Muğla'da zehirlenme sonucu hayatını kaybeden Neslinur Topal'ın (18) babası Musa Topal, ilk bulgulara göre kızının ölümüne kimyasal zehirlenmenin neden olduğunu ileri sürdü.
Değirmencilik yapan ve evinin yakınındaki buğday deposunu olaydan 3 gün önce 20 yıldır olduğu gibi "ambar hapı" ile ilaçladığını anlatan Topal, çocuklarının bundan nasıl etkilendiğini bilmediğini dile getirdi.
AMBAR HAPI İLAÇLAMASI YAPILMIŞ
Musa Topal, kızının vefatıyla ilgili adli soruşturma kapsamında jandarma karakoluna, doktor kusuru bulunup bulunmadığına ilişkin idari soruşturma yönünden de İlçe Sağlık Müdürlüğüne ifade verdiğini bildirdi.
Değirmenci olduğunu bildiren Musa Topal, kızının ölümünden 3 gün önce evinin yakınındaki buğday deposunu ilaçladığını belirtti. "Nasıl olduysa kapak mı açıldı, açtılar mı bilmiyorum, ilacın eve nasıl girdiğini de bilmiyorum" diyen Topal, hastanede doktora ısrarla kızının zehirlendiğini söylemesine rağmen "olaya doğru yerden bakılmadığını" ileri sürerek, kızının serum tedavisi ve reçete yazılarak taburcu edildiğini anlattı.
Baba Topal, "18 yaşındaki gül gibi kızımın ölümüne neden olan Seydikemer Devlet Hastanesi'dir" dedi. Topal, zehirlenmelerinin ardından İzmir'de tedavi altına alınan 2 oğlunun taburcu edildiğini, ablalarının vefatını öğrenen çocuklarının oldukça üzgün olduğunu bildirdi.
18 YAŞINDAKİ NESLİNUR'UN ÖLÜMÜNDE BABA SİYANÜR İDDİASINI YALANLADI!
Çocuklarının tavuktan zehirlenme olasılığının "elendiğini" söyleyen Topal, "evde siyanür bulunduğu" yönündeki haberlerden rahatsız olduğunu belirtti ve "Siyanürü ben nereden bulayım" diye sordu.
Topal, çocuklarının zehirlenmesine yol açtığından şüphelendiği ilacı 20 seneden beri kullandığını bildirerek, "Doktorlar 'Siyanür bulundu' demiyor. Buğday hapı, ambar hapı, siyanür etkisi yapıyor. Çocuklar deponun kapısını açmış olabilir, eve yakın. İlacı buğdayları korumak için depoda kullanıyoruz. Kullandıktan 3-4 gün sonra havalandırmaya geçiyoruz. Yapışma özelliği yok, gaz olup uçuyor. 20 senedir aynı şartlarda tarımsal ilaçlama yapıyoruz" diye konuştu.
İFADESİNDE 'YA TAVUKTAN YA İLAÇTAN! DEMİŞ
Musa Topal, jandarma karakoluna 4 Aralık'ta verdiği ifadede çocuklarının, ikamet ettikleri mahallede bulunan zincir marketten alınan tavuğu yediklerini bildiğini anlattı.
Kızı Neslinur'un, 24 Kasım'da rahatsızlanan kardeşi Ramazan Olgun'u önce sağlık ocağına, ardından da akrabalarıyla Seydikemer Devlet Hastanesi'ne götürdüğünü bildiren Topal, çocuğa serum verildiğini, ilaç yazıldığını ve taburcu edildiğini aktardı.
Musa Topal, 25 Kasım'daysa kızıyla oğlu Furkan'ı karın ağrısı ve kusma şikayetiyle aile sağlığı merkezine götürdüğünü beyan etti. Buradaki kadın çocukların durumunu görünce, "Zehirlenme olabilir. Sen zaman kaybetmeden hastaneye git" dediğini bildiren Topal, şu beyanı verdi:
"Ben de bunun üzerine Seydikemer Devlet Hastanesi'ne acil servisten giriş yaptım. Buradaki doktora, 'Daha önce de sağlık ocağına gittik. Şu an evde olan diğer çocuğumda da aynı şikayet var. Zehirlenme şüphesi olduğunu sağlık ocağı doktoru söyledi' dedim. Doktor da bana neyden şüphelendiğimi sordu. Ben de '24 Kasım'da tavuk yediler veya yakın zamanda rutin tarımsal ilaçlama yaptım, ondan olabilir' dedim. Bunun üzerine doktor sarı alanda serum tedavisi uygulayıp, reçete yazarak taburcu etti. Eczaneden ilaçları aldık ve eve geldik.
Aynı gün saat 19.45'te oğlum Ramazan Olgun Topal'ı kusması ve karın ağrısı devam ettiği için Seydikemer Devlet Hastanesi Acil Servisi'ne götürdüm. Doktora yine aynı bilgileri verdim. Sarı alanda serum tedavisi yapıldı ve ilaç yazılarak taburcu edildi. Sonrasında ilaçları alarak eve gittik. Çocuklarımın rahatsızlığı devam ediyordu."
"BABA BEN ÖLÜYORUM. BENİ KURTAR, ÇOK KÖTÜYÜM"
Topal, aynı gece 01.44'te kızım Neslinur'u yine Seydikemer Devlet Hastanesi Acil Servisi'ne kusma ve karın ağrısı şikayetiyle götürdüğünü, kızına serum verildiğini ve reçete yazılarak sabahleyin taburcu edildiğini anlattı.
Topal, beyanının devamında şunları aktardı:
"Görevli doktora kızımın durumunu sorduğumda 'Herhangi bir sıkıntı kalmadı, ilaçlarını kullanmaya devam etsin, evde dinlensin' dedi. Bunun üzerine tekrar eve geldik. Çocuğum Neslinur, saat 12.00 sıralarında 'Baba ben ölüyorum. Beni kurtar, çok kötüyüm' dedi. Ben de hemen aracımla kızımı ve eşimi alarak Fethiye Devlet Hastanesi'ne gitmek için yola çıktım. Eşim yolda 112'yi arayarak durumu bildirdi. Fethiye girişinde karşılaştığım ambulansa kızımı teslim ettim. Kızımın durumunun ağırlaştığını görünce akrabamı arayarak, oğullarımı da Fethiye Devlet Hastanesi'ne getirmesini söyledim."
"SEVK 4 SAAT SÜRDÜ, 1,5 SAAT SONRA DA KIZIM VEFAT ETTİ"
Fethiye Devlet Hastanesi'nde çocuklarının sevk edileceği hastane arandığını bildiren Topal, "Bu sevk işlemi yaklaşık 4 saat sürdü. Sonrasında çocuklarımı Muğla Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne sevk ettiler. Sevk esnasında kızım Neslinur'un kalbinin durduğunu, müdahale sonucu tekrar çalıştığını doktor bana söyledi. Muğla Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne gittikten 1,5 saat sonra kızım vefat etti, diğer çocuklarım tedavi altına alındı. Hastane tarafından çocuk yoğun bakım ünitesinin dolu olduğunu, buradan da başka bir donanımlı hastaneye sevk edileceğini söylediler. Bunun üzerine yaklaşık 12 saat boyunca boş hastane olmadığı beyan edilerek bekletildik. 27 Kasım saat 09.00 sıralarında İzmir Şehir Hastanesi'ne çocuklarım sevk edildi" dedi.
"HER SEFERİNDE SERUM TAKIP GÖNDERENDEN ŞİKAYETÇİYİM"
İfadesinde çocuklarının rahatsızlanmasından birkaç gün önce yaptığı ilaçlamaya da değinen Topal, şunları kaydetti:
"Bu işlemi 20 yıldır, yılda 2-3 kez uygularım. 22 Kasım'da ciğersiz haşereler için kullanılan ismini hatırlamadığım zehri ev ve işyerinin ön tarafına, yerlere ve duvarlara sıktım. Bu ilaçlama işlemini rutin yapıyorum. Zehirlenmenin tam olarak neyden dolayı olduğunu bilmiyorum.
Rahatsızlanan çocuklarımı 4 kez Seydikemer Devlet Hastanesi'ne götürmeme ve çocuklarımın zehirlenmiş olduğunu söylememe rağmen her seferinde serum takıp, reçete yazıp eve gönderen personelden ve hastaneden şikayetçiyim."