Doların 20 Aralık 2021’de 18.36 TL’yle tarihi zirveyi görmesi üzerine Türk Lirası’ndaki (TL) değer kaybını önlemek için panik halde uygulamaya konulan kur koruma mevduatın (KKM) kurdaki artışı önleyememesinin yanı sıra artık pek kimseye de faydası kalmamış gibi görünüyor.
KKM, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) politika faizini dün yüzde 10.5’e indirmesiyle yüzde 13.50’ye düşen faiziyle birlikte eski cazibesini de yitirecek gibi görünüyor. Böylece 7 Ekim itibarıyla 1.4 trilyon liranın biriktiği KKM, Hazine’ye 7 ayda getirdiği 85 milyar liralık yükle, bankacılık sistemi dışında kimseye kazandırmamış olacak. Yani parasını dolar Aralık 2021’de 13 lirayken KKM’ye yatıranlar, yılbaşından bu yana ortalama yüzde 45 faiz getirisiyle kendilerini yüzde 83.45 resmi enflasyona karşı koruyamazken, Hazine’nin faiz yükünü vergisini zamanında ödeyen vatandaşlar üstlenecek.
HSBC Başekonomisti İbrahim Aksoy’un 10 ayda “arka kapıdan” yapıldığını iddia ettiği 118 milyar dolarlık döviz satışı da dolardaki artışın önünü kesmeye yetmedi. 2021 Aralık ayındaki tarihi zirveyi defalarca geçerek 19 lira sınırına dayanan dolar kuru iğneden ipliğe ithal ürünlerin maliyetini artırarak enflasyonu körüklediği gibi cari açığın da 40.9 milyar dolarla 4 yılın zirvesine çıkmasına neden oldu. Yani sistemin tek kazananı faiz yükünü Hazine’ye finanse ettiren bankalar oldu. Aslına bakılırsa, enflasyon muhasebesine geçişleri 2023 yılına ertelenen bankaları da böyle yüksek bir enflasyonist ortamda suçlamak çok da doğru değil.
Gencal: Kamuya toplam maliyeti 300 milyar TL’yi geçecek
Finansal danışman ve DEVA Partisi Genel Merkez Yönetim Kurulu Üyesi Ömer Rıfat Gencal, KKM’nin bugüne kadar Hazine’ye maliyetinin 85 milyar, tahmini olarak TCMB’ye 117 milyar, toplamda da kamuya 202 milyar TL bir yük getirdiğine dikkat çekerek, “Bu yükün yıl sonuna kadar 300 milyar TL’yi aşması da büyük bir risk olarak duruyor” dedi.
Bu kadar büyük bir tutarın kamu tarafından karşılanmasının altında yatan en büyük sebebin para politikasının önemsizleştirilmesi ve enflasyonun kontrolden çıkması olduğunu vurgulayan Gencal, şunları söyledi:
“Buna bağlı olarak kamunun bir tercih yaparak enflasyonu ve fiyat istikrarını sağlamak yerine faizi düşük tutmaya çalışması kamunun ve vergi ödeyen vatandaşların bu uygulamadan büyük bir zarar görmesini beraberinde getirdi. Peki KKM yapanlar bundan kazanç sağladı mı? Bu soruya da verilecek cevap oldukça net. Enflasyonla karşılaştırıldığında KKM yapanların da mevcut varlıklarının eridiği görülüyor. Üstelik varlıklarını dövizden TL’ye çevirenler daha önce kazandıkları döviz getirisinden de oldular diyebiliriz. Son dönemlerde verim eğrisinde ortaya çıkan anomali, TCMB’nin rezerv yakma pahasına dövizi baskılaması, enflasyon beklentilerinde iyileşme olmaması ve TL birikimlerinin erime riski ile karşı karşıya olması, bundan sonra da KKM yapan yatırımcıyı kaybettirecek bir resimle karşı karşıya olunacağına dair sinyaller veriyor. Özetle, para politikasının enflasyonu düşürmekten ve sürdürülebilir bir fiyat istikrarı sağlamaktan uzak uygulamalarla devam etmesi, TL birikimlerin ne şekilde tutulursa tutulsun, bu ekonomik görünümle yatırımcıyı enflasyon karşısında korumasının mümkün olmadığını gösteriyor.”
‘Faizi yükseltmemek için bu yükü üstlenmeye değer mi?”
Başkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şenol Babuşcu ise KKM’nin bu yıl bütçeye maliyetinin 100 milyar lirayı geçeceğini belirterek, “2023 yılı sonnda ise 200 milyar lira gitmiş olacak. Sırf faizi yükseltmemek için bu yükü üstlenmeye değer mi? Politika faizi 10.50’ye düşünce KKM faizi de yüzde 13.50’ye düştü. Hazine’nin üzerindeki yük giderek artıyor” dedi.
‘Parasını KKM’ye bağlayanlar veda edebilir”
Finansal piyasalar uzmanı İris Cibre de, Twitter hesabından yaptığı paylaşımda parasını 29 Temmuz'da 3 aylığına KKM’ye bağlayanların dolar kuru önümüzdeki hafta 18.67 TL’nin üzerine çıkmadığı takdirde yüzde 4.25’e inen faiz nedeniyle yeniden yatırmayabileceklerine dikkat çekti. Cibre, “Çünkü mevduatta kalsalardı 3 ayda yaklaşık yüzde 5.5 seviyesinde faiz almış olacaklardı. Bakalım Merkez Bankası KKM’ciler için kuru biraz salacak mı?” dedi.
Bankacılık uzmanı ve ekonomist Erol Taşdelen de, KKM’yle bireysel vadeli mevduatların üçte birinin KKM’ye dönerek fakir fukaraya gitmesi gereken Hazine kaynaklarının zenginlerin cebine ve bankalara gittiğini belirterek, “Ters sosyal para transferi söz konusu. Bu normal şartlarda bir devletin yapacağı davranış değil” diye konuştu.