Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, “Türkiye Yüzyılı”nın temel felsefesinin üç ana kavramını “istikrar, güven, sürdürebilirlik” olarak açıkladı.
Türkiye Yüzyılı kavramını Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ortaya atmış ve seçim kampanyasında da yoğun şekilde kullanmıştı.
Bu kavram 21 yüzyıla Türkiye’nin damga vuracağı iddiasını taşıyor.
Önce bu kavram üzerinde duralım.
Türkiye Yüzyılı nasıl olacak?
Türkiye dünyaya nasıl damga vuracak?
Refah düzeyi yüksek, gelişmiş, insan haklarına saygılı ülkelerle kıyasladığınızda Türkiye en gerilerde yer alıyor.
Milli gelirinin yarısından fazla bir dış borcu var.
Enflasyon ve döviz fiyatları rekor kırmış durumda.
İşsizlik had safhada.
Gençler Türkiye’de bir gelecek görmüyor ve yurtdışına gitmeye çalışıyorlar,
Genç doktorlar ve mühendisler de geleceklerini yabancı ülkelerde arıyorlar.
İstanbul Sözleşmesi’nden çıkan iktidar, kadın-erkek eşitliğine inanmayan partileri de bünyesine katmış durumda.
İnsan hakları, hukukun üstünlüğü sıralamasında bazı Afrika ülkelerinin de gerisindeyiz.
Bu özellikleriyle 21.Yüzyıl nasıl Türkiye Yüzyılı olacak?
Bu iddia rahmetli Necmettin Erbakan’ın hayali hedeflerini andırıyor.
Ekonomik krizi çözsün, yurtdışından para bulsun diye Hazine ve Maliye Bakanlığı’na getirilen Mehmet Şimşek, kitaba göre yaptığı açıklamada güvenin önemine dikkat çekiyor.
Güven nasıl oluşturulacak?
Cumhurbaşkanı Erdoğan, faize karşı; “Nas var sana bana ne oluyor” diye kesip atmıştı. Ayrıca ekonomist olarak “faiz neden enflasyon sonuçtur, bu kardeşiniz görevde oldukça faiz artmaz” demişti. Bu doğrultuda Merkez Bankası politika faizini yüzde 8,5’a kadar düşürmüştü.
Daha önce “kurallı ekonomi”nin gereği olarak Lütfi Elvan ve Naci Ağbal yönetimi faizleri enflasyon düzeyine çıkararak döviz fiyatını kontrol altına almaya başlamışken Erdoğan tarafından görevden alınmışlardı.
Yerlerine Nureddin Nebati ve Şahap Kavcıoğlu getirilmişti.
Bu ikili Erdoğan’ın talimatları doğrultusunda politika faizini enflasyonun çok altında belirliyorlardı.
Erdoğan faizi düşürmenin doğru politika olduğunu savunuyordu.
Önce faizi yükselterek dövizi ve enflasyonu düşürme politikası izlendi.
Sonra “nas var” denildi.
Ardından faizi düşürme politikasına geçildi.
Şimdi yine faizi yükseltme politikasına dönüldü.
Ekonomi yaz-boz tahtasına döndü.
Böyle zigzag yapan bir ülkede güven nasıl oluşacak?
İnsan haklarına hiç değer verilmeyen, muhalif siyasetçi ve aydınların, gazetecilerin hukuka uymayan kararlarla cezaevine atıldığı, yargının siyasallaştığı bir ülkeye nasıl güven duyulacak?
Ekonominin başına getirilen Şimşek serbestçe karar verebilecek mi?
Şimşek döneminin ilk faiz artırımı yapıldı. Merkez Bankası Başkanı Gaye Eren yönetiminde politika faizi yüzde 8,5’dan yüzde 15’e çıkarıldı.
Oysa piyasadaki beklenti faizin yüzde 25’e çıkarılacağı yönündeydi.
Ekonomik krizi çözsün, yurtdışından para bulsun diye Hazine ve Maliye Bakanlığı’na getirilen Mehmet Şimşek, kitaba göre yaptığı açıklamada güvenin önemine dikkat çekiyor.
Güven nasıl oluşturulacak?
Cumhurbaşkanı Erdoğan, faize karşı; “Nas var sana bana ne oluyor” diye kesip atmıştı. Ayrıca ekonomist olarak “faiz neden enflasyon sonuçtur, bu kardeşiniz görevde oldukça faiz artmaz” demişti. Bu doğrultuda Merkez Bankası politika faizini yüzde 8,5’a kadar düşürmüştü.
Daha önce “kurallı ekonomi”nin gereği olarak Lütfi Elvan ve Naci Ağbal yönetimi faizleri enflasyon düzeyine çıkararak döviz fiyatını kontrol altına almaya başlamışken Erdoğan tarafından görevden alınmışlardı.
Yerlerine Nureddin Nebati ve Şahap Kavcıoğlu getirilmişti.
Bu ikili Erdoğan’ın talimatları doğrultusunda politika faizini enflasyonun çok altında belirliyorlardı.
Erdoğan faizi düşürmenin doğru politika olduğunu savunuyordu.
Önce faizi yükselterek dövizi ve enflasyonu düşürme politikası izlendi.
Sonra “nas var” denildi.
Ardından faizi düşürme politikasına geçildi.
Şimdi yine faizi yükseltme politikasına dönüldü.
Ekonomi yaz-boz tahtasına döndü.
Böyle zigzag yapan bir ülkede güven nasıl oluşacak?
İnsan haklarına hiç değer verilmeyen, muhalif siyasetçi ve aydınların, gazetecilerin hukuka uymayan kararlarla cezaevine atıldığı, yargının siyasallaştığı bir ülkeye nasıl güven duyulacak?
Ekonominin başına getirilen Şimşek serbestçe karar verebilecek mi?
Şimşek döneminin ilk faiz artırımı yapıldı. Merkez Bankası Başkanı Gaye Erkan yönetiminde politika faizi yüzde 8,5’dan yüzde 15’e çıkarıldı.
Oysa piyasadaki beklenti faizin yüzde 25’e çıkarılacağı yönündeydi.