17 Ağustos Gölcük Depremi’nin 25. yıl dönümünde, hayatını kaybedenler anıldı. Gölcük ve Yalova’da düzenlenen törenlerde, depremin gerçekleştiği saat olan 03.02'de dualar okundu. Yalova Belediye Başkanı Mehmet Gürel, anma etkinliğinde yaptığı açıklamada, “25 yıl önce hafızalarımıza kazınan o kara gecede kaybettiklerimizi bir kez daha saygıyla yâd ettik” dedi. Gürel, Yalova’nın güvenli bir şehir haline getirilmesi için çaba göstereceklerini belirtti.
TMMOB JEOFİZİK MÜHENDİSLERİ ODASI'NDAN AÇIKLAMA
TMMOB Jeofizik Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi, 17 Ağustos Depremi’nin yıl dönümünde, Türkiye’nin deprem güvenliğine dair endişelerini dile getirdi. Oda, Türkiye’nin aktif bir deprem kuşağında bulunduğunu ve ülke topraklarının büyük bir kısmının deprem riski taşıdığını belirtti. Açıklamada, depremlerin doğa olayları olduğuna ancak bu olayların afete dönüşmesinin kabul edilemez olduğu vurgulandı.
KAÇAK YAPILAR RUHSATLANDIRILIYOR
Açıklamada, “İmar Barışı” adı altında 10 milyonun üzerinde kaçak yapının ruhsatlandırıldığına ve bu yapıların denetlenme ihtimalinin ortadan kalktığına dikkat çekildi. Ayrıca, yapı denetim sisteminin ticarileştirildiği ve jeofizik mühendisliği alanındaki denetimlerin yetersiz olduğu ifade edildi. İstanbul’daki birçok ilçede zemin etütleri için gerekli mühendislik hizmetlerinin eksik olduğu belirtildi.
GSM OPERATÖRLERİNİN ROLÜ
Deprem sonrası haberleşmenin önemine değinilen açıklamada, GSM operatörlerinin kesintisiz iletişim sağlamalarının bir kamu görevi olduğu vurgulandı. Ayrıca, afet bilincini arttırıcı eğitimlerin okullarda ders programına eklenmesi gerektiği ifade edildi. Sağlık Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı’nın bu konuda özgün çalışmalar yapması gerektiği belirtildi.
NELER YAPILMALI?
Açıklamada, bundan sonra yapılabileceklerle ilgili de şu görüşlere yer verildi:
"Projelendirmeleri yapan mimarlarımız engelli vatandaşlarımızın afet anında binayı kolay bir şekilde tahliye edebilmesine müsaade edecek yapılar tasarlamalıdır. Bizler jeofizik mühendisleri odası olarak her yıl '’Afete Hazırlıkta Engellileri Unutma Sempozyumu' düzenlemekteyiz. Sesimizi duyurmak için elimizden geleni yapıyoruz ancak karar vericilerin de bu sese kulak vermesi gerekmektedir. Odalar, kamu yararına çalışan meslek örgütleridir. Bilimin ışığında, gerçekleri söylemekle görevlidir. Odaları siyasi bir yapılanma olarak görmek en büyük afettir.
"Okullarımızda afet bilincini arttırıcı eğitimler ders programına eklenmelidir"
Doktorlarımız salgında olduğu gibi geçmişteki depremlerde olduğu gibi bundan sonra yaşanacak deprem ve diğer afetlerde de önemli görevler üstleneceklerdir. Depremin ruhsal olarak yarattığı etki de çok önemlidir ve insan hayatını uzun süre olumsuz etkilemektedir. Deprem gibi çok disiplinli bir çalışma konusunda Sağlık Bakanlığı’nın ve Milli Eğitim Bakanlığı’nın özgün ve bilgilendirici çalışmalar yapması beklenmektedir. Okullarımızda afet bilincini arttırıcı eğitimler ders programına eklenmelidir.
Sığınmacılar afet anında nasıl davranacak?
Büyük bir İstanbul depreminin ülkemiz için beka sorunu olduğunu bakanlarımız, milletvekillerimiz dile getirmektedirler. Toplumumuzun bir parçası olmayan ve uyum sağlayamayan sığınmacıların afet anında nasıl davranacağı da önemli bir sorun ve soru işareti olarak akıllarda kalmaktadır. Afetlere dayanıklı/güvenli yapılarda yaşamak insanların en temek ihtiyacı olan bir yaşam hakkıdır. Vatandaşlarımızın siyasilerden ve ülke yönetimine talip olanlardan bu hakkı yerine getirmelerini talep etmesi ve bu talebi her ortamda dile getirmesi önemlidir.
"Bilim insanları yapacağı açıklamaları bilimsel verileri ile desteklemeli"
Vatandaşlarımız deprem güvenli konutlarda yaşamalı ve oluşturulan bilgi kirliliklerinden uzak tutulmalıdır. Uzmanlık alanı olmamasına rağmen deprem ve deprem tahminleri hakkında yorumlar yapan kişiler halkı korku ve paniğe sürüklemektedir. Bunun önüne geçmek için bu açıklamalar bir kamu kurumu aracılığıyla ya da oluşturulacak bir 'Deprem Bilim Kurulu' tarafından yapılmalıdır. Ülkemiz gibi deprem potansiyeli yüksek Japonya, Çin, Yunanistan, ABD, İran gibi ülkelerde deprem ile ilgili açıklamalar o ülkenin deprem araştırma merkezleri tarafından yapılmaktadır. Bilim insanları yapacağı açıklamaları bilimsel verileri ile desteklemeli, referans göstermelidir.
''Jeofizik mühendisi istihdamı yetersiz''
Deprem sonrası yerine konulamayacak bir insan canı diğeri ise tarihi yapılardır. Bize miras kalan bu yapıların gelecek dönemlere aktarılması için incelenmeli, güçlendirilmeli ve sürekli olarak yapı sağlığı izleme sistemleriyle denetlenmelidir. Yapılara tahribat vermeden yapı jeofiziği yöntemleriyle bu incelemelerin yapılması ve denetlenmesi için Arkeoloji Müzelerinin, Koruma Kurullarının ve Kültür Dairesi Başkanlıklarının da jeofizik mühendisi istihdamı sağlaması gerekmektedir.
Yağışlar sonrası birçok otoyolun çöktüğünü bilinen bir gerçektir. Bir de deprem etkisi ile bu yapılan yolların nasıl davranacağını düşünelim. Deprem ülkesinde, depreme dayanıklı yolların yapılması gerektiği bir ülkede, afet anında kesintisiz bir ulaşımın çok önemli olduğu bir ülkede Karayolları Genel Müdürlüğü’nün 18 Bölge Müdürlüğü’nün 12’sinde jeofizik mühendisi bulunmamaktadır. Ülkemizdeki otoyolları yapan özel şirketleri kamuda çalışan mühendislerin denetlemesi önem arz etmektedir. Bu nedenle Karayolları Genel Müdürlüğü ivedilikle tüm bölge müdürlüklerine Jeofizik Mühendisi istihdamı sağlamalıdır.
100 yaşını dolduran Cumhuriyetimizde, deprem başta olmak üzere tüm afetlere dirençli kentler oluşturmak için büyük bir ivme kazanılmasını, planlanan çalışmaların uygulamaya geçilmesini görmeyi temenni ediyoruz."