AKP hükûmeti 15 Temmuz için yaşanan olayın büyüklüğüne uygun bir anma programı hazırlıyor. Öte yandan ana muhalefet CHP bu programa davet edilmiyor. CHP ise öncesi ve sonrasıyla darbe gecesinde yaşanan kimi esrarengiz olaylara dikkat çekip darbeyi “kontrollü darbe” olarak niteliyor. Öyle veya böyle, 15 Temmuz darbe girişiminin üzerinden tam 1 yıl geçtiği halde pek çok soru hâlâ aydınlatılmış değil. İşte o sorulardan bazıları
1. Cumhurbaşkanı Erdoğan darbeyi aslında ne zaman öğrendi?
Erdoğan’ın medyada en çok ilgi çeken açıklaması “Darbeyi eniştemden (Ziya İlgen) öğrendim açıklamasıydı. 20 Temmuz 2016’da El Cezire Televizyonunda haberi böyle aldığını söyledi. 21 Temmuz’da ise Reuters’a yine “eniştesinin” kendisini 16-16.30 civarında aradığını söyledi. 30 Temmuz’da ATV-A Haber ortak yayınına katılan Erdoğan bu kez “eniştenin” kendisini 21.30 civarında aradığını söyledi. Ancak bu enişte teorisi darbenin ne zaman öğrenildiğini tam açıklamıyor. Çünkü Erdoğan darbe gecesi 16 Temmuz 04.20 gibi Atatürk Havalimanı’nda sıcağı sıcağına yaptığı açıklamada “ “Öğleden sonra bir hareketlilik ne yazık ki silahlı kuvvetlerimizin içinde mevcuttu” demişti. Yani darbe faaliyetlerinden haberi var gibi görünüyordu bu açıklamasında.
2. MİT Müsteşarı Fidan ile Hulusi Akar’ın darbeden haberi var mıydı; darbe akşamı baş başa ne görüştüler?
İlk olarak 14 Temmuz’da Özel Kuvvetler Komutanı devir teslim töreninde, 18.00’de biten törenden sonra Hulusi Akar ve Hakan Fidan’ın bahçeye geçerek 00.30’a kadar süren bir toplantı yapmaları; sonra da darbe günü Hakan Fidan’ın saat 18.00’de Genelkurmay Başkanlığı’na gittiği ve daha önce darbecilerin faaliyeti hakkında daha saat 14.30’da MİT’e ihbarda bulunan Binbaşı O.K’nın verdiği bilgileri konuştuğu neredeyse kesin. Bu durumda böyle önemli bilgiler ışığında ne gibi tedbirler alındı. Darbeyi önleyeceği iddia edilen bazı tedbirler ise neden alınmadı.
3. Dünyanın hangi ülkesinde İstihbarat ve Silahlı Kuvvetler başkanları Meclis’e hesap vermekten kaçınabilir?
TBMM Darbe Komisyonu çağırmasına rağmen ne MİT Başkanı ve ne de Genelkurmay Başkanı Komisyon’a ifade vermeye gelmedi. Aradan uzun zaman geçtikten sonra ancak yazılı ifade verdiler. Bu kadar önemli bir konu hakkında TBMM Darbe Komisyonu, Hulusi akar ve Hakan Fidan’ın Komisyona yüz yüze ifade vermesinde ısrar etmekten niçin kaçındı?
4. Bir türlü bulunamayan siyasi ayak
Komisyon’un “Darbenin siyasi ayağını bulamadık” açıklaması ne anlama geliyor. Tarihte siyasi ayağı olmayan bir darbe mevcut mudur? En ufak memura kadar darbeyle ilişkisi olan herkes bulunuyor da şu meşhur “siyasi ayak”tan niçin tek bir kişi bulunamıyor?
5. Adil Öksüz soruları… Dizi senaryosu diye yazılsa kimse inanmaz
Bir de şu meşhur Adil Öksüz olayı var. Adil Öksüz’ün Fetö’nün “asker imamı” olarak isminin eski Fetöcü Kemalettin Özdemir tarafından daha 2012’de devlete verildiği biliniyor. Adil Öksüz 27 Aralık 2015’te Ankara’ya geliyor ve darbeci askerlerle tam 12 toplantı yapıyor. MİT veya Emniyet’in bunların hiçbirini izlememiş olması mümkün mü? Hele darbe gecesi Abdülkadir Selvi’nin de yazdığı gibi, Akıncı Üssü civarında yakalanıp getirildiği karakolda hem bir polis memuru, hem de bir istihbarat görevlisi tarafından açık biçimde teşhis edildiği, bu bilginin orada kalmayıp en üst düzey güvenlik yetkililerine kadar ulaştırıldığı düşünülürse… Özetle kilit adam Adil Öksüz adeta salıverilmese ve her ne hikmetse bir türlü bulunamayıp kaybolmasa, belki de darbe hakkındaki bütün bu soruların cevaplarını bugün zaten biliyor olacaktık.
6. Hulusi Akar soruları…
Hulusi Akar’ın başyaveri Levent Türkkan ifadesinde Tümgeneral Mehmet Dişli’nin darbe konusunda ikna amacıyla girdiği Hulusi Akar’ın odasından çıktıktan sonra kendilerine “Ortada, girin” dediğini aktardı. Elbette yalan söylemiş olabilir; ya da Akar darbecileri oyalamak için “ortada” gibi davranmış olabilir. Öte yandan Akar’ın daha sonra darbecilikle suçladığı Mehmet Dişli ile aynı helikopterle Başbakanlık’a gitmesi de pek çok kişinin tuhaf karşıladığı bir durum.
7. Geliyorum diye diye gelen darbeye karşı TSK’da neredeyse “0” önlem!
Sonuç olarak hem aylardır Ankara kulislerinde darbe dedikoduları dolaşıyorken, üstelik böyle bir girişim yapılacaksa bunun bir ay sonraki YAŞ toplantısı sırasında Fetöcü subayların tasfiyesi öncesi gerçekleşebileceği elbette biliniyorken niçin hiçbir tedbir alınmadı. Mesela Binbaşı O.K saat 14.30’daki darbe hareketliliği olabilecek olayları MİT’e ihbar ettiğinde Özel Kuvvetler Komutanı Zekai Aksakallı’ya göre “Uygulansa darbe açığa çıkardı” dediği, böyle durumlarda hep uygulanageldiği söylenen “Kışladan dışarı çıkma yasağı” niçin bu kez getirilmedi. Böyle bir darbe gecesi beklentisi saatler önce belliyken (14.30 ihbarı-18.00 Akar-Fidan Gn. Kurmaydaki buluşma) bütün kuvvet komutanlarının başta Hava Kuvvetleri Komutanı olmak üzere pek çok üst düzey asker nasıl bir düğüne gitti ve orada göz göre göre bir avuç darbeci tarafından derdest edilebildi?
8. Ordu hazır değildi ama camiler ve belediyeler nasıl hazırdı?
Askeri alanda bu kadar açık “tedbirsizlik” yaşanırken, sivil alanda camilerde sela okunmasından tutun belediyelerde iş makinalarının yüklü olarak hazır olup kışlalara yollanması daha önceden böyle bir durumun eylem planının hazır edildiğine işaret olabilir mi? Eğer öyleyse neden darbe başlamadan önlenemedi?
9. Erdoğan’a Marmaris Operasyonu’nundaki tuhaflıklar
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Marmaris’te kaldığı yeri ifşa ithamıyla iki Sözcü çalışanı bugün tutuklu. Öte yandan Marmaris’te Erdoğan’a yönelik darbecilerin operasyonu ve sonrası hakkında da soru işaretleri çözülmedi. Örneğin şimdi artık bu darbeci askerler yargılandığında ifadelerinde ve iddianamede o askerlerin oraya gece 03 sularında vardığı gözüküyor. Bir takım aksilikler nedeniyle bir süre gecikseler bile Cumhurbaşkanı orayı terk ettikten çok sonra harekete geçirildikleri ortaya çıkıyor.
Yoksa aslında bunların “başarı”ya ulaşması hiç mi istenmedi. Yine Cumhurbaşkanı’nın beyanatlarında İstanbul’a uçakla ve korunmasız geldiği belirtiliyor. Halbuki o saatlerde İstanbul semalarında darbecilerin hava araçları, jetler helikopterler uçuyordu. Meclis’i bombalayan F-16’ların bir yolcu uçağını düşürmesi ya da uçakların tamamının havaalanına inmesini engellemesi gayet kolay değil miydi? Eğer Erdoğan havaalanına inip o açıklamayı yapmasa belki de darbeciler olanca yanlışlarına rağmen hain emellerine kavuşacaklardı. Uçağı niye engellemediler?
10. Balistik raporları niye hâlâ ortada yok?
Hain darbe girişiminde asker, polis ve sivil 248 vatan evladı darbeciler tarafından şehit edildi. Ayrıca silahlı kimi siviller tarafından darbeci diye hiçbir şeyden habersizi terör operasyonuna gittiğini sanan, olayın darbe girişimi olduğunu anlayınca da teslim olan bazı erler hunharca öldürüldü. Meclis binası ve Cumhurbaşkanlığı bahçesi F-16 ve helikopterlerin ateşine maruz kaldı. Son zamanlarda darbe suçundan yargılanan kimi sanıklar ısrarla balistik raporlarını talep ediyor. Bunların güvendikleri bir şey mi var? Gerçekte şehitleri vuranlar tek tek kim? Bunun bir an evvel açığa kavuşması için kurşun ve silahlarla ilgili balistik raporların oluşturulması için neden harekete geçilmiyor? Hele de o gece halka polisin MP-5 silahının dağıtıldığı iddiaları göz önüne alındığında bu ayrı bir öneme sahip değil mi?
11. Bir avuç darbeci niçin neredeyse sabaha kadar bastırılamadı. TSK’nın ve emniyetin asıl gövdesi niçin geç saatlere kadar olaya müdahale etmedi?
Belki de bütün sorunların en önemlisi ortada darbeci olarak sadece birkaç F-16 ve helikopter; birkaç tank ve 1000 civarında asker darbe için harekete geçebilmişken binlerce tankı, yüzlerce savaş uçağı ve helikopteri olan yarım milyondan fazla askeri personeli olan TSK bu kalkışmayı bastırmak için saatlerce etkili biçimde neden bir türlü harekete geçemedi? Abdülkadir Selvi’nin “Gece 23.00-03.00 arasında izlemeyi tercih edip, “Erdoğan’ın kazandığını görünce” birliklerinin başına geçenler kimlerdi?” sorusunun muhatabı kimler ve neden 1 senedir onlar hakkında ne bir soruşturma ne de bir işlem yapılmıyor?
12. Darbe girişiminin hemen sonrasında KHK'ler ile ihraç edilen yaklaşın 21 bin emniyet mensubu bu hain darbe girişimine neden katılmadı?
Hain darbe girişimi sonrasında en çok merak edilen konulardan biri de, halen çoğu tutuksuz bulunan asker ve özellikle polislerin darbeye neden katılmadığı? Bir çok il ve ilçede bulunan bu polislerin sayısı azımsanmayacak silahlı bir güç. FETÖ'cü darbeciler, hain girişimlerini daha da güçlü bir şekilde kullanmak için bu güçlerden neden imtina etmiştir?
* * * * *
Bu sorulara en az onlarca yeni soru eklenebilir. Ve her soruya daha şimdiden pek çok ayrıntı eklenebilir. Şimdilik bu kadarını yeterli gördük. Hükûmet eğer “CHP’nin kontrollü darbe” iddialarından rahatsız oluyorsa işi aslında kolay. Bütün bu sorulara basit ve açık cevaplar vererek işe başlayabilir. İlk haftalar, hadi aylar bu cevapların ihmal edilmesi anlaşılır bir şeydi denebilir ama artık aradan bir sene geçti ve ilk haftalarda sorulan soruların neredeyse tamamına hâlâ cevap yok. Niye? Bu sorulara açık cevaplar bulunmadığı takdirde, CHP’nin iddiaları sürecek gibi görünüyor. Fakat belki de daha önemlisi bunlara ilişkin cevaplar bulunmadığı ve varsa “hata”ların sorumluları soruşturulmadığı takdirde, Türkiye siyasi tarihinin en önemli dertlerinden biri olan darbe tehlikesi de atlatılmış olmayacak.