Yaklaşık 3 milyon öğrenci kapasitesine sahip özel okulların 1.5 milyon öğrenciyle sınırlı kalması, sektörde ciddi bir kriz olduğunu gözler önüne seriyor.
Aydın, özellikle son dönemde özel okul fiyat artışlarına getirilen tavan uygulamasının okulları mali açıdan zor durumda bıraktığını vurguladı. Kümülatif olarak memur maaşları ve asgari ücrette %500'e varan artışlar yaşanırken, özel okul ücretlerinin yalnızca %350 oranında artırılabildiğine dikkat çeken Aydın, bu durumun birçok okulun maliyetlerini karşılayamaz hale getirdiğini ifade etti.
Ayrıca, yüksek enflasyon döneminde özel okul ücretlerindeki artışın sınırlandırılmasının, dar gelirli ailelere hitap eden özel okulları iflasa sürüklediğini belirtti. Özellikle büyük şehirlerde yüksek ücret alan okul sayısının sınırlı olduğunu ve genel olarak özel okulların yüksek ücret profiline sahip olmadığını da sözlerine ekledi.
Aydın, eğitimin lüks bir harcama olarak görülmemesi gerektiğini ve %10 olan KDV oranının %1’e düşürülmesi gerektiğini savundu. Bu adımın, velilerin özel okullara yönelmesini kolaylaştıracağını ve eğitimdeki eşitsizlikleri azaltacağını söyledi. Ayrıca, öğretmenlere yönelik vergi muafiyeti ve SGK prim muafiyeti gibi teşviklerin de sektörü rahatlatabileceğini belirtti.
Özel okulların bu zor dönemde ayakta kalabilmesi için devlet desteğinin şart olduğuna dikkat çeken Aydın, mevcut ekonomik şartlarda eğitimin sürdürülebilirliği için daha fazla önlem alınması gerektiğini vurguladı.