Türkiye İşçi Partisi Hatay Milletvekili Barış Atay Mengüllüoğlu’nun Gezi Direnişi esnasında 10 Eylül 2013 tarihinde öldürülen Ahmet Atakan’la ilgili Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’e sorulmak üzere 5 soruluk bir yazılı soru önergesi verdi.
Atakan’ın ölümünün üzerinden 7 yıl geçmesine rağmen, ölümü aydınlatmak ve yargı sürecini iletletmek adına gerekli soruşturma aşamasının tamamlanmadığını belirten Barış Atay, Atakan ailesinin, siyasilerin ve hukukçuların tüm çabalarına rağmen bir karşılık alamadıklarını söyledi.
Soru önergesinde şu sorular soruldu:
- Ahmet Atakan’ın ölümü ile ilgili yürütülen soruşturma 7 yıldır neden tamamlanmamıştır? Soruşturmanın bu kadar uzun sürmesinin nedenleri nelerdir?
- Olay günü görevli olan güvenlik görevlilerinin ifadeleri alınmış mıdır?
- Ahmet Atakan’ın ölümünün ardından soruşturma aşamasıyla ilgili kaç savcının yeri değiştirilmiştir? Bu değişimlerin nedenleri nelerdir?
- Soruşturma süreci 7 yıl süren ve davası açılmayan kaç örnek vardır?
- Kamuoyunda görülen “faili-meçhul mü kalacak?” kaygısını gidermek için adım atılacak mıdır?
Adalet Bakanlığının haberi yokmuş!
Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, görülmekte olan davayla ilgili soru sorulamayacağını, görüşme yapılamayacağını veya beyanda bulunulamayacağını belirten Anayasa maddesiyle yanıt verdi.
Gül, olaydan Adalet Bakanlığının bilgisi olmadığını ifade ederek, “Sözü edilen bu düzenlemeler çerçevesinde, işlendiği iddia edilen bir suçla ilgili delillerin takdiri ve olayın vasıflandırılması da dâhil olmak üzere, soruşturma yürütülmesi, koruma tedbirlerine başvurulması ve sonucuna göre kamu davası açılmasında tüm yetki ve sorumluluk yargı mercilerine ait olup, gizli olarak yürütülen ve yargısal faaliyet kapsamında kalan soruşturma aşamasında ne tür işlemler yapıldığına dair Bakanlığımızda bilgi bulunmamaktadır” yanıtını verdi.
Gül’ün soru önergesine verdiği yanıt şöyle:
A) Anayasanın;
- “Yargı yetkisi" kenar başlıklı 9. maddesinde, yargı yetkisinin Türk Milleti adına bağımsız ve tarafsız mahkemelerce kullanılacağı,
- “Mahkemelerin bağımsızlığı” kenar başlıklı 138. maddesinde, hâkimlerin görevlerinde bağımsız oldukları; Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanî kanaatlerine göre hüküm verecekleri, hiçbir organ, makam, merci veya kişinin, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremeyeceği, genelge gönderemeyeceği, tavsiye ve telkinde bulunamayacağı; görülmekte olan bir dava hakkında Yasama Meclisinde yargı yetkisinin kullanılmasıyla ilgili soru sorulamayacağı, görüşme yapılamayacağı veya herhangi bir beyanda bulunulamayacağı,
B) 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun;
- “Soruşturmanın gizliliği” kenar başlıklı 157. maddesinde, Kanunun başka türlü hüküm koyduğu hâller saklı kalmak ve savunma haklarına zarar vermemek koşuluyla soruşturma evresindeki usul işlemlerinin gizli olduğu,
- “Bir suçun işlendiğini öğrenen Cumhuriyet savcısının görevi” kenar başlıklı 160. maddesinin birinci fıkrasında, Cumhuriyet savcısının, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlayacağı,
- “Cumhuriyet savcısının görev ve yetkileri" kenar başlıklı 161. maddesinin birinci fıkrasında, Cumhuriyet savcısının, doğrudan doğruya veya emrindeki adlî kolluk görevlileri aracılığı ile her türlü araştırmayı yapabileceği,
- ”Kamu davasını açma görevi” kenar başlıklı 170. maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında ise, kamu davasını açma görevinin, Cumhuriyet savcısı tarafından yerine getirileceği; soruşturma evresi sonunda toplanan delillerin, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturması halinde, Cumhuriyet savcısı tarafından iddianame düzenleneceği,
Hükümlerine yer verildiği malûmlarıdır.