Mercer ve CFA Enstitüsü Küresel Emeklilik Endeksi 2022 yılı sonuçları açıklandı. Buna göre İzlanda yine listenin başında yer alırken, onu Hollanda ve Danimarka izledi. Dünya nüfusunun yüzde 65'ine karşılık gelen 44 ülkenin bulunduğu endekste Türkiye, geçen yıl olduğu gibi yine 40’ıncı sırada yer aldı. İzlanda en yüksek endeks değerine (84.7) sahip olurken, onu Hollanda (84.6), Danimarka (82), İsrail (79.8), Finlandiya (77.2), Avustralya (76.8), Norveç (75.3), İsveç (74.6) izledi. Türkiye 45.3 endeks değeriyle Hindistan, Arjantin, Filipinler ve Tayland’ı geçmeyi başardı. 14 yıldır yayınlanan endeks, emeklilik geliri sistemlerini karşılaştırarak daha yeterli ve sürdürülebilir emeklilik yardımları sağlamaya yardımcı olacak olası reform alanlarını öneriyor.
‘Emeklilikte bizim temel yaklaşımımız karın tokluğu’
Ekonomist Murat Şenol, endeksin ülkelerin insani gelişmişliği ile ilgili olduğuna dikkat çekerek, “İskandinav ülkeleri bu konuda en iyi çünkü oralarda kişi başına gelir de yüksek” dedi. Avrupa’da ortalama emekli maaşının bin euronun üzerinde, bizde ise ortalama 7 bin TL’den yaklaşık 250-300 euro olduğuna dikkat çeken Şenol, “Bizde intibak yasası yeterli olmadığından 3 bin 500 TL emekli maaşı alan da var, 25 bin TL alan da. Elbette yüksek prim ödeyip 35-40 yıl çalışan biri 25 bin TL alacak. Ancak bizde en düşük ve en yüksek emekli maaşı farkı 8 kat iken bu Avrupa’da sadece 2-3 kat. Çünkü bizim ülke olarak bu konudaki temel yaklaşımımız karın tokluğu. Bizim emeklilerimiz ekmek de yese karnı doyuyor, buna şükrediyor. Hükümetin en başındakiler bunu söylerken toplumun önemli bir kesimi de buna şükrediyor. Çünkü asgari yaşam koşulları referans alınıyor” dedi.
‘Enflasyon gelir eşitsizliğini daha da artıracak’
Dünyada artan faiz oranlarının emeklilik fonlarında ciddi değer kaybı yarattığını vurgulayan Şenol, “Bu hem bizde hem dünyada emeklileri zor durumda bırakacak. Ayrıca dünyada yükselen enflasyon, yaratacağı gelir dağılımı eşitsizliği ile en çok emeklileri olumsuz etkileyecek” dedi. Türkiye genç nüfusa sahip olduğu için asıl sorunun 15-20 yıl sonra ortaya çıkacağını belirten Şenol, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bizde ortalama emeklilik yaşı bu ülkelere göre çok düşük, erken emeklilik sistemi daha da tıkıyor ama işverenler de belli bir yaşın üzerindeki kişileri çalıştırmak istemiyor. Bir şekilde yolunu bulup işten ayırıyor yani çalışmak isteyen de çalışamıyor işveren de çalıştırmıyor. Sosyal güvenlik sistemimiz karmakarışık. Daha sade bir sisteme dönmeli. Gerçek enflasyon ile açıklanan enflasyon farkı emekli maaş artışlarında emekli aleyhine. Oysa diğer sabit gelirlilere gerçek enflasyona yakın ücret artışı yapıyor çünkü memur ve işçinin çalışırken motivasyonu önemli. Türkiye’de çalışma yaşındaki kişilerin işgücüne katılım oranı çok düşük, böyle bir durumda gençler işsiz iken belli bir yaşın üzerindekilerin var olan iş imkanlarından yararlanması çok zor oluyor. Bu nedenle de erken emeklilik gündeme geliyor. Esas olarak iş imkanları daha çok yaratılabilse o zaman belli bir yaş üzerindekiler de olması gerektiği kadar çalışacak.”
‘Promosyon ilaç oldu ama kuyrukta beklemek trajik’
Ortalama ömür yükseldikçe, enflasyon ve faiz oranları artıkça, gelir dağılımı bozuldukça, bankalar asgari yaşam ihtiyaçları için daha çok borçlandırdıkça emeklilerin yaşam koşullarının daha da zora gireceğini vurgulayan Şenol, “Bu sıkışık dönemde bankaların 8 bin liraya yakın promosyon vermesi emeklileri çok mutlu etti ancak bu tür kısa vadeli mutluluklar geçici. Perişan durumdaki emeklilerin bu tutar için bankalara gidip saatlerce kuyrukta beklemesi de trajik bir durum” diye konuştu.