paylaşmak istedik, hem de Çağlayan'dan çıktıktan sonra İstanbul Barosu'nun arkamız görüğümüz hizmet binasının önünde bir basın açıklaması yapacaktık" diyerek söze başlayan Sağkan, polis ablukasına dikkat çekerek şunları söyledi:
"2025 yılında görüntü bu, ben 10 senedir İstanbul'da özellikle İstiklal Caddesi'nde gece saatlerinde tek başıma dolaşamam. 10 senedir ne eşimi, ne çocuğumu bu sokaktan korkumdan geçiremiyorum. Anlıyoruz ki bu sistem tecavüzcüden, tacizciden, uyuşturucu müptelasından, çetelerden korkmuyor ama bu avukatlardan çok korkuyor."
"Bugün adı konulmamış bir gerçeği üzülerek sizlerle payalaşacağım" diyen Sağkan, şöyle devam etti:
- "Biz birkaç senedir Türkiye'nin demokratik toplum düzeninden hızla uzaklaştığının altını çiziyorduk. Başta ifade hürriyeti olmak üzere, adil yargılanma hakkı olmak üzere, en temel hak ve özgürlüklerimizin tehdit altında olduğunu ifade ediyorduk. Ancak bugün daha net bir şey söyleyeyim sizlere, bugün Türkiye Barolar Birliği ve barolarımızın 'savunmayı Savunmak' başlıklı yaptığı etkinlikte polis devletinin provası yapılmıştır."
- "Bugün İstanbul'da Çağlayan Adliyesi önünde polis devleti provası avukatlar üzerinde hayata geçirmeye çalışılmıştır. Anayasa'dan kaynaklanan haklarımızı son derece iyi biliyoruz. 2911 sayılı kanun kapsamında toplantı ve gösteri yürüyüşü nasıl yapılır, haklarımızı çok iyi biliyoruz. Kimseden izin almak borcumuz yok, almadık, almayız da. Çünkü yaptığımız barışçıl bir gösteridir, en ufak bir şiddet içermediği gibi şiddet çağrısı da yoktu. Biz bugün İstanbul'a Çağlayan Adliyesi önünde savunmaya dönük saldırıların bu ülkenin 85 milyon yurttaşının en büyük hak ihlali olduğunu söylemeye gelmiştik. Ve hala aynı noktadayız ancak gördüğümüz muamele şuydu; 'Biz istersek buradan adım atabilirsiniz, biz istemezsek buradan hiçbir yere gidemezsiniz.'" bize bugün bu dayatılmaya çalışıldı.
- "Tabii ki kabul etmedik, baro başkanlarımızla, meslektaşlarımızla birlikte buna adliye önünde karşı çıktık. Daha sonra, az önce görüğünüz mazranın bir benzerini Çağlayan Adliyesi'nin önünde yaşadık. Bireysel olarak yürümemize dahi müdahale edilmeye çalışıldı. Ne slogan var ne toplu bir yürüyüş hiçbir şey yok. 'Bu ülkedeki her bir yurttaşın bir yerden bir başka yere gitmesine polis karar verecek' dendi. Hiçbir gerekçe sunulamadan, hiçbir yasal mevzuat bize çizilemeden, hiçbir emirden bahsedilemeden."
- "Bugün geldiğimiz nokta, sokakta yürümeye bile polisin müdahale edip, etmeyeceği noktasıdır. İşte polis devleti tam da budur. Buna müsaade etmeyeceğiz, edemeyiz. Az önce gördünüz, sokağı istediği zaman kapatan, 'Ben istersem buradan geçebilirsin' diyen 'Ben istersem buradan geçemezsin' diyen bir kolluk kuvvetiyle karşı karşıyayız. Bunun adı polis devleti değil de nedir? Burada hukuk devletinden bahsedilebilinir mi? Burada hukukun üstünlüğünden bahsedilebilinir mi? Burada hak ve özgürlükleriniz ihlal edildiğinde sırtınızı dayacağınız bir yargı sisteminden bahsedilebilinir mi? Hiçbirisinden bahsedilemez."
- "Türkiye çok büyük bir tehdit altında. Buradan Türkiye'de demokrasiye inanan Anayasa'ya inanan, Anayasalı devlete değil de Anayasal devlete ve Anayasal demokrasiye inanan bütün unsurlara seslenmek istiyorum. Gördüğümüz tablo çok vahimdir, ulaştığımız yer çok vahimdir, uçurumun dibidir. Birlikte mücadele edip buradan çıkmazsak, Türkiye'nin gittiği yer tam bir polis devletidir."