AKUT Genel Başkanı Recep Şalcı, 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi'nin 23’ncü yıl dönümü nedeniyle açıklamada bulundu. Şalcı, 2003'ten önceki binaların riskli olduğunu belirtti. 2003'ten önce yapılan binaların depreme dayanıklılık testinin yapılması gerektiğini ifade eden Şalcı, "Deprem olduktan sonra nasıl kurtarma çalışmaları yaparız diye düşünürken özellikle 2017 yılından sonra artık müdahaleci bir politikadan risk azaltmaya ve önlemeye yönelik bir politikaya yöneldik. Bununla alakalı İl Risk Azaltma Planı (İRAP) planları yapılmaya başlandı. Bu planlarla tüm Türkiye'deki afetlerin boyutlarını, ölçülerini ve bunun etkilerini azaltabilecek çalışmaları kapsıyor. İstediğimiz, özlediğimiz devlet politikası da bu oluyor. Dünya artık buna gidiyor. Her ilde tüm ilde yaşayan paydaşlarla kamu, özel sektör, sivil toplum kuruluşları, hepsi bir arada bunların etkilerini azaltmak için çalışmalarını sürdürüyor. Türkiye'de üzülerek söylüyoruz, 2018’den önceki binalar riskli binalar. Özellikle 2003- 2018 arasındakiler kısmen biraz daha güvenli ama 2003’den önce yapılan binaların kesinlikle depreme dayanıklılık testi yapılması ve öyle oturulması gerekiyor. Bu binalarla ilgili yönetmelikler çok net değil ve 2003’den önceki binaların riskli olduğunu çok rahatlıkla söyleyebiliriz" diye konuştu.
‘İlk yapmamız gereken yapı stokunu yenilemek’
Olası bir depreme hazır olmak için yapılması gereken ilk şeyin yapı stokunu yenilemek olduğunu aktaran Şalcı, şu ifadeleri kullandı:
"Depremden önce yapılması gerekenler planlanıyor. Biz, hep devletin yapması gerekenleri konuşuyoruz. Bireylerin de yapması gerekenleri de konuşmamız gerekiyor. Bizim bir depreme hazır olmamız için yapmamız gereken ilk şey yapı stoklarını yenilemek. Bu da kentsel dönüşümden geçiyor. Kentsel dönüşümü çok iyi planlayıp bir an önce başlamak gerekiyor. Bu süreçlerde zarar görmeyelim. Biz yıllarca deprem sırasında ne yapacağımıza odaklandık. Deprem sırasında ne yapacaklarımız çok sınırlı ama depremden önce yapacaklarımız çok net ve belirli. Hem yapı stoklarımızı yenilemek hem de depremden önce yaşadığımız binanın içerisindeki yapısal olmayan unsurlar dediğimiz hareket edebilen, devrilen eşyaların sabitlenmesi ve bunların bir deprem sırasında insanlara zarar vermemesini sağlamamız gerekiyor."
‘İstanbul depremine 'hazırız' diyemeyiz’
Şalcı, İstanbul'da bir afet olursa en büyük sıkıntılardan bir tanesinin ulaşım ve tahliye olacağını dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Beklenen İstanbul depremi eğer beklediğimiz büyüklükte olursa hiçbir zaman hazır olamayız. Bunu söylemek gerekiyor. İstanbul dünyanın en büyük şehirlerinden bir tanesi. Nüfus yoğunluğu çok fazla ve Türkiye'nin buna hazırlanması 20 yıl sürer. 99 depreminden sonra 23 yıl geçti. Bunun çok iyi planlanması gerekiyor. Şu an baktığımız zaman herhalde en hazır olan yine kamu. Binaların güçlendirilmesi, yenilenmesi ve bu alanda çok hızlı çalışmalar yapıldı. En son geçen yıl yüzde 94'dü, bu yıl yüzde 96'ya ulaştı kamu binalarının yenilenmesi ve hazırlığı ayrıca buna köprü ve yollar da eklenmeye başlandı. İstanbul'da bir afet olursa en büyük sıkıntılardan bir tanesi ulaşım ve tahliye olacak. Bunun için de yolların ve köprülerin sağlamlaştırılması gerekliydi. Ama bunun yüzde 1'i ya da binde 1'i eksik kalsa bile biz İstanbul depremine hazırız diyemeyiz. Bunun tamamının hazır olması gerekiyor. Hem devlet, kamu olarak hem yerel idare hem de vatandaşın bu hazırlıkları tamamlaması gerekiyor."