İstiklal Madalyası Kanunu'na göre, milli istiklal uğrunda hayatını kaybedenler veya madalyaya hak kazandığı halde alamayanların mirasçılarına başvurmaları halinde madalya veriliyor.
Veysel Düzcan, 1 Kasım 1918'de Şam'da İngilizlere esir düştü ve Seydibeşir esir kampına götürüldü. İki yıl esaret altında kaldıktan sonra Kızılay aracılığıyla serbest bırakıldı ve birliğine geri döndü
Kurtuluş Savaşı'nın ardından terhis edilen Düzcan, 1957'de Yozgat'ta vefat etti.
Oğlu Hasan Düzcan, Milli Savunma Bakanlığı ve Kızılay arşivlerinden elde edilen bilgilerle babasının İstiklal Madalyası'na ulaştı.
Hasan Düzcan, babasının esaret yıllarında yaşadığı açlık ve susuzluğu hatırlatarak, onun yaşadıklarını dile getirdi.
83 yaşındaki Hasan Düzcan, babasının esir tutulması ile ilgili anlattıklarını şöyle aktardı:
"Babam, 'Aç kaldık, otları yedik. Otları koparmaktan ellerimiz yara oldu, burnum yara oldu. Günlerimiz hep açlıkla geçti. Su dahi bulamazdık' dedi. 'Sonuç ne oldu baba?' diye sordum. 'Oğlum, bizler düştük buraya, Allah kimseyi, bir Müslüman çocuğunu buralara düşürmesin. Sizlere de öyle bir şey göstermesin' dedi. Memleketimiz çok güzel bir memleket. Allah, Türk milletinin her zaman yüzünü güldürsün, ayaklarına taş değdirmesin."
Hasan Düzcan'ın oğlu Hakan Düzcan, madalyanın Malazgirt Zaferi'nin yıl dönümünde teslim edilmesinin büyük bir anlam taşıdığını belirtti ve dedesinin yaşadıklarına dair duyduklarının kendisine büyük bir gurur verdiğini ifade etti.