CHP İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu'nun tutuklanmasının ardından Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu tarafından başlatılan 'Adalet Yürüyüşü'nün perde arkası ortaya çıktı. Hürriyet'ten Deniz Zeyrek, tüm dünyanın konuştuğu bu yürüyüş kararının arka planını yazdı.
CHP İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu'nun tutuklanması kararına Kılıçdaroğlu'nun tepkisinin çok sert olduğunu söyleyen Zeyrek "CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğu’nun, İstanbul milletvekili Enis Berberoğlu’nun tutuklanmasına tepkisi çok sert ve radikal oldu. Artık yeter” dedi ve eline “Adalet” yazan bir döviz alarak Ankara’dan İstanbul’a yürümeye başladı." dedi.
Yürüyüşün yapılmasına gerekçe olarak "HDP'ye yapılan CHP'ye yapılabilir" endişesini gösterdi.
Zeyrek, Kılıçdaroğlu ve kurmaylarının "Hukuki zeminde hak aranamıyor" görüşünü dile getirdiğini belirterek "Anayasa Mahkemesi’nin, Yargıtay’ın ve yerel mahkemelerin, geçmişte oluşmuş içtihatlara aykırı kararlar alması, kararları alan ve bu kararlara itirazların yapıldığı yargı mekanizmalarının “tek sesli” hale geldiği de CHP’lilerin dile getirdiği başka bir iddia." diye yazdı.
Deniz Zeyrek'in Hürriyet gazetesindeki ( 17 Haziran 2017) yazısı şöyle:
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğu’nun, İstanbul milletvekili Enis Berberoğlu’nun tutuklanmasına tepkisi çok sert ve radikal oldu.
“Artık yeter” dedi ve eline “Adalet” yazan bir döviz alarak Ankara’dan İstanbul’a yürümeye başladı.
İlk İki günde yaklaşık 45 kilometre yürüdü. İstekleri gerçekleşmezse gelecek 20 günde 383 kilometre daha yürüyecek. Ülkenin ve mevsimin koşulları dikkate alındığında, 69 yaşında biri için gerçekten olağanüstü zor bir eylem.
Peki Kılıçdaroğlu neden böyle bir yola başvurdu?
Gerçekten başka çaresi kalmamış mıydı?
Neden “Bıçak kemiğe dayandı” dedi?
Bu ve benzer soruları Kılıçdaroğlu’nun yakın çevresine sordum?
Gözlemlerim şöyle:
"HDP'ye yapılan CHP'ye yapılabilir" endişesi
Dokunulmazlıkların bir seferliğine kaldırılmasından sonra HDP eş genel başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ tutuklanmıştı. HDP tabanından çok tepki gelmedi. Ardından HDP’li milletvekilleri, belediye başkanları bir bir tutuklandı. Çok sayıda HDP’li belediyeye kayyum atandı.
CHP yönetimi, toplantılarda, Enis Berberoğlu’nun başına gelenlere kayıtsız kalınırsa, CHP’nin yargı aracılığıyla hedef alınacağı endişesini dile getirmiş.
CHP’den 51 milletvekiline ait 192 dosya için yasama dokunulmazlığı kaldırılmıştı. Hakkında en çok dosya olan CHP’li ise 29 dosya ile Kemal Kılıçdaroğlu’ydu.
"Hukuki zeminde hak aranamıyor"
CHP yöneticilerinin bir başka değerlendirmesi ise “hukuki süreçlerde hak aramanın artık imkânsız hale geldiği” yönünde. Anayasa Mahkemesi’nin, Yargıtay’ın ve yerel mahkemelerin, geçmişte oluşmuş içtihatlara aykırı kararlar alması, kararları alan ve bu kararlara itirazların yapıldığı yargı mekanizmalarının “tek sesli” hale geldiği de CHP’lilerin dile getirdiği başka bir iddia. Anayasa Mahkemesi’nin geçmişte milletvekillerinin tutuksuz yargılanması gerektiğine dair kararına (Balbay ve Haberal kararı) karşın, HDP’lilerin ve son olarak Berberoğlu’nun tutuklanması, bu iddiaya kanıt olarak gösteriliyor.
CHP Lideri Kılıçdaroğlu ile kurmayları, AK Parti ile MHP’yi TBMM’de “adı konulmamış bir koalisyon” olarak görüyor ve o ezici çoğunluk karşısında TBMM’de herhangi bir girişimin sonuç getirmeyeceğine inanıyor.
Dünyaya duyurma çabası
CHP yönetimi, Enis Berberoğlu ile ilgili mahkeme kararının, “hukuki”değil “siyasi” olduğunu içeride ve dışarıda teşhir etmeye çalışıyor.
Parti yöneticileri ve Kılıçdaroğlu, ilk iki günde protesto yürüyüşünün içeride ve dışarıdaki yansımalarından da memnun kalmış.
Kısa bir yabancı medya taraması yaptım ve gördüm ki, New York Times (ABD), Washington Post (ABD), Al Jazeera (Katar), The Guardian (İngiltere), PressTV (İran), An-Nabar (Lübnan), France24, Deutche Welle (Almanya), Xinhua (Çin), DNAindia (Hindistan), Reuters (İngiltere) gibi dünyanın dört bir yanından yüzlerce önemli yayın kuruluşu da “Kılıçdaroğlu’nun 400 kilometrelik protesto ve adalet yürüyüşü” haberini sayfalarına geniş geniş yansıtmış.
Hükümet, Kılıçdaroğlu’nun eylemi konusunda “endişeli” görüntüsü vermek istemiyor. Tersine, görmezden gelme, alttan alma, önemsiz bir gelişme olduğu algısını pekiştirme yolunu seçiyor.
Başbakan Yıldırım da dün “(Kılıçdaroğlu) Enis Berberoğlu’nu ziyarete gidiyor. Maltepe’ye hızlı trenle gidebilir” esprisiyle hükümetin bu tavrını yansıttı. (Bu arada kendi esprilerine dolu dolu gülmesiyle tanıdığımız Yıldırım bu esprisine kendisi bile gülmedi. Sanırım, seçilmiş bir ana muhalefet milletvekilinin bir haber yüzünden çeyrek asırlık hapis cezasına çarptırılmasının ve adliyeden cezaevine götürülmesinin üzerine espri yapılacak komik bir durum olmadığını daha cümlesi bitmeden fark etti.)
Hükümet küçümsese de, alttan alsa da Kılıçdaroğlu gelecek 20 günde 383 kilometreyi yürümekte kararlı görünüyor.
Gördüğüm kadarıyla, Kılıçdaroğlu’nu o yoldan ancak İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi’nin, önündeki tutukluluğa itiraz başvurusunu kabul etmesi ya da TBMM’nin yargı tarafından derdest edilen üyelerine sahip çıkacak adımlar atması döndürebilir.