Hürriyet yazarı Sedat Ergin, “Katıksız bir FETÖ mensubu olduğu sonradan kendi itiraflarıyla ortaya çıkan bir subayın geçen ağustos ayındaki Yüksek Askeri Şûra’da (YAŞ) nasıl olup da tuğgeneralliğe terfi edip, ardından Kara Kuvvetleri Komutanlığı İstihbarat Başkanlığı gibi son derece hassas bir göreve getirildiği sorusunun peşine düştüğümde, kendimi her aşamasında kafamı daha çok karıştıran bir puzzle’ın karşısında buldum” düşüncesini dile getirdi.
Ergin, "İlk bakışta 27 Ocak’ta kendisinin gözaltına alınmasını mümkün kılan yeni deliller, yeni bulgular ortaya çıkmıştır ki, Serdar Atasoy hakkında bu tasarruf yapılabilmiştir.Ya da can alıcı ikinci bir soru yöneltelim. Yoksa bu deliller zaten devletin bilgi havuzunda bulunan, ancak daha önce değerlendirilmemiş olan veriler midir? Eğer ikinci şık geçerliyse, o zaman daha da zor bir soru bizi bekliyor: Bu bilginin daha önce değerlendirmeye alınıp Atasoy’un YAŞ’ta terfi etmesi ve Kara Kuvvetleri’nde istihbaratın başına atanması gibi bir tasarrufun önüne geçilemez miydi?" ifadesini kullandı.
Ergin, Atasoy'un 2016’da tutuklanan “mahrem imam” İhsan Baykut, Erden Şen, İsa Yiğit ile görüşmelerinin tespit edildiği ve ifadesinde de görüşmeleri kabul ettiğini hatırlatarak, “Madem devletin elinde bu veriler bulunuyordu, Atasoy’un bağlantıları daha önceden ortaya konamaz mıydı? Bu veriler varken 2019 yılında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından kendisi hakkında kovuşturmaya yer olmadığına nasıl karar verilebildi?" diye sordu.
Yazının tamamını okumak için tıklayın.