Türkiye İşçi Partisi Genel Başkanı ve İstanbul Milletvekili Erkan Baş, haftalık basın toplantısında konuştu. Pandeminin seyrine ilişkin konuşan Baş, yeni kısıtlama kararlarını değerlendirdi ve “Türkiye, salgının en kötü yönetildiği ülkedir” dedi. İki haftalık tam kapanmayı işaret eden Baş, şöyle dedi: "Salgının artık bir yangına dönüşmesinden sonra dün kimi kısıtlamalar açıklandı. Salgını kontrol etmek, artan vaka sayısının ülkenin sağlık kapasitesinin üzerine çıkması tehlikesine dikkat çekmek için haftalardır birçok kesim çağrı yapmasına karşın Saray yangın her yeri sardıktan sonra bu konuda adım attı. Onu da yine eksik attı. İçişleri bakanlığının genelgesine bakarsanız onlarca istisna göreceksiniz.
Örneğin “üretim, imalat, tedarik ve lojistik zincirlerinin aksamaması” için bu sektörlerde çalışanlar, inşaatlarda çalışanlar kısıtlamalardan muaf tutulmuş. E ne kaldı geriye? Salgın en çok insan hareketliliğinin olduğu yerlerde yayılıyor. Bu nedenle en fazla birlikte çalışan, işe gidip gelen emekçiler arasında yaygın.
Üretim, imalat, inşaatta çalışan işçiler çalışmaya devam edecekse bu nasıl karantina? Buradan tekrar çağrı yapıyorum: Salgının geldiği bu noktada ‘hayati’ çalışma alanları hariç en az iki hafta ‘tam’ kapanma olmalıdır. Tam kapanma süresince bütün emekçiler ücretli izinli sayılmalıdır. Sosyal destek sağlanmalıdır. Bunun için kaynak yok diyorlarsa daha önce de söylediğimiz gibi sermayeye aktarılan işsizlik fonu, müteahhitlere aktarılan paralar emekçilerin sağlıklı ve güven içinde yaşamasına yeter de artar."
Bütçe görüşmelerine ilişkin de konuşan Baş, “Bütçe filan yok, soygun var!” ifadesini kullandı ve şunları söyledi: "Şimdi şu kaynak meselesine gelelim...Ülkenin kaynakları nereye harcanacak? Bu soruyu yanıtlamak için ne yapıyoruz? Bütçe hazırlıyoruz. 2021 yılı bütçesi komisyondan geçerek Genel Kurul gündemine geldi. Nerede hazırlandı bu bütçe? Saray’da. Gelecek hafta Meclis Genel Kurulu’nda görüşülecek bütçe Saray bütçesidir.
Saray’ın istediği TBMM’nin Komisyon ve Genel Kurul’unun noterlik yapması istenmektedir. Öncelikle bir kez daha tekrar edelim, Saray’ın noteri olmayacağız! Peki, önümüze getirilen bütçenin detaylarına bakalım. Şunu net olarak söylemek istiyorum: Bütçe filan yok, soygun var!
Çalanlar da belli Saray ve patronlar. Ben size halkın cebinden nasıl para çalacaklarını madde madde anlatayım: Cumhurbaşkanlığı diyor ki ben bütçemi yüzde 28,1 artırmak istiyorum. Bakın buraya dikkat. Enflasyon oranının resmi olarak yüzde 12’lerde açıklanması beklenirken Cumhurbaşkanlığı yüzde 28’den fazla bütçe artışı istiyor. Çünkü Saray’daki de biliyor, biz de biliyoruz, gerçek enflasyon rakamı o civarda. Cumhurbaşkanlığı, 4 milyar 39 milyon bütçe istiyor. Cumhurbaşkanlığına bağlı İletişim Başkanlığı, Milli Saraylar İdaresi Başkanlığı ile Strateji ve Bütçe Başkanlığı için 11 milyar TL’ye yakın bütçe istiyor. AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan 6 milyar TL örtülü ödenek istiyor. Yedek örtülü ödenek 9,9 milyar TL. Yani bunlar yetmezse 10 milyar TL daha kullanmak istiyor. Tüm bunları alt alta yazınca ne tutuyor biliyor musunuz? 32 milyar Türk Lirası. Yani Tayyip Erdoğan günde 87 milyon TL harcamak istiyor! İşte soygun budur!
Hırsızları ensesinden yakaladık, devam edelim...Patronlar nasıl kazanacak, patronlar nasıl işçinin işsizin malına el koyarak… Özel sektöre destek için ayrılan pay 50,6 milyar TL. Patronlar tarafından SGK’ye ödenmesi gereken 27,7 milyar lira tutarındaki işveren primi, İşsizlik Sigortası Fonu’ndan karşılanacak. 2021 yılında 230 milyar 770 milyon TL’lik vergiden patronlar lehine vazgeçilmesi hedefleniyor. Ama diğer yandan vergi gelir artışının yüzde 20 fazla olması isteniyor... Yani, patronların vergi borçlarından vazgeç ama yine de vergi gelir artışını yüzde 20 olarak hedefle... Bu ne demek? Ücretli çalışanın, emekçinin cebindekine göz dik demek! Tüm yurttaşlarımı uyarıyorum. Ocak 2021’den itibaren yeni vergilerle, artan vergi oranlarıyla karşılaşacaksınız. Biz utanıyoruz, onlar utanmadan yazmaya devam ediyor: 2021 yılında faiz giderlerinin yüzde 30’dan fazla artarak 179.5 milyar TL’ye ulaşması bekleniyor. Bakın altını çiziyorum: Damat Berat ve diğerlerinin marifetiyle dolar ve altın cinsinden borçlanıldığı için, faiz ödemelerimiz katlanarak artıyor. Bu borç ödemesi değil, borcun faizinin ödemesi... Saray’a para var, patrona para var. Bir tek emekçiye yok! Bir tek kamu yatırımlarına yok. Bakıyorsunuz, bütçenin sadece yüzde 7 küsuru kamu yatırımı için ayrılmış. Pandemi dönemindeyiz ama savunma ve güvenlik bütçesi Sağlık Bakanlığı’nın iki katı!"
2021 Asgari ücret görüşmelerinin başlayacağı 4 Aralık tarihini hatırlatan Baş, “Türkiye Avrupa’da en fazla asgari ücretli emekçi sayısının olduğu ülke. Çalışma Bakanlığı ise 6 yıldır bu rakamları gizliyor. Asgari ücretli işçi sayısını net olarak bilmiyoruz." dedi. Baş şöyle konuştu:
"Resmi rakamlara göre 14 milyona yakın kayıtlı işçinin en az yüzde 40’ı yani en az 5 milyon 600 bin yurttaşımız asgari ücretli. Ve bu pandemi döneminde yine milyonlarca yurttaşımız günlük 39 TL’ye mahkum edildi. Biliyorsunuz enflasyon oranı, asgari ücretin belirlenmesinde baz alınan en önemli unsur. Ancak enflasyon sepetinin ve sepet ürünleri fiyatlamasının gerçekleri yansıtmadığı bilim insanları tarafından ortaya kondu. Yüzde 12’lerde gösterilen enflasyonun, gerçekte yüzde 30’lar civarında olduğu hesaplanıyor. TL’nin dolar karşısında bu yılın ilk 11 ayındaki değer kaybı da yüzde 30’un üzerinde. Türk-İş'in araştırmasına bakıyorum. Kasım ayında dört kişilik ailenin açlık sınırı 2 bin 517, yoksulluk sınırı 8 bin 198 lira oldu. Şu anki asgari ücret 2 bin 324 TL. Hali hazırda, yüzde 12, 13,5 ve 15 oranında artış beklentileri üzerinden asgari ücretin net 2 bin 600 TL ile 2 bin 700 TL arasında olabileceği konuşuluyor. Günde 87 milyon TL harcamak isteyen Saray, size aç kalın diyor! Bu soygun düzenini yıkacağız."