Fitch, 28 Şubat'ta Türkiye’yi finansal ve ekonomik ölçekte değerlendiren bir çevrimiçi konferans düzenledi.
Jeopolitik risklerin sıralandığı ve borçlanma maliyetlerinin yüksek kalmayı sürdürdüğüne dikkat çekilen toplantıda, cari denge açısından turizm ve enerjinin stratejik önemi nedeniyle son gelişmelerle bu alanlarda projeksiyonların değişmesinin muhtemel olduğu aktarıldı.
Toplantıda, geçen yılın sonundan itibaren yaşanan gelişmelerin “bu kez farklı” olduğunun düşünülmesine yol açtığı belirtilirken, para politikası ve başta yüksek enflasyon olmak üzere makro iktisadi koşullara vurgu yapıldı.
Toplantıda, yurt dışı finansmana erişimde zorlukların varlığı ile birlikte güçlü bir büyüme görüldüğü ifade edildi ve son not indirimine dair ayrıntılara yer verildi.
'Yüksek dolarizasyon risk unsuru'
Jeopolitik risklerin yanı sıra başta TL olmak üzere Türk varlıklarında görülen dalgalanmalara, şu an izlenen politikalardaki kırılganlıkların eklendiği dile getirildi.
Kuru ve enflasyonu yukarı yönde etkileyecek unsurlara vurgu yapan analistler, dolarizasyonda gevşeme yaşandığını ancak halen yüksek dolarizasyonun bulunduğunu, bunun da bir risk unsuru olarak görünümünü koruduğunu belirtti.
'Dış borçlanma zorlaştı'
Kur korumalı mevduat ürününün sürdürülebilirliğinin enflasyonun yükselmesi halinde tartışmalı durumda olduğu belirtildi.
Düşük faizin mevcut ya da yükselen enflasyon ile devam etmesi (negatif faiz) bir risk olarak değerlendirilirken dış borçlanma koşullarının zorlaştığı ve borçlanma maliyetlerinin yüksek kalmaya devam ettiği ifade edildi.
Diğer yandan konferansta kamu maliyesinin, benzerleri ile kıyaslandığında güçlü göründüğüne dikkat çekildi.
2018 yılından itibaren borçlanmadaki dezavantajlı görünümün değişmediği vurgulanan konferansta, 2023 seçimleri, Rusya ile anlaşmazlıklar, ABD ile anlaşmazlıklar ve AB ile anlaşmazlıklar ekseninde jeopolitik risklerin altı çizildi.
Ayrıca, büyümedeki güçlü ivmeye karşın kişi başına düşen gelirde 2013’ten itibaren bozulma olduğuna vurgu yapıldı.
'Banka sermayelerinde aşınma var'
Bankacılık sektörüne ilişkin kısımda hükümetin doğrudan müdahalelerinin istikrar açısından risk unsuru olduğu ifade edilirken, Türk lirasının görünümünün ve dış finansmana olan gereksinimin, bankalar tarafında negatif görünüme neden olduğu belirtildi.
Risk faktörleri arasında faaliyet ortamındaki kötüleşme veya bankaların sermayelerinde ve Döviz likiditesi tamponlarında aşınmadan bahsedilirken, "Türk bankalarının kredi notları Türkiye’nin ülke kredi notunda bir indirime karşı hassas durumdalar" denildi.
Fitch Türk bankalarının kısa vadeli dış borç servis ihtiyacının 45-50 milyar dolar olarak tahmin etti.
"Sektörün dalgalı bir piyasada faaliyet göstermesi ile bankaları makroekonomik ve finansal istikrar riskine maruz bırakıyor" değerlendirmesi yapıldı.
Refinansman riskleri ve likidite risklerine dikkat çekilirken, varlık kalitesi ve sermaye yeterlilik rasyolarının da kırılgan yönlerine değinildi.
Analistler, makro görünümdeki belirsizliklerin bankacılık performansı üzerinde baskı oluşturduğunu ifade ederken her şeye rağmen sermayelerin güçlü ancak zayıf yanlara da duyarlı olduğunu belirtti.