AKP Sözcüsü Mahir Ünal, Adalet Kurultayı ve sonrasında açıklanan sonuç bildirgesine ilişkin, "CHP'nin düzenlemiş olduğu sözde Adalet Kurultayı, adalet mefhumunu istismar etme tarzıyla siyaset tarihimize bir utanç belgesi olarak geçecek bir sonuç bildirgesi yayımlamıştır. Ahlaki ve siyasi meşruiyeti gözeten bir adalet mücadelesi, Anayasayı 'gayrımeşru', seçilmiş hükümeti 'sivil dikta', seçilmiş Cumhurbaşkanını 'diktatör' ilan ederek sokak ve örtülü isyan çağrısı yaparak yapılmaz. Kılıçdaroğlu'nun CHP'si hangi Anayasal düzen içerisinde adalet aradığını topluma açıklamak durumundadır. Devam eden yargı süreçlerine bu kadar aleni bir şekilde saldıran Kılıçdaroğlu'nun bu tutumu Anayasa'nın 138. maddesine uygun mudur? Bunu da aziz milletimizin takdirine bırakıyoruz" dedi.
AKP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Mahir Ünal, Adalet Kurultayı ve sonrasında açıklanan sonuç bildirgesine ilişkin şu ifadeleri kullandı: "CHP'nin düzenlemiş olduğu sözde Adalet Kurultayı, adalet mefhumunu istismar etme tarzıyla siyaset tarihimize bir utanç belgesi olarak geçecek bir sonuç bildirgesi yayımlamıştır. Kurultayın sonuç belgesi; adalet, ekonomi, inanç özgürlüğü, eğitim, farklı yaşam tarzlarının güvence altına alınması, medya çeşitliliği konularında AK Parti iktidarlarının sağladığı yüksek başarıları inkar etmenin yanında, belgedeki asıl amacın 'Türkiye'de hukuk yok' mesajı ile uluslararası alanda FETÖ davalarını hükümsüz kılmak olduğu açıkça görülmektedir.
BİLDİRGENİN TEMEL HEDEFİ, ADALET İSTENCİNİ İSTİSMAR EDEREK...
Bildirgenin temel hedefi, adalet istencini istismar ederek, uluslararası alanda Türkiye'ye saldıran kesimlere altlık oluşturmak ve onlar adına uluslararası kamuoyuna içeriden seslenmektir. Şüphesiz bu ülkenin tüm siyasi partileri, her konuda görüşlerini ifade edebilir, bu minvalde sorunlu gördükleri konulara dair öneri ve eleştirilerini dile getirebilir. Adalet mücadelesi ise tüm tartışmaların da ötesinde, meşruluğu tartışma konusu dahi yapılamayacak kadar kutsal bir mücadeledir. AK Parti hükümetleri 2002'den bu yana Adalet mücadelesini meşru zeminde, millet adına en etkin şekilde yapabildiği için milletimizin takdirine mazhar olmuşlardır.
DEVLETİN ÇÖKTÜĞÜNÜ SÖYLEMEKLE NE YAPILMAK İSTENDİĞİ GAYET AÇIKTIR
Kılıçdaroğlu CHP'si böylesine kutsal bir mücadeleyi meşruiyet zemininde yürütmek yerine, devletin, anayasanın, mahkemelerin meşruiyeti olmadığını ifade etmektedir. Ağır bir darbe girişimi yaşamış ve bunun sonuçlarını yönetmeye çalışan, terör örgütleri ile zorlu bir mücadele verilen ülkemizde devletin çöktüğünü söylemekle ne yapılmak istendiği gayet açıktır.
FETÖ'CÜLERİN DOĞRUDAN AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ'NE BAŞVURU YOLLARI AÇILMAYA ÇALIŞILMAKTADIR
'Türkiye'de hukuk yok, mahkemelerde adalet yok, hakimler iktidardan talimat almaktadır' açıklamalarıyla iç hukuk yolları yok sayılmakta, bu yolla FETÖ'cülerin doğrudan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne başvuru yolları açılmaya çalışılmaktadır. Keza yargılamalar sonuçlandıktan sonra ise AİHM'e bu açıklamalar ile yargı kararlarını bozmak için bir altlık sunulmaktadır. FETÖ'nün düzenlendiği MİT tırları operasyonu üzerinden Türkiye'yi yargılatmayı amaçlayan büyük kumpasın bir parçası olan Kılıçdaroğlu, bugün Türk yargısına saldırarak 15 Temmuz işgalcisi FETÖ'cülerin yargılanmasını uluslararası alanda hükümsüz kılacak bir girişim içindedir.
ADALET MÜCADELESİ, CUMHURBAŞKANINI 'DİKTATÖR' İLAN EDEREK SOKAK VE ÖRTÜLÜ İSYAN ÇAĞRISI YAPARAK YAPILMAZ
Ahlaki ve siyasi meşruiyeti gözeten bir adalet mücadelesi, Anayasayı 'gayrımeşru', seçilmiş hükümeti 'sivil dikta', seçilmiş Cumhurbaşkanını 'diktatör' ilan ederek sokak ve örtülü isyan çağrısı yaparak yapılmaz.
KILIÇDAROĞLU'NUN BU TUTUMU ANAYASA'NIN 138. MADDESİNE UYGUN MUDUR?
Kılıçdaroğlu'nun CHP'si hangi Anayasal düzen içerisinde adalet aradığını topluma açıklamak durumundadır. Devam eden yargı süreçlerine bu kadar aleni bir şekilde saldıran Kılıçdaroğlu'nun bu tutumu Anayasa'nın 138. maddesine uygun mudur? Bunu da aziz milletimizin takdirine bırakıyoruz."