İzmir'in kiraz üretim merkezlerinden olan Kemalpaşa ilçesinde Ziraat Odası Başkanı Bülent Oray ile üreticiler sorunlarını ANKA Haber Ajansı'na anlattı. Artan maliyetlerin ve bahçe ile market arasındaki fiyat farkının üreticiyi olumsuz etkilediğini belirten Kemalpaşa Ziraat Odası Başkanı Bülent Oray, “Bugün bir toplama maliyeti 30-35 lira kiloda. Pazara götürdüğünüzde en iyi kirazı 50 liraya satarsanız en düşük, kiraz 20 lira olursa bu işin içinden nasıl çıkılır? Yani bu insanlar ne yapacak? Bu sene 70, 80 liranın altında kiraz satılırsa üretici bu işin altından kalkamaz. Biz bundan sonraki nesillere artık bu kirazı belki fotoğraflarda gösterecek seviyelere geleceğiz. 5-10 seneye kalmaz kirazı da yurt dışından ithal edersek şaşırmam" dedi.
Üreticinin sesinin duyulmadığını belirten Kemalpaşa Ziraat Odası Başkanı Bülent Oray, kiraz fiyatlarının düşüklüğünden yakındı. “Bugün baktığımızda ürünlerimizde bir zirai kalıntı yok. Pazarımızı etkileyecek olumsuzluklar yok. Bu işi ticaretine yapanlar yurt içinde hadi ekonomiye bağlıyor ama yurt dışında dolarla satıldığı için dolar çok yüksek. Niye hâlâ bu fiyatlar yerlerde? Biz anlamış değiliz, anlam vermiş değiliz. Dilimizin döndüğünce yıllardır bunun mücadelesini veririz. Bunun söylemlerini söylüyoruz ama üreticinin sesini duyan yok. Ama bu vurdum duymazlık Kemalpaşa'daki üreticilerimizin kiraz üretiminin sonu olacaktır" diye konuştu.
TARLADA 70, MARKETTE 1200 LİRA
"Biz bundan sonraki nesillere artık bu kirazı belki fotoğraflarda gösterecek seviyelere geleceğiz" diyerek açıklamalarını sürdüren Oray, şunları ifade etti:
"Üretici gerçekten çok haklı. Daldaki kiraz el ile oraya konulmuyor. Bir emek sarf ediliyor, bir alın teri dökülüyor. Yani bugün bir toplama maliyeti 30-35 lira kiloda. Pazara götürdüğünüzde en iyi kirazı 50 liraya satarsanız en düşük kiraz 20 lira olursa bu işin içinden nasıl çıkılır? Yani bu insanlar ne yapacak? Yani tabii ki haklı olarak biz üreticinin temsilcisiyim ve dilimin döndüğü kadar bunları anlatmak için mücadele veriyorum ama belli yerlerden de belli tepkileri de alıyoruz. Bir kıyaslama yapmak lazım. Yani bunu ben vekillerimize söyledim. Marketteki raftaki fiyattan geriye doğru bir bakılsın. Yani bu işin ticaretini, nakliyesini, ambalaj işini yapan ve üretici ayağına kadar gelsin bu. O aradaki makasta para dağılımına bir bakalım. 10 kilometre ilerimizde büyük bir market var. 250 gram kiraz 295 lira. Bunun kilograma vurduğunuzda 1200 lira. Ama üreticinin cebine giren o kirazın parası 70 lira. Anlam verecek bir durum yok. Yani bunu siz birebir maliyette yapıyorsunuz. Masraf koysanız kar koysanız, döküldüğünü koysanız o rakamlara ulaşamaz. Yazık günahtır yani bu üreticilerin yani bu şekilde bir durumun içine sokulması.
"ÇİFTÇİLER ÜRETMEZSE BU İNSANLAR NE YİYECEK?"
Bugün çiftçiler üretmezse bu insanlar ne yiyecek? Yani bugün bir ayakkabıyla idare edebiliriz ama yemek yemek zorundayız. Nasıl bir kiraz üreticisi böyleyse domates, biber de aynı şekilde. Sadece kirazın toplama maliyeti 35 lira. Bunun bir o kadar da yıl içindeki masrafları var. İlaç var, gübre var. Bugün bu bahçeyi nisan ayında başlıyoruz biz sulamaya. Yağmur yağana kadar. Ekim, kasım ayına kadar suluyoruz. Bugün bir saat suyun maliyeti 250 lira. Kirazı topladık mı bizim işimiz bitmiyor. Yıl boyunca biz bu mücadeleyi yine yapıyoruz. İlaçlama yine yapılıyor. Araziyi işlemek için mazot yine kullanılıyor. Bu sene 70, 80 liranın altında bu kiraz satılırsa üretici bu işin altından kalkamaz.”
"ÜRETENLE ÜRETMEYEN ARASINDA BİR FARK YOK"
Oray, tarımsal desteklerin üretene verilmesi gerektiğini de belirterek, “Devlet tarafından mazot, gübre desteği veriliyor. Üretene de aynı parayı alıyor, boş tarlası olan da. Yani üretenle üretmeyen arasında bir fark yok. Yani kayıt altına alınacaksa alsın. Bütün masrafları aynı bir esnaf gibi düşünülsün. Ne kadar masrafı varsa yazsın ondan sonra da kârından sonra devlet vergi alsın. Şunu anladım; Kemalpaşa için ilerleyen yıllarda tarım düşünülmüyor. İşte imara açılsın, sanayi bölgesi olsun, liman yakın, İzmir yakın, potansiyel olarak rant güzel. Bunun savaşıyla işte insanlar bu fiyat dar boğazından dolayı bu üretimsel taraftan çıksın isteniyor” ifadelerini kullandı.
"ÜRETİCİ ÇILDIRMIŞ VAZİYETTE"
Kemalpaşa'da bir kiraz üreticisinin para etmediği gerekçesiyle kirazlarını hayvanların yemesi için boş araziye döktüğü sosyal medyadaki görüntülerle ilgili de açıklamalarda bulunan Oray, şunları kaydetti:
"Bununla ilgili tüketiciler tarafından da çok olumsuz bir şekilde tepki verildi ama ben orada üreticiyi haklı buluyorum. Yani tabiri caizse üretici çıldırmış vaziyette. Niye? Bir beklentisi var. Yılda bir sefer bu ürün alma şansı var. İyi bir şekilde değerlendirmek zorundasınız. Ona göre geçimini sağlıyor. Şark kurnazlığı yapıp buradan ucuza alıp da tüketiciye pahalı vermenin anlamı yok. O 20 lira olan kirazı bugün en yakınımızdaki İzmir'deki pazar yerlerine gittiğimizde 100 liradan aşağı bulamıyorsunuz. İşçilik diye bir şey yok. Sadece kasayla alıp götürüyor, kiloyla satıyor. Yani o bile aldığı maliyetin üzerine bir kâr koyup da satıyor. Ama burada 'üretici senin maliyeti kaç para?' denilmiyor. Yani bu sene üretici yıl içinde yapmış olduğu masraflarını alabilse kârlı. İmkanı yoksa, kredi çekemiyorsa ne yapacak? Borcu varsa nasıl ödeyecek? En kötü ihtimal buradaki araziler satılıp gidecek. Bugün nasıl uzak doğu meyveleri yurt dışından geliyorsa 5-10 seneye kalmaz kirazı da yurt dışından ithal edersek şaşırmam. O üreticinin veryansını, sıkıntısı bu."
“BÖYLE GİDERSE KÜÇÜK ÇİFTÇİ KALMAZ”
Maliyetlerin çok ağır olduğunu dile getiren kiraz üreticisi Hasan Ali Oray ise “Masraflarımız ağır, gübre pahalı, elektrikli pahalı. Devlet Su İşleri’nin kuyuları var. Oradan sulama yapıyoruz. Elektrik zamlandığı zaman bu sefer sulama maliyetleri de artıyor. Kiraz bitince bizim işimiz bitmiyor. Mücadelemiz yine devam ediyor. İlaçlamasıdır, sulamasıdır, gübrelemesidir. Yani düşündürüyor. Bugün kızımı okula göndermedim, kova çekiyor bugün burada. Yani biraz maliyetleri düşürebilir miyiz? Eşim, annem seçiyor. Yani zararın neresinden dönersek kârdır gibi düşünüyoruz. Böyle giderse benim 50-60 dönüm arazim var. 5 dönüm yerimi satarım. İki, üç sene daha gider ama çocuklarım için çok zor yani. Bu işi yapamazlar böyle giderse. Küçük çiftçi kalmaz. Bu sene adamın sade kirazı varsa ne düğün yapabilir, ne o çocuğunu okula gönderebilir, ne doğru düzgün harcama yapabilir. Hiç bir şey yapamaz. Şu andaki amacımız şimdiye kadar bahçenin içine döktüğümüz masrafı almak. Başka bir şey düşünmüyoruz” diye konuştu.
"KENDİ BAHÇEMİZİN İÇERİSİNDE İŞÇİDEN DAHA AZ PARA KAZANIYORUZ"
Kiraz üreticisi Mehmet Murat Akgün de "Bu sene kirazda rekoltemiz çok düşük. Benim üç tane çocuğum var. Birisi liseye gidiyor. Bulunduğumuz bölgede lise yok. Ben çocuğumu nasıl liseye göndereceğim onu düşünüyorum. Buradan artık siz pay biçin. İnsanlarımız pay biçsin. Rekoltemiz çok düşük. İşçi maliyetlerimiz yarı yarıya. Ben üç, dört günden bu yana kiraz topluyorum. Topladığım kirazın ücretinin yarısını işçiye veriyorum, yarısını da kendim alıyorum. Kendi bahçemizin içerisinde işçiden daha az para kazanıyoruz şu an için. Sulama maliyetleri bir dahaki dönemdeki hastalık maliyetleri bunlar hariç. İşimiz bu sene çok zor. Yetkililerden beklediğimiz işte kredilerdir. Faiz ertelemesidir. 'Ben yılı nasıl tamamlayacağım?' onun düşüncesindeyim. Tek sıkıntım bu" dedi.