Brezilya'da, G.Kore'de Var Bir Tek Türkiye'de Yok!

İnsan hakları aktivisti ve Gıda Mühendisi Dr. Bülent Şık, İsmail Küçükkaya'nın programında, çocukların sağlıklı, dengeli bir şekilde gıdaya erişemediğini söyledi. 'Muz Cumhuriyeti Değiliz' diyenlere seslenen Şık, "Muz cumhuriyeti değilsek çocuklarımızın karnını doyurmak zorundayız" diyerek iktidarın sorumluluklarını anlattı.

Halk TV'de İsmail Küçükkaya'nın Yeni Bir Sabah programına konuk olan Gıda Mühendisi Dr. Bülent Şık kriz ve yoksulluk koşullarında 'çocukların beslenme hakkına' ilişkin çok kritik açıklamalarda bulundu.

Son birkaç yıla damgasına vuran gıda krizinin toplumun geniş kesimlerini etkilediğinin altını çizen Bülent Şık, Türkiye'deki gıda güvencesizliğinin genel durumunu saptamaya yönelik bir çalışma olmadığını ama bazı verilere göre tahminler yapmanın mümkün olduğunu şu cümleleriyle açıkladı:

"DİSK'in 2024 Ocak'ta açıkladığı verilerde işsizlik sayısı 10 milyon 500 bine yakın, asgari ücretle geçinen sayısı ise 10 milyon civarında. 4 kişilik bir ailenin asgari düzeyde kıt kanaat de olsa gıda temini için harcaması gereken para yaklaşık 15 bin lira civarında. Yuvarlak hesap bize bir şey söyler. Yalnızca bu verilerle bile toplumun en az dörtte birinin yeterli, sağlıklı ve dengeli beslenmesi için gerekli gelire sahip olmadığını, bir gıda güvencesizliğiyle yüz yüze olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz."

ÇOCUKLARIN GIDAYA ERİŞİMİ

Türkiye'deki eğitim camiasının çocukların akademik başarısına aşırı takıntılı olduğunu aktaran Şık, toplumun aynı ilgiyi ve dikkati çocukların sağlığı üzerinde göstermediğini söyledi.

Çocukların beslenmesinin çok kritik olduğunu vurgulayarak iktidarın atması gereken adımları aktaran Şık şunları kaydetti:

"Geçtiğimiz eylül ayında Bir Arada Yaşarız Eğitim ve Toplumsal Araştırmalar Vakfı (BAYETAV) bir gizli açlık raporu yayımlandı. Ben de orada çalışıyordum ve o raporda özellikle son 2-2 buçuk yıla damgasını vuran olağan üstü fiyat artışlarını vurgulamaya çalıştık. Kanımca Cumhuriyet tarihinde savaş kıtlık dönemleri haricinde bu ölçüde bir fiyat artışı krizi görülmemiş bir kriz. Toplumun yeterli gelire sahip olmayan kesimleri en ağır şekilde etkileniyor bu krizden. Çocukların çok kritik bir önemi var burada.

'OKUL YEMEĞİ KOALİSYONU'

Türkiye çocuk nüfusunun çok yoğun olduğu bir toplum. Özellikle sağlıksız beslenmeye en hassas kesim, fiziksel zihinsel sağlığın en zarar göreceği kesimdeki çocuk sayısı 19 milyon. Bu kesime yönelik çocukların beslenmesini güvence altına alacak bir kamusal programımız yok. Çocukların toplu olarak bulunduğu okul, yurt, kreş gibi yerlerde sağlıklı beslenmelerini güvence altında alacak bir kamusal programın olağanüstü bir faydası olacaktır.

Çeşitli ülkelerde uygulanan ücretsiz devlet destekli 'okul yemeği' programı var Örneğin ABD'de 30 milyon öğrenciye ücretsiz öğle yemeği çıkartılıyor. Güney Kore'de 2009'dan beri uygulanıyor. Yine öğle yemeği çıkaran Brezilya çok iyi bir örnektir. Maalesef bizim okullarda böyle bir program yok. Şu an içerisinde olduğumuz gıda krizinin çocuk sağlığında yarattığı ve yaratacağı problemlerin önüne geçmek için acilen böyle programlara ihtiyacımız var. Mevcut siyasal iktidarın buna bir taahhütte bulunması gerekiyor; garanti altın alınmalı. Birleşmiş Milletler bünyesinde oluşturulmuş olan 'Okul Yemeği Koalisyonu' var. Uluslararası ve 97 ülke bu koalisyonun üyesi. Türkiye'nin de bu koalisyona üye olması gerekiyor. Bu somut bir adımdır.

'MUZ CUMHURİYETİ DEĞİL'

Çocukların içerisinde bulunduğu gıda güvencesizliğe çözüm bulmalıyız. Çocukların sağlığını güvence altına almak çok temel kritik bir kamu sorumluluğudur yani devletin görevidir. Bu sorumluluğun yerine getirilmemesini ihmal gibi değerlendirmelyiz. 'Muz Cumhuriyeti Değiliz' deniliyor ya, muz cumhuriyeti değilsek çocuklarımızın karnını doyurmak zorundayız."

Ekonomi Haberleri