Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCBM) Mart ayı faiz kararı belli oldu. Merkez Bankası, politika faizini yüzde 8,50'de sabit tuttu.
Küresel bankacılık krizine dikkat çekildi
PPK metninde, para politikasının yeterli olduğuna vurgu yapılırken, son dönemde yaşanan küresel bankacılık krizine ilişkin, “finansal istikrarı tehdit eden koşullar oluştu” ifadesi dikkat çekti.
Metinde, "Finansal piyasalarda artan belirsizliklere yönelik, merkez bankaları tarafından geliştirilen destekleyici uygulama ve araçlarla çözüm üretme gayretleri sürmektedir" ifadelerine yer verilirken, "Depremin yakın vadede ekonomik aktiviteyi etkilemesi beklenmekle birlikte, orta vadede Türkiye ekonomisinin performansı üzerinde kalıcı bir etkide bulunmayacağı öngörülmektedir" denildi.
Ekonomistlerin tahmini ne yöndeydi?
AA Finans'ın, Merkez Bankası faiz kararı anketi geçen günlerde yayınlanmıştı. Ankette, ekonomistlerin çoğu politika faizinin yüzde 8,50'de sabit bırakılmasını bekliyordu.
ForeksHaber anketine katılan 20 ekonomistin 11 ekonomist faizin değiştirilmeyeceğini öngörürken, 9 ekonomist faizin 50 baz puan indirim ile yüzde 8,00 seviyesine çekileceği tahmininde bulunmuştu.
Reuters anketine katılan 18 ekonomistin tahminlerinin medyanı TCMB'nin bu ay politika faizini %8.50 seviyesinde sabit bırakacağını göstermişti. Ankete katılan altı kurum politika faizinin 50 baz puan daha indirileceği tahmininde bulunmuştu.
Şubat ayında indirime gidilmişti
TCMB, TL'de yarattığı hasar ve enflasyonda yarattığı keskin artışa rağmen 2021 yılında 500 baz puan faiz indirimine gittikten sonra Ağustos-Kasım döneminde art arda dört toplantıda 500 baz puan daha faiz indirdi. Merkez Bankası son olarak geçen ay depremin ardından sanayi üretimi ve istihdamın desteklenmesi için politika faizini 50 baz puan daha indirdi.
MERKEZ BANKASI'NIN KARAR METNİ
Kararla ilgili kuruldan yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:
"Yakın dönemde iktisadi faaliyete ilişkin açıklanan veriler tahmin edilenden daha olumlu seviyelerde gerçekleşmesine rağmen, jeopolitik risklerin ve faiz artışlarının da etkisi ile gelişmiş ülke ekonomilerinde resesyon endişeleri sürmekte, finansal istikrarı tehdit eden koşulların oluştuğu gözlenmektedir. Türkiye’nin geliştirdiği stratejik nitelikte çözüm araçları sayesinde temel gıda başta olmak üzere bazı sektörlerdeki arz kısıtlarının olumsuz etkileri azaltılmış olsa da uluslararası ölçekte üretici ve tüketici enflasyonu yüksek seviyelerini sürdürmektedir. Yüksek küresel enflasyonun, enflasyon beklentileri ve uluslararası finansal piyasalar üzerindeki etkileri yakından izlenmektedir. Ülkeler arasında farklılaşan iktisadi görünüme bağlı olarak gelişmiş ülke merkez bankalarının para politikası adım ve iletişimlerindeki ayrışma devam etmekle birlikte, takas anlaşmaları ve yeni likidite imkânları ile finansal istikrarı öncelikleyen eşgüdümlü adımlar atılmaktadır. Finansal piyasalar, merkez bankalarının faiz artırım döngülerini yakında sonlandıracağını beklentilerine yansıtmaktadır.''