Ankara Keçiören’de 19 Mayıs Mahallesi Muhtarlığı, gelenek haline gelen yaz okulunu bu yıl da başlattı. 18 Temmuz- 12 Ağustos 2022 tarihleri arasında açılan yaz okuluna, mahallede çocuklarını kreşe gönderme imkanı olmayan ailelerin çocukları ders görüyor. Okulda çocuklar hem havuza gidiyor hem de daha önce deneyimlemedikleri birçok etkinliği bir arada yapıyor.
Yaz okulunun öğretmenleri ise geçmiş yıllarda kendileri de muhtarlığı yaz okuluna giden üniversiteli ve liseli gençler. Gün boyu süren okulda gıda maddeleri için dayanışma ile finansman sağlanırken, mahalleli kadınlar da belki daha önce hiç tanımadıkları ailelerin çocukları için yemek yapıyor.
Çocuğunu yaz okuluna gönderen veli Burcu Ödemiş, çocuğunun arkadaşları ile muhtarlığın yaz okulunda vakit geçirmeyi sevdiğini aktararak, çocuğunu kreşe gönderecek bütçesi olmadığını şöyle anlattı:
“Hepimizin aldığı maaşlar belli. Bu düşük maaşlarla çocuklarımıza gerekli imkanı sağlayamıyoruz. Ama muhtarımız ve öğretmenlerimiz sayesinde çocuklarımıza böyle bir imkan yaratılıyor. Keşke her yerde her yerde böyle muhtarlar ve böyle yardımcı olacak öğretmen arkadaşlarımız olsa.
Kreş çok masraflı olur. Gönderebileceğimi de düşünmüyorum. Kreşe para ödüyorsunuz ve onun dışında ekstra masrafları oluyor, masraf bitmiyor. Başa çıkamazdım, gönderemezdim.
Benim bir çocuğum var. İki, üç çocuk olanları düşünüyorum. Ben bir çocuğum varken hepsini alamıyorum. Birini alıyorsam ikincisinde düşünüyorum. Bir ay birini alıyorsam, diğer ay ikincisini alıyorum. Zor, çok zor.”
'Beş yıldızlı otel hayal gibi'
Ödemiş, muhtarlığın yaz okulunun ardından velilerin de katılımıyla yaz kampı organize ettiğini ve buna da gireceklerini aktararak, bunun dışında aile olarak tatil yapma imkanlarının olmadığını şöyle açıkladı:
“Beş yıldızlı bir otele gittiniz mi hiç?’ derseniz gidemedik. Günü birlik tatil anlamında. Muhtarımızın sayesinde mahalle kampına gideceğiz. Bu kamp her sene düzenlenen bir kampmış. Biz yeni katılım sağlayacağız. Düşük bütçeli bir tatil olduğu için ona da katılabiliyoruz. Yoksa beş yıldızlı oteller hayal gibi.”
Ödemiş, çocuklarına bir çikolata alırken bile zorluk çektiklerini söyleyerek, “Bir çikolata olmuş 5 lira. Çaylar öyle. Simit- ayran bizim için en ucuz yemekti. Bir simit- ayran 10 lira artık” dedi.
'Maddi yönden gücümüz yetmez'
Veli Dilek Atak, çocuğunun kış aylarında düzenlenen kurslara da katıldığını ve gönüllü öğretmenlerin ders verdiğini söyledi. Atak, yaz okulunda da muhtarlığın desteğinin sürdüğünü belirterek, “Kreşe yollamayı düşünmedim. Maddi yönden gerçekten gücümüz yetmez. O yüzden burası bizim için daha iyi oldu” dedi.
Atak, eskiden 1-2 liraya çocuğuna istediklerini alabildiğini ancak şimdi alamadığını kaydederek, “Önceden 1-2 liraya çikolata varken, şimdi 5-6 liraya var. Önceden dolu dolu poşetlerle alırken şimdi bir, iki tane bir şey alıyoruz” dedi.
'En düşük kreş parası 2 bin lira'
Veli Hatice Sarıgöz, çocuğunun yaz okulunda sosyalleşme imkanı bulduğunu dile getirerek, çocuğunu kreşe gönderme imkanı olmadığını şöyle aktardı:
“Gönderemezdim. Tek maaş giriyor evimize. Evim kira. Şu anki geçim sıkıntılarını herkes biliyor. 2 bin lira en düşük kreş parası. Artı bir de çocuğuna yapacağın masraf da cabası tabii ki. Burada bütün eğitimi alıyor, hiçbir ücret talep edilmiyor.
Öğretmenlerimiz çok ilgili. Bizim burada üçüncü haftamız ama ‘Gitmek ister misin, istemez misin?’ diye sorduğumda ‘Gitmek isterim. Ben orada eğitim alıyorum’ dedi. Bu benim ve çocuğum için büyük bir artı. Maddi olarak gücü yetmediği için bir yere gönderemeyecektim. Şu dönemde çocuğumu bir yemeğe çıkarmak bile külfet, mümkün olmayan bir şey. Burada yemekleri de var, farklı aktiviteler de var. Her şeyden faydalanabiliyorlar.”
Sarıgöz, artık çocukların her talebini karşılamanın zor olduğunu bayramlarda alınan kıyafetlerden örnek vererek, “Bir bayramda çocuk sevindirmek önceden çok kolaydı. Şimdi çocuğuna kıyafet alamıyorsun. Bir parça alsan bir parça alamıyorsun. İnanın bu hepimizi üzüyor. Biz gene yapabiliyoruz. Hiç yapamayanlar var. Ben sadece onları düşünüyorum” diye açıkladı.
'Bu koşullarda çocuk yetiştirmek çok zor'
Veli Gül Aygün, büyük oğlunun da yaz okuluna gittiğini ve küçük oğlunu da bu okula yolladığını anlatarak, “Burası bizim için bir alışkanlık oldu. Öğretmenlerimiz çok iyi. Hizmet çok iyi. Muhtarımız sağ olsun her şeyle çok güzel ilgileniyor” dedi.
Aygün, Türkiye’deki ekonomik tabloda çocuk yetiştirmenin kolay olmadığını kaydederek, “Bırakın çocuk yetiştirmeyi biz kendimize bakamaz olduk. Artık özel hiçbir şey kalmadı. Önceden insanın gezmesi, aktivitesi, sineması, şunu bunu olurdu. Artık herkes asosyal olmaya başladı. Çünkü neden? Her şeyin fiyatları arttı. Yapamıyorsun, hiçbir şey yapamıyorsun. Bu koşullarda çocuk yetiştirmek çok zor” diye konuştu.
'Dede şunu al’ dediği zaman üzülüyorum'
Veli Abidin Ersel ise torunun yaz okulunda eğitim aldığını ve bu ekonomik tabloda çocuk büyütmenin zorluğunu “Bu ekonomik kriz her tarafı sardı. Bir kanserin hücreyi sarıp da hiçbir şey kalmadığı gibi. Bitirdiler yani. Hiçbir şey kalmadı. Büyükten al da küçüğe kadar insanlar bunalım içinde. Öyle bir şeye düşürdüler ki milleti. Hiç kimsenin bir şey yaptığı ettiği yok. Mahvoldu” dedi.
Ersel, dede olarak torununa istediklerini alamadığını da açıklayarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Emekli vatandaşım, nereden alayım? ‘Dede şunu al’ dediği zaman ben üzülüyorum. Alamıyorum.”
Kendisi de bu okula geldi ve şimdi öğretmenlik yapıyor
Yaz okulunda bağlama çalmayı öğrenen ve şimdi aynı okulda ders veren Deniz Soluğan, “Şimdi çocuklara öğretmen olarak devam ediyorum. Buradaki arkadaşların yarısından çoğu benim bağlama öğrencim. Gelecek seneye de derslere girmek için yetişen yardımcı öğretmenler olarak devam ediyoruz. Derdimiz para kazanmak değil, cebimizi doldurmak değil. Sadece imkanı olmayan çocuklarla buldukları boşluklarda değerli, verimli zaman geçirmek” dedi.
'Öğretmenlik sırası bize geçti'
Soluğan gibi lise öğrencileri de kendilerinden küçüklere ders veriyor. Lise öğrencisi Selen Hızır, “Şimdi öğretmenlik sırası bize geçti” diye gelecek kuşakları yetiştirdiklerini dile getirdi.
Mahalleli sakinlerinden Dilber Güneş ise okulda gönüllü olarak çocuklara yemek yapıyor. Güneş evde tek başına olmak yerine çocuklarla beraber vakit geçirmekten memnun olduğunu söyleyerek, “Burada yemek yapıyorum. Çocuklara yardımcı oluyorum. Buraya gelmeyi seviyorum. Evde durunca sıkılıyorum” dedi.
'Halkımız ile birlikte dayanışma faaliyeti yürütmeye çalışıyoruz'
19 Mayıs Mahallesi Muhtarı Ali Gölpunar ise muhtarlık anlayışını “Terzi Fikri” olarak bilinen ve 12 Eylül darbesi sürecinde cezaevinde yaşamını yitiren Fatsa Belediye Başkanı Fikri Sönmez’den aldığını dile getirerek, şunları söyledi:
“Gençler ve kadınlarla uğraşımızın altında yatan temel neden ‘Ben ne yaptımsa, halkım için; halkımla birlikte yaptım’ diyen Fikri Sönmez. Bugün hala bize yol gösteriyor. Fikri Sönmez ve arkadaşlarının açtığı yol bugün bile ülkeyi yönetenlerin korkulu rüyası haline gelmiş vaziyette. Hala 40 yıl önce cezaevinde öldürülen bir insanın hakkında konuşuyor… Biz bugün ne yapıyorsak çocuklarımız için halkımız için halkımız ile birlikte dayanışma faaliyeti yürütmeye çalışıyoruz. Dayanışma ezilenlerin inceliğidir diyoruz.
Bu çocukların ülkenin geleceğine el koymasından korkuyorlar. Kenan Evren ‘Biz gelmezsek yeni Fatsalar olacak’ diyordu. İşte bu çocuklar da bu ülkenin geleceğidir, teminatıdır. Özgür, eşit, her şekilde mutlu bir ülke için, mutlu bir gelecek için bu çocuklara elimizden gelen her türlü çabayı göstereceğiz. Bu çocuklar ülkenin geleceğidir. Bu ülkede yüzlerce, binlerce Fikri Sönmezler çıkacaktır.”