halktv.com.tr/ÖZEL
İstanbul Beyoğlu’nda bulunan 152 yıllık Avusturya Sen JorjHastanesi, ekonomik olarak zarar ettiği gerekçisiyle kapatılıyor. Avusturya’nın Graz şehrindeki Merhamet Kardeşleri St. Vincent von Paul Kilisesi yönetici Sr Katharina Laner, “Maalesef ekonomik açıdan hastaneyi işletmeye devam etmemiz artık mümkün değil. Yıllarca dış finansal destek sağladık. Gelir-gider arasındaki fark giderek büyüyor. Bu nedenle artık St. George Hastanesi'nin varlığını sürdürmesi mümkün değil” diye konuştu.
“İNSANLARI ZOR DURUMA SOKUYORLAR”
Bazı sağlık çalışanları, Hastane Müdürü İbrahim Bülent Şeref’in hastanenin açık kalması için herhangi bir çaba sarf etmediğini söyleyerek duruma tepki gösterdi.
Avusturya Sen JorjHastanesi’nin bağlı olduğu Avusturya’nın Graz kentindeki Merhamet Kardeşleri St. Vincent von Paul Kilisesi’nden gelen yardımlarla yıllarca ayakta durduğunu açıklayan çalışanlar, son birkaç ay öncesine kadar yardımlara ihtiyaç olmadığını, elde ettiği gelirle ayakta durduğunu ifade etti. Hastanenin çok gereksiz tadilatlar yaptığından söz eden çalışanlar, “3.5 milyon TL gibi bir harcamadan söz ediliyor. Bu gereksiz harcamalar Graz’dakilerin dikkatini çekmiştir. Ayrıca buranın durumu kötüye gidiyorsa eğer neden işe alımlar yapılarak insanlara umut veriliyor. İki ay önce hemşire ve vezneci aldılar. İnsanları mağdur edip zor duruma sokuyorlar. Şimdi hepimiz işsiz kalacağız. Bu hastane yönetiminin umurunda bile değil. Gerçekten çabalasalar bu hastane kapanmaz” ifadelerini kullandı.
“HASTANENİN GEÇMİŞİNE SAHİP ÇIKMALI”
Yönetimin eksik ve yanlış stratejiyle çalıştığını savunan bir hastane çalışanı ise “Hastanenin ayakta kalması için çeşitli reklam ve kurum anlaşmaları yapılabilirdi. Bizler, hastanenin kapanmaması için sokaklarda broşürler dağıttık. Hastane müdürünün, hastaneyi kapatmamak için çabalamadığını görüyoruz. Bilinçli olarak kapatmaya çalışıyor. Bizler işsiz kalmak ve zor duruma düşmek istemiyoruz. Artık iş bulmak kolay değil. Burada bir sürü çalışan mağdur olacak. Ne yapacağımızı bilmiyoruz. Hastanenin kapanmasını istemiyoruz” diyerek ekledi:
“Burası 152 yıllık tarihi ve kültürel simgesi olan bir hastane. Kurtuluş Savaşı, Balkan Savaşı, 1. Dünya Harbi gibi savaşlara tanıklık etmiş. O yıllarda Şefkat Rahibeleri, Türkiye’deki ilk çocuk kliniğini açmış, ilerleyen yıllarda göz kliniği ve polikliniği de ilave ederek hastaneye dönüştürmüş. Aynı yıllarda rahibeler yönetiminde bir aşevi de hastane bünyesinde halka hizmet vermeye devam etmiş. Sadece bu nedenden dolayı, hastanenin geçmişine sahip çıkması ve açık kalması gerekiyor. Burası İstanbul’un çok önemli kültürel bir simgesi, maalesef pek kimse bilmiyor.”
“KÂR AMACI GÜTMEYEN BİR HASTANE”
Bazı sağlık çalışanları ise, “Yönetimin değişmesiyle hastanenin ayakta kalabileceğini düşünüyoruz. Dışarıdan desteğin kolay şekilde bulunabileceğini inanıyoruz. Sağlık turizmi ve çeşitli kurumlarla anlaşmaların yapılması ya da dışarıdan gelecek bağışların olması bu hastaneyi ayakta tutacak. Pek çok çalışanın da işsiz kalmasını önleyecek. Bizler işsiz kalmak istemiyoruz. Burası diğer hastaneler gibi değil. Yardım amaçlı kurulan bir hastane ve kâr amacı gütmeyen bir kurum” diye konuştular.
RUHSATLARI SATMAK İSTİYORLAR
Ayrıca Graz şehrindeki kilisenin yardım etmemesinin sebebini ise şöyle açıkladılar:
“Graz’daki kilise de yardımlarla ayakta kaldığı için hastaneye gönderecek ödenek bulamadıklarını düşünüyorum. Hastanenin tıbbi personel kadrolarının ruhsatını satıp binanın mülkiyetinin kilisede kalmasının planlandığı, bu sayede borç ve personel giderlerinin ödemesinin yapılacağını düşünüyoruz. Umarım, hastane satılmaz, işsiz kalmak istemiyoruz. Artık hastane yönetimi mücadele edip bir şeyler yapmalı.”
HASTA SAYISI DÜŞÜNCE GELİR DE DÜŞTÜ
Türkiye’deki kötü ekonomik şartların, hastaneyi olumsuz etkilediğini belirten Avusturya Sen Jorj Hastanesi Müdürü İbrahim Bülent Şeref ise “Bu nedenle insanlar Devlet Hastanelerini tercih ediyor. Hasta sayısı düşünce gelir de düşüyor. Ama giderimiz sabit. En büyük gider de personel maaş ve sigortası ve biz bunlara yetişemiyoruz. Geçmişte Avusturya Konsolosluğunun düzenlediği gecelerde, çeşitli kurumlarla iletişim kuruldu fakat verilen sözlerin hiçbiri tutulmadı” diye konuştu.
“GRAZ, BİZDEN BİR ŞEY İSTEMEYİN DİYOR”
Kendilerine en büyük yardımı, pandemi zamanında Almanya Konsolosluğu’nun yaptığını vurgulayan Şeref, “Bunu sürekli Avusturya Konsolosluğu’na dile getiriyorum. Sizin yapmadığınızı onlar yaptı diyerek. Burası, bir cemiyet hastanesi yani Şefkatli Rahibelerin Hastanesi. Avusturya’nın Graz Şehrindeki Şefkatli Rahibeler cemiyetine bağlı bir kurum. Kilise, dışarıdan aldığı bağışlarla yaşıyor. Bu hastaneye destek olmaları, kendi varlıklarını tehlikeye düşürecekleri endişesi yaşıyorlar ve bizden bir şey istemeyin diyorlar. Elimizi bağlayan şey, Katolik hastanesi olduğundan estetik, plastik cerrahi ameliyatları yapılamıyor. Hastaneler, bu gibi ameliyatlarla ayakta kalıyor ve varlığını devam ettiriyor. Hasta sayısı düştüğünden göz ameliyatı, jinekolojik gibi pek çok ameliyatlar da yapılamıyor maalesef… Bunlar sistemden çıkınca gelir azalıyor. Sadece poliklinikle hastanenin ayakta kalması yeterli değil” dedi.
Şeref, Avusturya Büyükelçiliği ve Konsolosluğu’nun hastaneye destek olmadığını belirterek, ”Hastane kapanırsa eğer binanın ne olacağı belirsiz. Graz’ın kararı belli değil” diye konuştu.
Yönetim Kurulu Başkanı ve Baş Rahibe Joanna Bacmaga, “Biz kalmak istiyoruz. Maaşların ve diğer giderlerin ödenmesi için destek rica ediyoruz. Çok üzgünüz. Hastanenin kapanmasını istemiyoruz” dedi.
152 YILLIK GEÇMİŞİ VAR
Özel Avusturya Hastanesi’nin, 152 yıl boyunca çok düzgün bir şekilde hizmet verdiğini söyleyen Başhekim Utku Can Cöbek, “Hastanemizle ilgili üst düzey bir memnuniyet var. Bundan mutlu oluyoruz. Tarih boyunca da bu güven ve memnuniyet hep devam etti. Hastanenin kapanacağına hemhastalar hem biz çok üzülüyor ve kapanmasını istemiyoruz. 25 doktor ve 90 çalışanımız var. Buradaki en büyük gider, insanların maaş ve sigortaları. Bizim gelirimiz, giderimizi karşılayamıyor maalesef. Buranın ancak bağışlarla ayakta kalabileceğini düşünüyorum” diye konuştu.
“HASTALARIN GÜVENİNİ KAZANDIK”
İsmini vermek istemeyen bir hastane çalışanı ise şöyle konuştu:
“Covid dönemine kadar yabancı uyruklu ya da Türk olmak üzere birçok yardım kuruluşu ile anlaşmalı hasta kabulü yapan bir kurumdu. Covid zamanına kadar Graz, her zaman maddi manevi hastaneye destek oldu. Yurt dışında da yardımda bulundukları birçok yer var. Türkiye’deki ekonomik değişkenlik, bizim gibi kâr amacı gütmeyen, illegal işler yapmayan bir vakıf hastanesinin kendi imkanlarıyla çok iyi dayandığını düşünüyorum. Bu hastane, hastalarının güvenini kazanmış, saygınlığı olan bir kurum. Hastalarına müşteri gibi değil, ailemizden biri gibi sevgi ve ilgiliyle yaklaşıyoruz. Bugüne kadar herkesin sevgisini kazandık ve hastaları memnuniyetle uğurladık. Bu hastanenin çalışan kadrosu yardımsever ve duyarlı insanların olduğu bir kurum. Hastaneye yardım yapılırsa eğer tekrar ayağa kalkacağını düşünüyorum. Özel Avusturya Hastanesi herkesin eviydi. Birkaç gün önce Acil bölümünün koridorunda bir hastamız, ‘20 yıldır buraya geliyorum. Ben şimdi ne yapacağım diye bağırdı.’ Sorun iş bulmak değil. Bir daha kendi evinizin dışında başka bir kurumda böyle büyük bir aile olabilecek miyiz.”