ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’ın uçağı Türkiye semalarındayken, Türk-Amerikan İş Konseyi’nin (TAİK) Rahmi Koç Müzesi’nde verdiği “2024 Yeni Yıl Resepsiyonu” ndaydık.
Türkiye ile ABD ilişkileri oldukça gergin günlerden geçiyor.
İç kamuoyunda İsrail’in Gazze’de sürdürdüğü insanlık dışı savaşın sorumlusu olarak görülen Amerika’ya tepkinin yükseldiği günlerde gerçekleşen bu ziyaretin, “samimi bir havada” geçmesini kimse beklemiyordu.
Blinken’ı İstanbul’a indiğinde havalimanında mevkidaşının karşılamamış olması, Türkiye kamuoyunda oluşan ABD karşıtlığı duygusunun siyasi karşılığı olarak okundu.
Blinken’ın 6 Kasım’da Ankara ziyaretinde de hava bundan çok farklı değildi. Hatta bir kademe daha düşük kabul edilebilir.
Zira Erdoğan, Blinken’ın bu gelişinde Ankara’da bile değildi.
Bu ayın sonunda TAİK Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini FİBA Holding Yönetim Kurulu Başkanı Murat Özyeğin’e devredecek olan Mehmet Ali Yalçındağ ile sohbetimizde ilk sorum, Blinken’in Türkiye temasında öncelikli olarak ele alınması muhtemel olan konuya dairdi…
Yalçındağ, 5-11 Ocak tarihleri arasında gerçekleştireceği Ortadoğu turuna Türkiye’den başlayan Blinken’in Ankara-Washington ajandasında İsveç’in NATO üyeliği olduğunu vurguladı.
Batılı finans çevresinden de sıklıkla dinlediğim gibi, Türkiye’nin NATO üyeliğini sarsmayacak adımlar atması kritik önem taşıyor.
Blinken’in mevkidaşı Hakan Fidan ve Cumhurbaşkanı Erdoğan ile İstanbul’da gerçekleştirdiği ziyaret ile ilgili ABD Dışişleri’nden yapılan açıklamada F-16 başlığı görülmedi.
Fidan-Blinken görüşmesinden kamuoyuna, Türkiye tarafının “eş zamanlılık” önerisi çerçevesinde F-16 savaş uçaklarının alımı ve modernizasyon sürecinin sonuçlanmasını beklediği ve İsveç’in NATO üyelik süreciyle ilgili nihai kararın TBMM’ye ait olduğunun dile getiriği bilgisi aktarılıyor.
Washington’un beklentisi, 16 Ocak’ta yasama çalışmalarına başlayacak olan TBMM'nin İsveç’i NATO’ya taşıyacak son onayı vermesi ve Erdoğan’ın onayla ilgili imzayı atmasıyla sürecin tamamlanması…
Uzlaşı iki ülke liderinin alacağı tutumla ortaya çıkabilecek.
Yalçındağ ile sohbetimize dönersem, Türkiye ve ABD arasındaki ilişkiler adına “rahattı…”
İsrail-Hamas savaşının bölgesel bir savaşa evrilmesi riski halen taptazeyken, ABD’nin 2 uçak gemisi Akdeniz’e inmişken bu rahatlığı neye yormalı?
Yalçındağ, Kasım 2024’de gerçekleşecek ABD seçimlerine işaret ediyor.
Başkanlık seçimlerinde adaylığını açıklayanlardan birisi mevcut ABD Devlet Başkanı Joe Biden, diğeri ve önceki Başkan Donald Trump.
Başta göçmen politikası nedeniyle Amerikan halkının yükselen muhalefetiyle karşılaşan Biden’ın Amerikan halkına yüklediği Rusya-Ukrayna ve İsrail-Hamas savaşının faturası, ekonomiye karşılanamaz bir maliyet yüklüyor.
7 Ekim 2023 günü başlayan İsrail-Hamas savaşı, İsrail’in Gazze’de insanlık dışı katliamlarıyla sürerken Batılı ülkeleri Filistin lehine “acil çözüm” noktasına doğru çekiyor.
2 yıldır süren Rusya-Ukrayna Savaşı unutulmuş değil.
Yalçındağ ABD seçimlerinde bir sürpriz görmüyor. Trump’ın yeniden ABD Başkanı seçilmesine neredeyse kesin gözüyle bakıyor ve ekliyor:
“Trump, Ukrayna savaşını bir saatte bitirir.”
Yalçındağ, Trump’ın Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski'yi bir odaya toplayacağını ve bu odada anlaşmayı sağlayacağını söylüyor.
Benzer cümleleri adaylık yarışını sürdüren Trump da ediyor.
Trump, Amerikan Muhafazakar Birliği’nin Muhafazakar Siyasi Eylem Konferansı’nda yaptığı konuşmada, "Oval Ofis'e girmeden bile önce Rusya ile Ukrayna arasındaki yıkıcı savaşı çözeceğim. Problemi hızlı bir şekilde çözeceğim ve bunu yapmak bir günden fazla sürmeyecek." demişti.
TAİK’teki havanın Trump dönemini yakınsaması şaşırtıcı değil. Yalçındağ’ın da hatırlattığı gibi Türkiye ile Amerika arasındaki ticaret hacminin 100 milyar dolara çıkartılması hedefine TAİK örgütsel olarak büyük destek vermişti.
Yalçındağ’ın TAİK Başkanlığı döneminde Washington ile “ticari diplomasiye” ağırlık verilmiş, ABD eyaletlerinde TAİK birimleri oluşturulmuştu.
Son 10 yılda Türkiye'nin ABD'ye ihracatı 2.5 kat, dış ticaret hacmi ise 1.6 kat artış gösterdi. Son iki yılda ivmelen ekonomik ilişkiler sonucunda ABD 2022'de 16.9 milyar dolarla Türkiye’nin en fazla ihracat yaptığı ikinci ülke oldu.
2023 yılında Türkiye’nin en çok ihracat gerçekleştirdiği ilk 3 ülke; 18 milyar 461 milyon 661 bin dolarla Almanya, 12 milyar 196 milyon 536 bin dolarla ABD, 11 milyar 444 milyon 370 bin dolarla Birleşik Krallık oldu.
Şimdi küresel ticaret ve ikili ilişkilere Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK)’e bağlı TAİK cephesinden bakalım.
ABD ile hedefe ilerleyen TAİK’in “teknoloji” atağına kalkan ve Türkiye’nin rekabet gücü zayıflayan Almanya’nın dış ticaret pazarında kuvvetlenmesi gerekiyor.
Yalçındağ 2024 dönemi DEİK İş Konseyleri seçimlerinde Türkiye-Almanya İş Konseyi Başkanı olacak.
İngiltere, Hazine ve Maliye Bakanlığı’na Mehmet Şimşek’in transferi sağlanarak güçlü bir mevzi yakaladı zaten.
TAİK resepsiyonunda en ayrıksı duran iş insanı Cüneyt Zapsu’nun notunu eklemeden bu yazıyı bitirmeyeyim.
Zapsu sohbetimizde “Yönümü Batı’dan Doğu’ya çevirdim” diyor. Batılılarla katıldığı her toplantıya boynunda Filistin simgesi şalın bulunduğunu belirtiyor.
Bu kutlamaya da kravatı olamayan ve kazak ile katılan tek davetliydi.
Tarım Yazarı Ali Ekber Yıldırım’dan bir alıntı:
Türkiye, fındık ihracatında en kötü yıllarından birisini yaşadı. İhracat geliri 2022 yılında önceki yıla göre 512 milyon dolar azaldı. Dünyanın en büyük fındık üreticisi ve ihracatçısı olan Türkiye, 2022 yılında 312 bin 564 ton fındık ihraç ederek 1 milyar 748 milyon dolar döviz girdisi sağladı. Geçen yıl ihracat geliri 2 milyar 260 milyon dolardı.
Bu yılın ihracat şampiyonu yine İtalyan Ferrero oldu. İkinci sırada ise Cüneyd Zapsu’nun sahibi olduğu Balsu Gıda var.
Fındık tüccarı Zapsu’nun bu tercihi yalnızca siyasi mi, ekonomik karşılığı da olacak mı göreceğiz.