Cumhuriyet'ten Mustafa Balbay'ın haberine göre; Meşhur türküdür, “Adana’ya gidek mi, kebabından yiyek mi”… Adana deyince akla ilk kebap gelir ama Adanalılar, “Ondan önce çok şey gelir” diyor. Çukurova 13. Kitap Fuarı nedeniyle iki gün Adana’daydık. Okurlarla söyleştik, belediye başkanları ve milletvekilleriyle kenti konuştuk.
Kitap fuarına ziyaret, bütün zamanların en yüksek rakamıydı; 368 bin. 300 yayınevi ve STK, 500 yazar ve sanatçının katıldığı fuara, okullar da ilgi göstermişti. Ziyaretçilerin 60 bini, toplu halde okul programı ile gelmiş.
Adanalı okurlar en çok, ülkenin nereye gittiğini sordular. Geçen yıla oranla, sorularda kaygı düzeyi daha azdı. 31 Mart seçimlerinin getirdiği pozitif beklenti devam ediyor. Yerel seçim başarısının devamında genel yönetimlerle ilgili beklenti yüksekliği dikkat çekiciydi. Soru sorup görüş belirtenlerin çoğunluğu öğretmendi. Pek çok olumsuzluğa karşın en diri kesim öğretmenler. Bir öğretmene, “Atatürk’ü gereğinden fazla coşkuyla anlatma” soruşturması açılmış. O da “coşkusunu” biraz daha artırarak anlatmaya başlamış.
Soruşturma rezalet, öğretmenin duruşu umut...
Adanalılar, kentin hak ettiği yerde olmadığı görüşünde. Ayaküstü, Akbank’ın kurulurken Adana-Kayseri bankası olarak doğup, iki kentin baş harfinin kısaltılmışı ile adını bulduğunu vurgulayıp ekliyorlar:
“Dağ bizde, ova bizde, liman bizde, bunun karşılığı, dört büyükler olmalı.”
Nedir “dört büyükler” diye sorduk; “İstanbul, Ankara, İzmir’in hemen yanında Adana’nın da anılması” karşılığını verdiler.
Yerel gazeteci arkadaşımız Taner Talaş, bizimle röportaj yapmadan önce Adana güzellemesi çekti:
“Türkiye’ye 300’den fazla değer armağan ettik; Yaşar Kemal, Orhan Kemal, Yılmaz Güney, Fatih Terim, Feridun Düzağaç, Haluk Levent…”
Cumhuriyet’te birlikte çalıştığımız Yusuf Baştuğ hemen Puduhepa’yı da ekledi. M.Ö. 13. yüzyılda yaşamış Hitit Kraliçesi, Kadeş Barış Antlaşması’nın mührünü basmıştı. O mühür Adana Müzesi’nde.
Başkanların buluştuğu nokta
Cumartesi akşamı Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar, Seyhan Belediye Başkanı Akif Kemal Akay, Çukurova Belediye Başkanı Soner Çetin, CHP Adana İl Başkanı Mehmet Çelebi, Adana milletvekilleri Müzeyyen Şevkin, Ayhan Barut, Burhanettin Bulut, Orhan Sümer’le buluştuk. Ortak konu Adana’nın geleceğiydi. Karalar, “Önce belediyenin tıkır tıkır işleyen, tüm hizmetleri kesintisiz veren bir kurum olması için çalışıyoruz” diyor. Karalar, halktan da gelen “dört büyükler” tanımının ortak bir hedef olduğunu vurguluyor; “Adanalı isterse yapar, biz de önünde oluruz” diyor. Mersin ve Hatay belediye başkanlarıyla birlikte, bölgenin büyük bir çekim merkezi olması için projeler hazırlanıyor. Eşi Nuray Karalar da aktif. Zeydan Bey, “Kimileri de kaleyi içten fethetmeye çalışıyor” diye gülümsüyor.
Bu yıl Adana’nın kurtuluş günü 5 Ocak daha farklı bir coşkuyla kutlanmış.
Akay, sakin görünüşünün altında büyük bir enerji taşıyor. Siyasi geçmişinin yanında, ADD Adana Şube Başkanlığı, aktif sivil toplum önderliği var. Lise yılları Adana’da geçen, İlhan Selçuk, Turhan Selçuk kardeşlerin Seyhan ilçesinde oturduğu evde bir kültür merkezi oluşuyor. Seyhan’da 300 bine yakın Suriyeli oturuyor. Suriye sorunu çözülene dek, kentte barışın bozulmaması için çaba harcadıklarını vurguluyor.
Çetin, Çukurova ilçesindeki kentsel dönüşümde halkın memnuniyetini en üst düzeye çıkartmak için sıradışı bir adım atmış. 250 bin kişinin yararlanacağı dönüşüm tamamlandığında, sorumlu müteahhidi tekerlekli sandalyeye oturtup en üst kata kadar çıkartacak. Bu test tamamlandığında, gözlerini kapatıp çıkartacak. Sorun yoksa, teslimat tamam!
Adana’nın kendine özgü bir enerjisi, toplumsal iklimi var. Bu durum belediye başkanlarının aralarındaki diyalogda da hissediliyor. Karalar ve Çetin’in yan yana fotoğrafı çekilirken omuzlarını tam birleştirip seslendiler:
“Bizim aramızdan rüzgâr geçemez...”