Uluslararası Para Fonu (IMF), bugün ‘küresel ekonomik görünüm’ raporunu yayımlarken, Türkiye ile ilgili tahminlerine de yer verdi.
IMF teknik ekibi, her yıl olduğu gibi dördüncü madde görüşmeleri kapsamında yaptığı Türkiye ziyaretinin ardından ilk açıklamayı ve bazı tahminlerini 6 Ekim’de kamuoyu ile paylaşmıştı.
Bugünkü raporda ve veri tabanında, Türkiye ekonomisiyle ilgili daha detaylı tahminler yer aldı.
DOLAR TAHMİNİ
IMF, veri tabanında bir kur tahminine yer vermiyor ancak TL ve dolar bazındaki yıllık milli gelir tahminlerinden ima edilen ortalama dolar kuru beklentisi hesaplanabiliyor.
Buna göre, IMF, 2022’de 15 trilyon TL olan milli gelirinin, 2023’te 24,6 trilyon TL’ye, 2024’te 40,1 trilyon TL’ye, 2025’te 63,1 trilyon TL’ye, 2026’da 95 trilyon TL’ye, 2027’te 134,9 trilyon TL’ye ve 2028’de 188,9 trilyon TL’ye yükselmesini bekliyor.
IMF, 2022’de 906 milyar dolar olan ABD doları cinsi milli gelirin ise, 2023’te 1 trilyon 155 milyar dolara, 2024’te 1 trilyon 341 milyar dolara, 2025’te 1 trilyon 402 milyar dolara, 2026’da 1 trilyon 454 milyar dolara, 2027’de 1 trilyon 516 milyar dolara, 2028’de ise 1 trilyon 576 milyar dolara yükselmesini bekliyor.
Dolayısıyla, IMF, 2022’de 16,57 olan ortalama dolar/TL kurunun, 2023’te 21,28’e, 2024’te 29,92’ye, 2025’te 44,99’a, 2026’da 65,32’ye, 2027’de 89,02’ye, 2028’de 119,85’e yükselmesini bekliyor.
Eylül ayında hükümetin açıkladığı Orta Vadeli Program’da yıllık ortalama dolar kuru tahminleri 2023 için 23,88, 2024 için 36,78, 2025 için 43,94, 2026 için ise 47,80 olmuştu.
ENFLASYONUN 2025'E KADAR HEDEFE DÖNMESİ BEKLENMİYOR
IMF, 2022 sonunda yüzde 64,27 olan Türkiye’de yıl sonu resmi tüketici enflasyonunun, 2023 sonunda yüzde 63,99, 2024 sonunda yüzde 54,28, 2025 sonunda yüzde 55,40, 2026 sonunda yüzde 41,44, 2027 ve 2028 sonunda yüzde 37,40 olmasını bekliyor.
OVP’de yıl sonu enflasyon tahminleri, 2023 sonu için yüzde 65, 2024 sonu için yüzde 33, 2025 için yüzde 15,2, 2026 için yüzde 8,5 olmuştu.
Raporda, küresel enflasyonun ise 2022'deki yüzde 8,7 seviyesinden 2023'te yüzde 6,9'a ve 2024'te yüzde 5,8'e istikrarlı bir şekilde düşeceğinin öngörüldüğü, ancak enflasyon tahmininin bu yıl için 0,1 ve gelecek yıl için 0,6 puan artırıldığı, çoğu durumda 2025'e kadar enflasyon hedeflerine dönülmesinin beklenmediği ifade edildi.
ABD'de borç limiti gerilimlerinin çözülmesiyle İsviçreli ve ABD'li yetkililerin bankacılık sektöründeki türbülansı kontrol altına almak için kararlı bir şekilde harekete geçmesi nedeniyle, finansal görünüme yönelik risklerin altı ay öncesine göre daha dengeli olduğuna işaret edilen raporda, ekonomide "sert iniş" ihtimalinin azaldığı ancak küresel büyümeye yönelik risklerin aşağı yönlü olmaya devam ettiği kaydedildi.
Raporda, Çin'in emlak sektörü krizinin özellikle emtia ihracatçıları açısından küresel etkileriyle birlikte derinleşebileceğine değinilerek, enflasyonun sıkı iş gücü piyasalarıyla birlikte beklenenden daha yüksek politika faizleri gerektirmesine katkıda bulunabileceği vurgulandı.
Daha fazla iklim ve jeopolitik şokun, gıda ve enerji fiyatlarında ilave artışlara neden olabileceği kaydedilen raporda, jeoekonomik ayrışmanın yoğunlaşmasının emtianın piyasalar arasındaki akışını kısıtlayabileceği, ek fiyat dalgalanmalarına neden olabileceği ve yeşil dönüşümü karmaşık hale getirebileceği ifade edildi.
Raporda, düşük gelirli gelişmekte olan ülkelerin ise yarısından fazlasının borç sıkıntısı içinde veya yüksek risk altında olduğu kaydedildi.
TÜRKİYE İÇİN BÜYÜME TAHMİNLERİ YÜKSELTİLDİ
IMF, Türkiye ekonomisine ilişkin büyüme beklentilerinde ise bu yıl ve gelecek yıl için yukarı yönlü revizyona gitti.
Türkiye ekonomisinin bu yıl yüzde 4 ve gelecek yıl yüzde 3,25 büyüyeceği tahmin edildi.
Fon, temmuz ayındaki tahminlerinde, Türkiye ekonomisinin bu yıl yüzde 3 ve gelecek yıl yüzde 2,8 büyüyeceğini öngörmüştü.
IMF, 6 Ekim'de de James Walsh liderliğindeki IMF heyetinin 25-29 Eylül'de yaptığı Türkiye ziyaretinin ardından ülke ekonomisine ilişkin değerlendirmeleri paylaşmıştı.
Fondan yapılan açıklamada, Türkiye'de seçimden bu yana uygulanan politika değişikliğinin memnuniyetle karşılandığı aktarılmıştı.
Açıklamada, politika faizinin yükseltilmesi, vergilerin artırılması ve bazı finansal sektör önlemlerinin serbestleştirilmesi yönündeki son adımların riskleri azalttığı ve yatırımcı güvenini artırdığı belirtilerek, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın rezerv pozisyonunun da iyileştiği kaydedilmişti.