Kasım ayı enflasyonunun açıklanmasıyla birlikte TÜİK, memur ve emeklilere 5 aylık enflasyon verilere göre yapılacak zam oranları belli olmaya başladı. Buna göre, SSK ve Bağ-Kur emekli aylıklarına yüzde 14,57 oranında zam kesinleşti, aralık ayı enflasyonuna zam oranı netleşecek. 5 aylık enflasyona göre memur maaşı ve memur emeklisi aylığına yapılacak zam oranı ise yüzde 10,4 oldu. Yıl sonu enflasyon oranı yüzde 46 olarak gerçekleşirse, 1 Ocak 2025'ten itibaren SSK ve BAĞ-KUR emeklileri yüzde 17,05, memur ve emeklileri de yüzde 12,79 zam alabilecek.
Bu rakamlara göre, seyyanen zam yapılmazsa en düşük emekli aylığı olan 12.500 lirada 2 bin 130 liralık bir artış söz konusu olabilecek. İstanbul’da emekli yurttaşlar, ANKA Haber Ajansı’na zam oranını değerlendirdi. Emekli yurttaşlar, şunları söyledi:
"MÜLTECİLERDEN DAHA KÖTÜ DURUMA DÜŞTÜK"
Zeynel Kaymaz: Yıllarca prim ödedik, vergi ödedik biz bu devlete. Emekliliğimizde rahat edelim insanca yaşayalım derken öyle mağdur duruma düştük ki, ne beslenebiliyoruz ne gezebiliyoruz, çok kötü durumdayız yani. Mültecilerden daha kötü duruma düştük ya. Bu kadar olmaz yani. Gerçekten bugün mülteciler bizden çok daha iyi hakları var. Hastanelerde randevu alamıyoruz. Sağlık sorunlarımız var. Onları halledemiyoruz. Çok mağdur durumdayız. Bu Türkiye'nin bize yapmış olduğu büyük bir ayıp. Kınıyorum. Protesto ediyorum. İşsiziz, perişanız, açız yani iş de bulamıyoruz. Hadi çalış bu yaştan sonra zaten bizi kimseyi işe almaz da. Yine de katkı olsun bir yerde çalışalım istiyoruz. O da yok. Çok kötü durumdayız. Yetkilileri kınıyorum.
"BEN SUSMA HAKKIMI KULLANAYIM"
Bir başka emekli vatandaş: Şimdi bize diyorlar ki ne kadar para istiyorsunuz? Vallahi biz para istemiyoruz da insanca yaşamak istiyoruz. Derdimiz de o. Bu ülkede taş üstüne taş konduysa bu emeklilerin alın teri, el emeği var. Şimdi şeylere gelince para buluyorlar holdinglere. İşçiye gelince yok. Bizim parayı ne yaptın. Ben Karadenizliyim. Bizde bir fıkra var. Yağ satmaya gitmiş kadın. Adam hesabı yapıyormuş. Sıfır, sıfır elde yok, sıfır, sıfır elde yok. Bizim yağ nereye gitti demiş. Bizim vergi nereye gitti? Biz de bunu soramıyoruz. Şimdi bizim derdimiz şu. Neyi koruyacağımızı şaşırdık. Dereleri kurtaramıyoruz. Ormanları koruyamıyoruz. Kadınları koruyamıyoruz. Çocukları koruyamıyoruz. Kendimizi de koruyamaz hale düştük. Böyle bir ülke, dünyada böyle bir model yoktur... Öyle bir memleket, böyle bir yani örgütsüz toplum çürümeye mahkum. Toplum çok çürümüş. O kadar çürümüş ki artık. İnsan nefret eder duruma geliyor yani. Yani utanılacak bir ülkedeyiz. Söylenecek çok şey var. Ben susma hakkımı kullanayım".
"TAKSİM'E BİR ÇAY İÇMEYE GİDEMİYORUM"
35 sene prim ödeyerek emekli olduğunu söyleyen emekli Zeki Altınbıçak: Vallahi herhalde en komik en kısa fıkra bu yani. İki bin lira bekleyen zam. Şu anda gelirken yumurtaya baktım. 150 lira bir kolisi. Yılbaşından sonra 200 lira olacak. Yani daha bize onu vermeden bizim cebimizden zaten çıktı o paralar. 2 bin lira artık nedir ya? Bir yemek yeseniz 300 lira yani bir öğle yemeği yeseniz 300 lira. Bırakın artık yemek de yiyemiyoruz. Nerede ucuz çay? Var diye bakıyoruz yani. 15 liraya çay. Ben bunun artık hesabını yapıyorum. Çay parası bile değil. Maalesef emeklinin durumu içler acısı. Sesimizi mümkün olduğu kadar çıkartmak, bundan sonra sokaklara çıkmamız lazım. Bir külfet olarak görüyor bu devlet emeklileri. Yük olarak görüyor. Sigara sağlığa zararlıdır biliyorsunuz. Hazine ve Maliye Bakanımızın söylediği bir söz var. Sigara hesabıyla yapıyor. Ya insanın aklıyla alay ediyor bunlar. Kesinlikle alay ediyor. Ben ilk emekli olduğumda iki tane asgari ücret maaşı alıyorum. Şimdi onun altına düştü. Yılbaşından sonra emekli olacakların daha da düşük alacağı söyleniyor. Yazık günah değil mi ya. Bizler bu Türkiye vatandaşıyız. Ben 30 sene 35 sene prim ödedim. Yani bunu mu almam lazım. Benim hayallerim vardı. Ama gerçeklere bakıyorsunuz öyle değil. Ben bir araba alıp Türkiye'yi dolaşmak istiyordum emekli olduktan sonra. Ama maalesef buradan artık taksime bir çay içmeye gidemiyorum.
"BİZLER EMEKLİ OLARAK SOSYAL ATIK DEĞİLİZ. BİZLER BİREYİZ"
Bir başka emekli: Yani alım gücüyle orantıladığımız zaman 2 bin 500 liraya ne alabiliriz? Ona bir bakmak lazım. Zaten şu anda en düşük emekli maaşı 12 bin 500 lira. Kiralar almış başını gidiyor. Her şeyi almış başını gidiyor. Alım gücü yok. Ayrıca şunu söylemek isterim. Yani bizler emekliyiz. Kimseden hakkımızın dışında bir şey istemiyoruz. Bizler emekli olarak sosyal atık da değiliz. Bizler bireyiz. Ve bugüne kadar verdiğimiz emeğin karşılığını istiyoruz. Hiç kimseden bize fazladan bir şey versin filan beklentimiz yok. Yaşam seviyemizin yükseltilmesini, hakkımızı istiyoruz. Bu kadar.
"NASIL GEÇİNECEĞİZ DİYE ONU DÜŞÜNÜYORUZ"
2 yıl sonra emekli olacağını söyleyen kadın: Emekli adayıyım ama tabii ki gelecekle ilgili bir şey göremiyorum. O yüzden buradayım. Eskiden hani insanlar emekli olayım rahat edeyim bir huzura kavuşayım hayalleri vardı. Ama biz artık bu hayalleri kuramıyoruz. Şu anki emekli mağdurlarından kaynaklı. Bugün o yüzden buradayım ben de. İki yıl sonra emekli olacağım ama tabii hiçbir gelecek göremiyorum. Çalışmak zorunda kalacağım yine. Rahat ve huzur yok. Eskiden işte ev alabiliyorlarmış insanlar emekli olduklarında. Bırakın şimdi ev almayı hani nasıl yaşayacağız? Nasıl geçineceğiz diye onu düşünüyoruz.
"2 BİN LİRAYA ARTIK İNSAF DİYORUM"
Belediyeden memur emeklisi Mehmet Ali Selçukkaya: Çocuğun okula giderken 100 lira harçlık aldığı bir dönemde 2 bin liraya artık insaf diyorum. Başka hiçbir şey demiyorum yani. En az 30 bin lira olmalı bir emeklinin maaşı. En az 30 bin lira olabilmeli. Torunları için yahut da çocukları için bir şeyler yapabilmesi için 30 bin lira gereklidir diye düşünüyorum.
"TÜİK'İN DOĞRU HİÇBİR HESAP YAPTIĞINI BEN BİLMİYORUM"
Söylenecek bir şey yok yani. Bu ne söylesek ya Türkiye'de insanları yok etmek, mahkum etmek. Açlığa, özgürlüğünden yok etmek. TÜİK'in doğru hiçbir hesap yaptığını ben bilmiyorum ki. Yok yani öyle bir hesap yok. Hatta bununla da bazı sendikacılar da bununla beraber bu sıfır 64 ile yola çıkmaya başladılar. Ya bir oyun oynanıyor. O oyunun içerisinde sadece emekçiler, çalışanlar, yoksul, sendikalı olmasınlar. Sermaye sınıfı kendine göre yaratsın. Sermaye sınıfına verdiği payı versinler. TÜİK kime bağlı? Onların doğru söylediği yok ki o da doğru söylesin.