3 Şubat'ta göreve başlayan TCMB Başkanı Fatih Karahan, 22 Şubat'taki Para Politikası Kurulu toplantısında politika faizini yüzde 45'te sabit tutmuştu.
Sağlam, yazısında şu ifadelere yer verdi:
"Merkez Bankası'nın küçük bir faiz artırımı yapması durumunda bile ticari kredi oranlarının yüzde 56-57'yi geçmeyecekken, şu anda yüzde 70'e, tüketici kredilerindeki faizlerinin de yüzde 80'e çıktığını görüyoruz."
"Şubatta beklenenden yüksek gelen enflasyon rakamı ardından piyasalarda başlayan panik, bir ölçüde sınırlansa bile hala devam ediyor. Merkez Bankası'nın bu panik üzerine aldığı, kredileri sert biçimde kısıtlayan kararlar, faiz oranlarının büyük ölçüde artmasına neden oldu."
"Merkez Bankası'nın Erdoğan'ın tepkisini çekmemek için faiz artırıma gitmediğini savunan Sağlam, 'Gerekenin yapılamamasının nedeninin cumhurbaşkanı olduğu, dolayısıyla Merkez Bankası yönetiminin siyasi hareket ettiği algısı oluştu. Bununla birlikte, seçim sonrası da gerekenin yapılacağının garantisi olmadığı izlemi güçlendi ve piyasalarda oluşan panikte bu faktörler önemli rol oynadı' ifadelerini kullandı."
Sağlam'ın iddiası şu şekilde özetlenebilir:
Merkez Bankası, Erdoğan'ın faiz artırımına karşı olması nedeniyle seçim öncesi faiz artışı yapmadı.
Bu durum, piyasalarda panik yaratmış ve faiz oranlarının artmasına neden olmuştur.
Seçimden sonra da faiz artışı yapılmasının garantisi olmadığı için piyasalarda belirsizlik hakimdir.
Bu iddiaya karşı bazı itirazlar da mevcut:
Merkez Bankası, faiz kararlarını siyasi değil, ekonomik gerekçelere göre aldığını savunuyor.
Faiz artışı, enflasyonu kontrol altına almak için gerekli bir araç olarak görülüyor.
Seçimden sonra faiz artışı yapılması, ekonomik istikrara katkı sağlayabilir.
Sonuç olarak:
Merkez Bankası'nın seçim öncesi faiz artışı yapmaması, çeşitli yorumlara yol açıyor. Sağlam'ın iddiası, siyasi bir müdahale olduğunu öne sürerken, Merkez Bankası ekonomik gerekçelerle hareket ettiğini savunuyor. Seçimden sonra faiz artışı yapılıp yapılmayacağı ise belirsizliğini koruyor.