Ankara Barosu yöneticileri hakkında “halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri aşağılama suçundan” başlatılan soruşturma kapsamında savunmaları istenen 11 baro yöneticisi, Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı savunma verdi.
"Basın açıklamamızda suç unsuru yoktur"
Gazete Duvar'dan Müzeyyen Yüce'nin haberine göre Ankara Barosu tarafından yapılan savunmada, soruşturmaya konu olan basın açıklamasının hiçbir suç teşkil etmediğine dikkat çekildi. Açıklamanın dini değerlere karşı değil, Ali Erbaş’ın kişisel yorumlarına karşı yapıldığı hatırlatılarak, “Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, hutbesinde cinsel yönelimi ve hukukta suç sayılmayan nikâhsız yaşam tercihleri nedeniyle bir kısım insanları hastalıklı olarak nitelendirerek topluma bu kişilere karşı mücadele çağrısında bulundu. Yönetim Kurulumuzca yapılan açıklama da dini değerlere karşı değil, Ali Erbaş’ın kişisel yorumlarının Anayasa ve ülkemizin taraf olduğu Uluslararası sözleşmelere aykırı olmasından kaynaklanmaktadır. Zira meşruiyetini Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’ndan alan bir kurumun başında bulunan bir şahsın, eşcinsel olduğu ya da nikâhsız yaşama tercihi gerekçesiyle insanları ötekileştirmesi ve ayrıştırması, yaşadığımız dönemde ve hukuk sistemimizde kabul edilebilir bir durum değildir” ifadesi kullanıldı.
Savunmada, şu ifadelere yer verildi:
“Cinsiyetin ve nikâhsız yaşama tercihinin de aralarında bulunduğu bir takım sebeplere dayalı olarak ayrım yapılmaması anayasal bir güvenceye kavuşturulmuştur. Ali Erbaş’ın hutbesinde cinsel yönelimi ve nikâhsız yaşama tercihi nedeniyle hastalık taşıyıcısı olarak nitelendirdiği toplumun bir kesimine karşı ötekileştirici ve ayrıştırıcı söylemi ile mücadele çağrısında bulunması Anayasanın 14 ve 136. maddelerinin yanı sıra İstanbul Sözleşmesi ile Türk Ceza Kanunu’nun 216/2. maddesini ihlal etmiştir. Yani herhangi bir dini değer kesinlikle hedef alınmamıştır. Aksine, Anayasa, Uluslararası sözleşmeler ve Avukatlık Kanunu’nca tarafımıza yüklenen görev gereği, kutsal dini değerlerle, ötekileştirici, ayrıştırıcı kişisel yorumlara dayalı söylemlerin yan yana getirilmesine karşı çıkılmıştır.”
Diyanet İşleri Başkanı Erbaş’a yönelik işlendiği iddia edilen hararet suçunu da reddeden Ankara Barosu, basın açıklamasının ifade özgürlüğü ve eleştiri kapsamına girdiğini belirterek savunmasında “Açıklama, Prof. Dr. Ali Erbaş’ın şahsına yönelik bir aşağılama amacı taşımayıp, Anayasa ve kanunlara açıkça aykırı nitelikteki açıklamasına yönelik bir eleştiri niteliğindedir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Anayasa Mahkemesi’nin sayısız kararında belirtildiği üzere, ifade özgürlüğü ya da eleştiri hakkının kullanılması kapsamında sarsıcı fikirlerin de demokratik toplumun, çoğulculuğun ve hoşgörünün gereği sayılarak korunması esastır” ifadesini kullandı.
Ayrıca savunmada, “Toplumdaki belirli gruplara hakaret ederek, bu grupları alay konusu hâline getirerek veya bu gruplara karşı iftira ederek yapılan saldırılar için söylemler nefret söylemi olarak nitelendirilmesi için yeterlidir. Her şeyden önce belirtmek gerekir ki; basın açıklamamızda suç unsuru yoktur. Söz konusu basın açıklaması, cinsel yönelimi ve nikahsız yaşam tercihi nedeniyle insanlığın bir kesimine yönelik nefret söyleminin eleştirilmesinden ibarettir” denildi.