İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener TBMM'de gerçekleşen partisinin grup toplantısında gündemi değerlendirdi.
Akşener, Afyonkarahisar'daki ziyaretinden bahsettiği esnada, Erdoğan'a seslenerek, "Karpuz üreticisi olan kardeşimiz, canı yanan çiftçi feveran etti. Ben hem yerel basına hem bizimle gelen arkadaşlarımıza bu arkadaşın söylediklerini yayınlamayın dedim. Başına iş geleceği için. Biz yayınlamadık. Biz o çiftçimizi perdelemeye çalıştık. O kadar üzüldüm ki gitmişler, çökmüşler o arkadaşımızı, kardeşimizi A Haber denilen 'kanal' günlerce konuşturup televizyondan vermişler. Sayın Erdoğan fakirle oynama be, günahtır. Onları korkutma. O günlerden geçtin sen. Babalarımızın o gece eve yiyecek ekmek getiremediği bir neslin çocuklarıyız biz ne çabuk unuttun? Garibana dokunduğun zaman Gayretullah'a dokunur ve öyle çarpılırsın ki seni kimse kurtaramaz. Yapma. " dedi.
Akşener'in satırbaşları:
Yerli aşı
Sözlerimin başında yerli aşımızın 3. faz testlerine başlanmasından dolayı duyduğum memnuniyeti belirtmek istiyorum. Emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Umarım, 3. faz deneyleri başarıyla sonuçlanır.
Yalnız dün akşam iktidarın havuz medyasında ve sosyal medyada yapılan yoğun propagandayı gördükten sonra sayın Erdoğan'ı uyarmak istiyorum. Yerli aşı meselesinden siyaset devşirmeye çalışarak böyle bir sürücü baltalama, baltalanmasına müsaade etme. Milletimiz yerli aşıyı bekliyor. Bu konuyu da algı operasyonuna kurban edersen bu sefer altında kalırsın sonra söylemedi, uyarmadı demeyesin.
Dodik'in adına PTT pulu
Türkiye maalesef 19 yıldır geçmişini bilmeyen, geleceğini de göremeyen bir iktidar tarafından yönetiliyor. Sözüm ona bu fevkalede muhafazakar arkadaşlar Bosnalı kardeşlerimize kin kusan eski Sırp Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Milorad Dodik için PTT'ye hatıra pulu bastırdılar. Boşnak düşmanı Dodik'in hatrına pul bastırma peşindeler. Bu sözde muhafazakarlığa bakar mısınız? Yazıklar olsun size.
Bosnadaki soykırımı reddeden birine hatıra pulu bastırmak soykırımı unutmaktır. İnsanlık suçunu unutanların, insanlığın gönlünde yeri olamaz. O pullarda kullanılan mürekkep değil, müslüman kanıdır. Bu yanlıştan derhal dönün, o pulları vakit kaybetmeden imha edin.
Müdüre 11, danışmana 5 maaş
Milletine verdiği sözleri unutan, milletine yabancılaşan bir iktidar ömrünü tamamlamış demektir. Hele ki bu iktidar çıkıp milletine yalan söylüyorsa uzatmaları bile tamamlamış demektir. Böyle bir iktidarın en azından utanması gerekir. Maalesef ne Erdoğan da ne arkadaşlarında utanma göremiyoruz. Hizmet siyaseti yaptıkları masalını her fırsatta anlatmaya devam ediyorlar. Mesela nice yetenekli gencimiz iş bulamazken, müdürlerine 11, danışmanlarına 5 maaş vermeye devam ediyorlar. Beş müteahhite para aktarmaya utanmıyorlar. Milletimize pandemi şartlarında 10 milyar liralık desteği rica minnet verirken, beşli çetenin vergi borçlarını tek kalemde silmeye utanmıyorlar. Tank-Palet'i peşkeş çektikleri yetmiyormuş gibi MKE'yi özelleştirmeye çalışıyorlar, hazırlanıyorlar. Sözüm ona muhafazakarlar ama talan etmedik, satmadık bir şey bırakmadılar.
Afganistan meselesi
AK Parti ve ortakları için birinci öncelik saray sefasının sürmesi. Erdoğan'ın aklı içeride düşman edip dışarıda dost oldukları ile meşgul. Bunun son örneği Afganistan meselesi. ABD, Afganistan'dan çekiliyor ama aklı oradaki havaalanında kalıyor. İç politikada ABD'ye etmedik lafı kalmayan sayın Erdoğan devreye giriyor ve bu işe gönüllü oluyor. Yani bir anlamda, "Dostum Biden sen rahat ol biz bu işi üstleniriz" diyor. Buradan sayın Erdoğan'ı aklını başını almaya davet ediyorum.
Bu anlamsız göreve aday olurken para pul konuşmanın manası yoktur. Sayın Erdoğan, Afganistan'ı kim bu hale getirdiyse bırak o toplasın. Biden'a söylemen gerekenleri söyleyemedin, söylememen gerekeni de büyük bir iştahla söylüyorsun. ABD'li askerin canını kurtarmak için kendi askerinin canını feda etmekte bu kadar hevesli olma. Böyle diplomasi olmaz. Bu maceraya atacağın kınalı kuzuların ayağına taş değerse senden biliriz, hesabını da senden sorarız.
Akşener'in esnaf ziyaretleri
Sayın Erdoğan'ın cumhurbaşkanı sıfatıyla öncelikli görevi kendi milletinin huzur ve refahını sağlamaktır. Kendisi işini yapmadığı için milletimizin huzuru için biz çalışıyoruz. Ben ve arkadaşlarım il il, ilçe ilçe dolaşarak milletimizi dinliyoruz. Geçtiğimiz hafta İstanbul'un ilçelerinde sokak sokak dolaştık. Ben ise 20 Ocak 2020'den beri ilçe ilçe esnaf geziyorum. O esnaf dükkanlarının içinde milletimizin dertlerini dinliyorum.
Sayın Erdoğan etrafındaki o bol maaşlı danışmanlarına söyle 27 yıllık aktif siyaset hayatımda başıma gelmedik iş kalmadı. Sizinkiler vız gelir tırıs gider. Çok acemiler, çok. Bu arkadaşlardan aldıkları o bol paranın karşılıklarını vermelerini talep et, seni sahada rezil ediyorlar. O yanındakiler para odaklı, biz ise millet odaklı. Sen bize kulak ver zarar görmezsin. Danışmanlarınla bu kafayla gidin askere, tez alırsınız teskere.
'Sayın Erdoğan fakirle oynama be, günahtır'
O kadar acı ki, bu kürsüye kim çıkıyorsa o insanların peşine düşülüyor. Acaba ne buluruz o insanları lime lime yapabiliriz gibi bir tavır içindeler. O kadar üzgünüm ki... Adana'da çiftçiler beni durdurdular. Bir soğan ve karpuz üreticisi. Karpuz üreticisi olan kardeşimiz, canı yanan çiftçi feveran etti. Ben hem yerel basına hem bizimle gelen arkadaşlarımıza bu arkadaşın söylediklerini yayınlamayın dedim. Başına iş geleceği için. Biz yayınlamadık. Biz o çiftçimizi perdelemeye çalıştık. O kadar üzüldüm ki gitmişler, çökmüşler o arkadaşımızı, kardeşimizi A Haber denilen 'kanal' günlerce konuşturup televizyondan vermişler. Sayın Erdoğan fakirle oynama be, günahtır. Onları korkutma. O günlerden geçtin sen. Babalarımızın o gece eve yiyecek ekmek getiremediği bir neslin çocuklarıyız biz ne çabuk unuttun? Garibana dokunduğun zaman Gayretullah'a dokunur ve öyle çarpılırsın ki seni kimse kurtaramaz. Yapma.
Kendisi Biden'ın ne dediği ile ilgilenirken biz Bitlisli esnafımıza kulak veriyoruz. Kendisi yeni kankalık peşinde koşarken biz Afyonlu kardeşlerimizi dinliyoruz. Kendisi Türkiye'nin değiş şahsının çıkarlarını korurken biz yüz binlerce kamu çalışanın toplu sözleşmesine kafa yoruyoruz. Mağdur ettiğin binlerce insanı gör. Sen önce Afyon'un merkezinde kentsel dönüşüm adı altında çökmeye çalışılan Afyon'un 'kupon arazisi' diye gördüğünüz o çökme işini gör.
Küçük ortakla kafa kafaya vermişsiniz bu eğri düzeni nasıl ayakta tutarız diye hesap yapıyorsunuz. Ne hukuk ne de ahlak tanıyorsunuz. Ne insafınız, ne de vicdanınız kalmış.
'Şimdi yandınız'
İki gündür sayın Lütfü Türkkan'ın meşhur çiftliği üzerinden gagalanıyoruz. Bir basın mensubu arkadaşımız, konuşma yapmaya girerken soru sormak istedi. Sayın Türkkan'ın açıklamaları var ben onlara girmeyeceğim ama onun karşılaştığı sistemin sonuçları olarak bizzat ben kim nerede ne yapmışsa takipçisi olmazsam, hepsini rezil etmezsem namerdim. Hadi bakalım. Yıkıldı mı kardeşim hepsi? Ben sayın Erdoğan'ın yanındaki pek çok insanın eviyle ilgili birçok şey çıktı ağzımızı açmadık. Çünkü tarihi eser meselesinin nasıl yürüdüğünü biliyoruz. Üzerinde tepinebilirdik. Para ile pulla alakası olmayan bir şahıs olarak şimdi yandınız.
Afyon ziyareti
İki gün önce Afyondaydım. Afyonlu kardeşim, "Böyle iktidar yere batsın" diyor. Bir kasap kardeşim, "Eskiden haftada bir gelen müşteri şimdileri ayda bir gelebiliyor" diyor. Turizm acentesi sahibi bir kardeşim, "Nefes kredisi en yüksek faiz ile veriliyor" diyor. Çiftçi kardeşim feryat ediyor. Bunları konuşurken de A Haber'in kameramanı ve muhabiri oradaydı. İşte sana milletimizin gerçekleri. Sefa sürdüğün saraydan bir zahmet başını çıkar da milletimizi dinle. Vatandaşı çileden çıkarttın, milletimizi çileden çıkarttın.
Bu iktidarın gerçekleri görmeye niyeti, milletimizin sesini duymaya da tahammülü yok. Biz vatandaşın dertlerine tercüman olduğumuz zaman arkadaşlar çileden çıkıyor. Onlar gönüllerince çileden çıkabilir, istedikleri çamuru atabilirler. Biz itinayla onları çileden çıkartmaya devam edeceğiz.
Türkiye'nin enerji potansiyeli
Hayatı ve Türkiye'yi betondan ve beş müteahhitten ibaret sanan bu zihniyet enerji konusunda da maalesef sınıfta kalmıştır. Türkiye'nin potansiyelinin ve imkanlarının farkında bile değiller. Güçlü, zengin ve mutlu bir Türkiye için her şeye sahibiz. Sadece rüzgar enerjisi potansiyelimiz 48 bin megabayt. Yıllık 100 milyon ton petrole eş değer güneş enerjisi potansiyelimiz var. İran'ın yılda ürettiği toplam petrol kadar, güneş enerjisi potansiyelimiz var demek. Gel gör ki 2020'de enerjimizin yüzde 33'ünü kömürden sağlamışız. Kömürün de yüzde 60'ını ithal etmişiz. Avrupa'nın bütün ülkeleri kömüre veda ediyor. Kömürle enerji üretimi artan tek ülke maalesef Türkiye.
Bugünün kısır siyasi tartışmalarını bırakıp gündemdeki gelişmeleri takip edince maalesef dünyanın Türkiye'den çok daha hızlı adımlarla ilerlediğini görüyoruz. Türkiye çimento ve asfalt ustalığı ile övünürken giderek dünyadan kopuyor.
Biliyorsunuz sayın Erdoğan her fırsatta petrol ve doğalgaz ithal ettiğimiz için ülkemizde cari açığın kaçınılmaz olduğunu söyler. Bu şartlarda aslında bu tespit doğrudur ancak mesele bu durumu tersine çevirebilmektir. Bunu hatırlatınca da 19 yıldır iktidarda olan kendisi değil gibi, zaman içinde şöyle olacak böyle olacak der ve doğalgaz müjdesi verir. Ne hikmetse aynı gün akaryakıta zam gelir.
Büyümeyi doğalgaz keşfinde, kalkınmayı da betona gömmekten ibaret gördüğü için hem Türkiye'de hem de Azerbaycan'da yandaş müteahhitlerinin şantiye şefi gibi hareket etmekte hiçbir sakınca görmez. Bugün ülkemizin yaşadığı tüm sorunların temelinde sayın Erdoğan ve ekibinin zihniyeti yatıyor.
İklim değişikliği
Yapılan bir araştırmaya göre vatandaşlarımızın yüzde 93'ü iklim değişikliğinin hepimizi etkilediğini söylüyor. Hangi partiye oy verirse versin, tüm vatandaşlarımız aynı duyarlılıkla çevrenin katledilmesine karşı çıkıyor. Her 4 kişiden 3'ü iklim krizi ile mücadele edilmeli diyor.
Yeşil mutabakatı sadece ticaret yaptığımız ülkelerle ekonomik ilişkilerimizi iyileştirmek için değil, ülkemizin geleceği için istiyoruz. İYİ Parti olarak bu konuda çalışmalarımızı yaptık, çözümlerimiz hazır. İktidara geldiğimizde karbon kotası uygulayacağız. Yeşil dönüşüm fonu kuracağız. Yeşil dönüşüm fonu ile düşük karbon ekonomisine geçişi kolaylaştıracak alternatif teknolojilere yatırımı özendirerek bu alanlarda çalışan yerlere vergi avantajı sağlayacağız. Yeşil dönüşüm projelerine uygun maliyetli finansman desteği sağlayacağız.
AK Parti iktidarının yeşil ve sürdürülebilir olmayan yanlış ekonomi politikaları nedeniyle Türkiye'nin kaynakları verimsiz kullanılıyor. 20 yıl öncesine kadar sadece kamuya ait santrallerimiz vardı. Son 20 yılda özel sektörün devreye girmesinde arz fazlası var. Arz fazlası olan bir piyasada fiyatların düşmesi beklenir değil mi? Ekonomi gurusu Erdoğan'ın yönettiği Türkiye'de öyle mi oldu? Hayır.
İlçe ilçe gezdiğimiz yerlerde herkes elektrik parasından şikayet ediyor, sebebi bunlar. Şu milletimize küfür eden müteahhit var ya. Mesela devlet ona devredilen santralden elektriği 50 kuruştan alıyor oysa devlete ait santrallerde elektriğin üretim maliyeti 29 kuruş. Aradaki farkta bir türlü doymayan beşli çetenin kasasına giriyor. Üretimdeki beceriksiz, tüketimdeki soygunla taçlandırılıyor. Bu düzen böyle gitmez, gidemez. Biz böyle büyük bir soyguna seyirci kalamayız.
'Doyuramadık sizi'
Şimdi de Dalaman'daki Akköprü Barajı'nı satmaya çalışıyorlar. Milletin olan barajı özelleştirecekler, sonra da dolar garantisi verip aradaki farkı yine milletin sırtına yükleyecekler. El insaf kardeşim, ne doymaz iştahınız varmış. Doyuramadık sizi.
'Artık ahlakın Beştepe'nin yanından geçmediğini görüyoruz'
Öyle eğri bir düzen kurmuşlar ki her şey vatandaşın aleyhine işliyor. Şimdi söyleyeceklerin gerçekten önemli. İktidarın rant iştahı tüm kurumları sarmış. EPDK daire başkanı olan kişi tarifeleri teşvikleri ocak ayında belirleyip bir şirkette yönetici oluyor. Yine çalışan başka bir uzman bir şirkete transfer oluyor. Paraları alacak şirkete yönetici olarak gidiyor.
Artık ahlakın Beştepe'nin yanından geçmediğini görüyoruz. Böyle bir tezgahtan çıksa çıksa vatandaşa yük çıkar. Haram zıkkım olsun. İlk seçimde milletten yetki alıp o kirli çarkı haramzadelerin başında kıracağız. Çözüme girince bir kara sinek tebelleş oldu, acaba nereden geldi.
'Erdoğan ile ortakları tıpış tıpış gidecek'
İktidarın bacası alev almış. Panik arttıkça iftiralar artıyor. Bizim yolumuz millet yoludur. Bu kutlu yolda dönmek yok. Yıkılmaz, vazgeçmek yok. İstedikleri kadar ağlayıp sızlansınlar, Varsın küçük ortak her hafta kürsüde kendini paralasın. İstedikleri kadar ağlayıp sızlasınlar o sandık er ya da geç milletin önüne gelecek. O sandık gelecek ve sayın Erdoğan ile ortakları tıpış tıpış gidecek.
MHP'nin PKK ile işbirliğine kadar gittiğini bizzat sayın Erdoğan söyledi. Her söylenenin arkasından bir de iyi hoş oluyoruz. Ne zaman olacağız belli değil şu sıra Saadet Partisi ile meşguller. Sonra sıra bize gelecek ama biz hazırlıklıyız.