Hazine ve Maliye Bakanlığı Bakan Yardımcısı Şakir Ercan Gül, Türkiye’nin ikinci çeyrekte Avrupa’nın en kaliteli büyüyen ülkesi olduğunu vurgulayarak “Avrupa’nın net bakıldığında en yüksek büyüyen ülkesiyiz bunu sürdürmemiz gerekiyor. Devamlı bisikleti çevirmemiz gerekiyor. Nasıl çevireceğiz çok iyi sağlıklı kredi mekanizması kurarak çevireceğiz. Gelişigüzel kredi olmaz. Selektif olmalıyız, gerekirse tüketici kredilerinden fedakarlık yaparak ki gerekirse pahalandıracağız kaynakları daha çok sanayiye üretime vermeliyiz” dedi.
İki açıkla mücadele etmeden faiz düşürülürse sermaye kaybı olur
Dünya'dan Şebnem Turhan'ın haberine göre, Finansın Geleceği Zirvesi’nde yaptığı konuşmada Gül, İngiltere’nin geçen yıl ikinci çeyrekte yüzde 20 küçüldüğünü hatırlatarak net büyümesinin yüzde 2 bile olmadığına dikkat çekti. Gül şöyle konuştu:
“Bizim net büyümemiz ikinci çeyrekte yüzde 10’un üzerinde. Türkiye Avrupa’nın en net, en iyi büyüyen ülkesidir. Hiç tartışmasız, açık ara Türkiye’ye yaklaşan yok. İngiltere’nin çok üzerinde. Bunu sürdürmemiz gerekiyor. Paranın bir maliyeti var ucuz para dağıtarak büyürüz ama ciddi enflasyon olur, parayı en optimum düzeyde en gerekli yerlere vermek zorundayız. Finansta selektiflik, teşvifkte selektiflik, finansta selektiflik, faizi düşürmenin iki yolu var. Bütçe açığını sınırlı tutacaksın. Cari açığı minimize edeceksin, Faizi bu iki açıkla mücadele ederek düşürebiliriz. Bu iki açıkla mücadele etmeden faizi düşürürsek sermaye kaybına eden olur.”
Finansal sektörde en büyük payın bankacılık sektöründe olduğunu belirten Gül, reel sektörün de temel finansmanının bankacılık sektörü olduğunu kaydetti. Gül, bankaların krediyi mevduatla finanse ettiklerini dile getirerek mevduat kredi ilişkisinin optimal bir noktada bulunduğunu söyledi.
Bankacılık sektörünün reel sektör finansmanında ağırlığının bu kadar çok olmasının doğru olmadığını dile getiren Gül, şöyle devam etti:
“Ekonomik bağımsızlık olmazsa olmazımız. Kredi ağırlıklı yapı var ve bunu değiştirmemiz gerekiyor. Borsaya kota olmanın avantajları artırmamız lazım. Halka açık hissedarların haklarını koruma konusunda da daha hassas olmak zorundayız.”
'TL’ye güveni artıracak adımlar atmamız gerekiyor'
Bankaların aktifler ve pasifler arasındaki vade uyumsuzluğunun finansman ihtiyacını sermaye piyasasına doğru evrilterek çözmek gerektiğini kaydeden Gül, “Mevduatın vadesinin uzatılmasına yönelik tedbirler alındı ama biraz daha geliştirmemiz gerekiyor. Dolarizasyon önemli bir problem, paranın itibarı açısından dolarizasyon seviyesini azaltmamız gerekiyor. TL’ye güveni artıracak adımlar atmamız gerekiyor. Yönetmek için güçlü kapasiteye sahibiz ama dolarizasyon sermaye piyasaslarına ciddi engel olarak karşımız çıkıyor” dedi.
'Bütçe açığında yılı yüzde 3.5’in altında kapatmak istiyoruz'
Finansal piyasaları son dönemde etkileyen iki konunun öne çıktığını belirten Gül, şunları söyledi:
“Kamuda etkinlik ve verimlilik kapsamı içinde yapmamız gereken şeyler dengeyi muhafaza etmek. Bakanlığımız açısından bu önemli sorumluluk. Ekonominin dengesi popülizme kurban edilemeyecek kadar önemli, hem gelir hem gider açısından dengeyi sağlamak zorundayız. Bu yılı yüzde 3,5 bütçe açığı hedefinin altında bir rakamda kapatmayı arzuluyoruz. Bütçe anlamında sıkı bir bütçe programı yürütüyoruz. Gelişigüzel harcama yapmama, kurumların harcamalarını optimum seviyede tutma çabamız var.”
Gül, Paris İklim Anlaşması’nın ekimde parlamentoda onaylanacağını hatırlatarak uluslararası fonların bu konudaki hassasiyetinin arttığını dile getirdi.
Dijital finansal faaliyetler konusunda da çalışmaların sürdüğünü, Merkez Bankası’nın dijital para yasası konusunda hazırlığı olduğunu söyleyen Gül, ancak dijital para ile kripto para ayrımının yapılmak zorunda olunduğunu vurguladı. Gül, “Karşılığı olan parayla karşılığı ne olduğu bilinmeyen parayı aynı kefede değerlendirme imkanımız yok” diyerek ancak bu kanunun kripto paranın yarattığı ve yaratacağı tahribatları ortadan kaldıracak şekilde kurgulanacağını ifade etti.
Gül, finansal sistemimizi güçlü tutmak zorunda olunduğunu vurgulayarak “Kredileri selektif yapmamız kaynakları doğru kullanmamız lazım. Minimum faiz vermek hepimizin arzusu. Açıklarımız var belli oranda faize katlanmak zorundayız. Amacımız hiç faiz vermemek oraya gidebilmem için ekonomideki dengeleri muhafaza etmeliyiz” diye konuştu.