Makina Mühendisleri Odası “2019 Temmuz Ayı İtibarı ile Elektrik ve Doğalgaz Fiyatları, Tarife Uygulamaları, Maliyetleri Artıran Etkenler ve Yapılması Gerekenler Üzerine Oda Raporu”nu açıkladı.
Raporda seçim dönemlerinde arttırılmayan elektrik fiyatlarının, 2018 yılı içinde Ocak, Nisan, Ağustos, Eylül ve Ekim aylarında yapılan zamlarla 2017 yılı sonuna göre 2018 yılı sonunda; konutlarda yüzde 45, diğer tüketici gruplarında yüzde 71–72 oranlarında artırıldığına dikkat çekildi.
Siyasi iktidar 31 Mart yerel yönetim seçimlerini göz önüne alarak, Ocak 2019’da elektrik fiyatlarına zam yapmamış ve yalnızca konut abonelerine yüzde 10 indirim uygulanmıştı. Bu manevra ile konutlarda elektrik fiyat artış oranı yüzde 30,5’e çekilmiş olsa da, elektrik fiyatlarının yıllık enflasyondan konutlarda yüzde 50,2 ve diğer tüketici gruplarında yüzde 250’yi aşan oranda daha yüksek olduğu gerçeğini değiştirmedi.
2019 Temmuz ayı başında yapılan yüzde 15 oranında zamla, son bir buçuk yıl içinde tüm tarife grupları için elektrik fiyatları yüzde 50–98,2 oranlarında arttı. 1 Temmuz zamlı tarifeleri ile birlikte; asgari yaşam standartlarında (4 kişilik) bir ailenin aylık 230 kWh olan elektrik enerjisi tüketiminin Haziran ayında 123,63 TL olan fatura tutarı, Temmuz zamları ile birlikte yüzde 15’lik artışla 142,17 TL’ye yükseldi.
Makina Mühendisleri Odası Başkanı Yunus Yener, yaptığı açıklamada “Siyasal iktidarın izlediği toplum çıkarlarını değil özel şirketleri kollayan politikalar nedeniyle elektrik ve doğal gaz fiyatlarında yeni zamlar gündemdedir”dedi.
İktidarın izlediği kamu kaynaklarını özel sermaye şirketlerine aktarmaya yönelik enerji politikaları ile 2018’de yaklaşık 32 milyar TL özel şirketlere transfer edildi. Rapora göre yalnız az sayıda şirketin çıkarına olan alım garantili yüksek fiyatlarla yerli kömür santrallarına tanınan alım garantisi, yerli kömür, ithal kömür ve doğal gaz santralları için oluşturulan kapasite mekanizması ile ilave ödeme yapılması gibi bedeli milyarlara varan uygulamaların yanı sıra amaçlarının çok dışına çıkmış olan ve yatırımcılara kâr garantisi sağlayan YEKDEM-Yenilenebilir Enerji Kaynakları Destekleme Mekanizması vb. uygulamalar; elektrik maliyetlerinin ve fiyatların yükselmesine neden oluyor. Bu uygulamaların mevcut haliyle sürdürülmesi, yeni zamların gerekçesi olabilir.
Doğalgaz fiyatları ise, 2018 yılı Nisan, Ağustos, Eylül ve Ekim aylarında yapılan zamlarla, 2017 sonuna göre konutlarda yüzde 25–37, küçük sanayi kuruluşlarında yüzde 29,5, büyük sanayi kuruluşlarında yüzde 100, elektrik üretimi için yakıt olarak doğalgaz kullanan santrallerde yüzde 146 oranında arttı. Doğalgaz satış fiyatlarında sürdürülmekte olan sübvansiyon, elektrik üretim tesislerinde önemli ölçüde, büyük sanayi kuruluşlarında kısmen kaldırıldı. 2019 başında, doğalgaz satış fiyatlarında, konutlara ve küçük sanayi kuruluşlarına yüzde 10, elektrik üretim tesislerine yüzde 8,8 indirim yapıldı. 01 Temmuz 2019’da ise elektrik üretimi için satılan doğal gazın fiyatı yüzde 6.45 oranında artırıldı. Raporda Konut tüketici fiyatlarına uygulanan sübvansiyonu göz ardı etmeksizin, Ankara, İstanbul ve Bursa gibi konut abonelerinin en çok olduğu kentlerde, bu indirim sonrasında dahi fiyatların 2017 sonuna göre yüzde 18,5–29,13 oranında artmış olduğunu görüldü.
MMO Başkanı Yunus Yener’in raporla ilgili yaptığı açıklamanın devamı şu şekilde:
Odamız, uzun süredir enerji yoksulları ve yoksunlarına, çağdaş yaşam koşullarını sağlayacak miktarda ücretsiz elektrik ve doğalgazın kamu tarafından temin edilmesini savunagelmiştir. Toplum yararını gözeten bu önermemizi, siyasi iktidar yakın zamana kadar yok saymış, yanıt vermemiş, adeta kulaklarını tıkamıştır.
Ankara’da Başkent Gaz’ın Temmuz 2019’da, konutlar için doğal gaz satış fiyatı KDV dahil 1.4657 TL/m³’tür. Bireysel ısınmada konut başı doğal gaz tüketimi Ankara için yıllık 1500 m³, aylık ortalama 125 m³’tür. Bu durumda, bir ailenin Temmuz 2019’da ödeyeceği doğal gaz bedeli 183,21 TL’dir. Aylık su tüketimini 10 m³, yine Ankara ASKİ konut fiyatı olan 9.48 TL/m³ veri alındığında aylık su faturası 94,80 TL olmaktadır. Aylık elektrik, doğal gaz ve su fatura bedelleri toplamı ise 420,18 TL’ye ulaşmakta olup, bu tutar asgari ücretin beşte birinden fazladır (yüzde 20,79).
Bütün bu verilerin gösterdiği enerji yoksulluğu ve yoksunluğunun ciddi bir sorun olduğudur. Bu sorunu çözme yönünde:
-Elektrik yardımının kapsamının genişletilmesi,
-Kömür yardımı yerine doğal gaz desteğinin sağlanması,
-Yerel yönetimlerin düşük gelir gruplarına ücretsiz su desteği vermesi,-Kamusal kaynaklardan sağlanan bu desteklerin kötüye kullanımını önlemek uygulamanın toplum çıkarları gözetilerek denetlenmesi gerekmektedir.
Günümüzde yaşamı idame ettirmek için vazgeçilmez olan elektrik, doğal gaz gibi enerji kaynaklarının nihai tüketiciye yeterli, kesintisiz ve ödenebilir koşullarda sunulması için, öncelikle sektörde toplumsal yararı gözeten, bütünleşik politikaların ve uygulamaların yaşama geçmesi, enerji yatırımlarının; tüketiciye, çevreye ve ekonomiye gereksiz yükler getirmeyecek şekilde, toplum çıkarlarını gözeten kamusal bir planlama dâhilinde yapılması gerekmektedir. Bu temel gereklilikler yerine getirilmediği takdirde nihai tüketicinin doğrudan ya da dolaylı olarak karşı karşıya kalacağı zararları bütünüyle önlemek mümkün olamayacaktır. Birçok şirketin kâr hırsına terk edilmiş bu düzensiz ve plansız yapının, öncelikle mevcut dağınıklıktan kurtarılması, kamusal hizmeti esas alan, toplum çıkarlarını gözeten özerk bir yapıya kavuşturulması gerekmektedir.
Yurtiçi doğalgaz arama ve üretim faaliyetlerinin yoğunlaşması, yerli doğalgaz üretiminin de mutlaka artırılması gerekmektedir. Bu noktada, karasal alanların yanı sıra denizlerdeki aramalara mutlaka hız verilmelidir. Bir “Master Plan” dâhilinde ülke karasında ve denizlerinde arama seferberliğine girişilmelidir.
Akdeniz’i kendi çıkarları doğrultusunda parsellemeye yönelen ülkelerin girişimlerine kararlı bir şekilde karşı çıkılmalı, Türkiye; Lübnan, Suriye, Libya, Mısır vb. ülkelerle işbirliği içinde, Akdeniz’de münhasır ekonomik bölgesini ve kıta sahanlığını ilan etmeli, egemenlik haklarını titizlikle savunmalıdır. Kendi egemenlik alanları içinde petrol ve gaz bulunma olasılığının olduğu bölgelerde sismik çalışmalar yoğunlaştırılmalı, sismik çalışmaların sonuçlarına göre deniz sondajlarına yönelinmelidir. Mevcut gaz alım anlaşmaları kapsamlı ve ayrıntılı bir şekilde incelenmeli, ülke aleyhine hükümlerin iptali yeniden görüşme konusu yapılmalıdır. Temel bir ihtiyaç olan doğalgazın fiyatları üzerindeki KDV yüzde 18’den yüzde 1’e düşürülmeli, ÖTV kaldırılmalıdır.