Kuruluş gerekçesinde, geçen yılki cumhurbaşkanlığı seçiminin ardından benimsenen daha geleneksel makroekonomik politikaların ve dış finansman ihtiyacındaki azalmanın, makro ve finansal istikrar risklerini önemli ölçüde azalttığını vurguladı.
Bu değişikliklerin, daha istikrarlı bir ekonomik ortam yaratarak yatırımları ve büyümeyi teşvik edeceği ve Türkiye'nin uzun vadeli kalkınma potansiyelini güçlendireceği öngörülüyor.
Yayımlanan raporda, "Türkiye'nin politika çerçevesine yönelik artan yatırımcı güveni, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) Döviz rezervleri pozisyonunda iyileşme, daha düşük dolarizasyon ve bankaların dış finansmana daha fazla erişimini sağladı. Sonuç olarak, sektörün yabancı para (YP) likit varlıklarının önemli bir bölümünü oluşturan bankaların TCMB ile yaptıkları döviz swapları önemli ölçüde azaldı. Tüm bu faktörlerin finansal istikrarı desteklemeye devam etmesi bekleniyor" ifadeleri yer aldı.