Fatih sondaj gemisine giden Erdoğan'ın yeni 'müjde'yi açıkladı.
Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle:
"Deniz tabanının altındaki kuyunun ik iki katmanında 320 milyar metreküplük doğal gaz bulunduğu müjdesini milletimize ilan etmiştik. Test, analiz ve detaylı mühendislik çalışmaları sonunda keşfettiğimiz rezerve 85 milyar metreküp daha ilave edildi. Böylece Sakarya Sahası'nın Tuna-1 bölgesindeki toplam doğalgaz rezervi miktarı 405 milyar metreküpü buldu. Bu kuyudaki çalışma önceden planlandığı şekilde 4775 metreye ulaşılmasının ardından sona erdi.
Hedefimiz 2023 yılında bu gazı milletimizin kullanımına sunmaktır. İnşallah Karadeniz'deki ve Akdeniz'deki yeni sondajlardan alacağımız müjdelerle bu kaynağı daha da genişleteceğiz. Halen Yavuz sondaj gemimiz, Barbaros Hayrettin ve Oruç Reis sismik araştırma gemilerimiz faaliyetlerini sürdürüyor.
Keşfettiğimiz hidrokarbon kaynakları ekonomik değer olarak çok önemlidir. Türkiye bu konuda net ithalatçı bir ülkedir. Ülkemizin çeşitli yerlerinde küçük miktarlarda petrol ve doğal gaz çıkıyor olmakla beraber toplam tüketimimiz içinde bir hayli yetersiz düzeydedir. Türkiye, sahip olduğu bu güçlü altyapı sayesinde sondaj çalışmalarını dışarıdan kiralamaya göre, en uygun maliyetle ve güvenle gerçekleştiriyor. Kalkınma ve büyüme çabamızın en büyük kalemini oluşturan petrol ve doğal gazda dışarıya ödediğimiz rakam azaldıkça bu hizmetleri milletimize daha uygun sunabileceğiz.
Bu keşfin en az miktarı ve değeri kadar önemli kabul ettiğim bir diğer husus da Türkiye'nin yürüttüğü tarihi istiklal ve istikbal mücadelesinde milletimize büyük bir moral vermiş olmasıdır. Dünyada son bir asırdır yaşanan çatışmaların çoğu hidrokarbon kaynaklarına sahip olmak için çıkmıştır. Doğu Akdeniz'deki hidrokarbon kaynaklarını paylaşım mücadelesinden Türkiye'yi dışlamalarına izin vermeyerek yeni bir kapı açtık.
Bizim kimsenin hakkında, hukukunda, özellikle de toprağında gözümüz yoktur. Biz sadece kendi haklarımızın müdafaası içindeyiz. Bu mücadeleyi başarıya ulaştırmak için diplomasinin yanında gücümüzü tamamen kullanacağız. AB'nin bu konuda Yunanistan ve Rum Kesimi'nin esiri haline gelmiş olması en çok kendine zarar veriyor. Halihazırdaki tartışmalarda Doğu Akdeniz'de adil bir tutum takınmaz ise bu durum artık Avrupa Birliği'nin sonunun geldiğinin resmen ilanı olacaktır. Biz her şeye rağmen Avrupa ile kadim tarihi geçmişe sahip siyasi, ekonomik, kültürel ilişkilerimizi geliştirerek ürdürmekten yanayız. Burada cevap bekleyen tek soru Avrupa Birliği'nin bunu isteyip istemediğidir. Türkiye olarak biz kendi işimize bakıyoruz, öyle de devam edeceğiz. Karadeniz'de ve Akdeniz'de hidrokarbon aramaya devam edeceğiz. Sınırlarımız içinde ve dışında terör örgütleriyle mücadeleyi kesintisiz şekilde yürüteceğiz. Ekonomimizi istihdam odaklı olarak büyütmeyi sürdüreceğiz. Milletimize her alanda hak ettiği hizmetleri getirmeyi, dev projeleri hayata geçirmeyi, yenilerini devreye almayı sürdüreceğiz. Bu uğurda gerekirse canımızı ortaya koymak dahil hiçbir fedakarlıktan kaçınmayacağız.
Son yıllardaki girdiğimiz mücadelelerde elde ettiğimiz başarıların gerisinde milletimizin sergilediği sağlam birlik ve beraberlik ile, devletimizin tüm kurumlarının ahenk içinde çalışması vardır. 2023 hedeflerimize ulaşana, bizden sonraki nesillere 2053 vizyonunu hayata geçirebilecekleri büyük ve güçlü bir Türkiye bırakana kadar durmayacağız."