Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, Cumhurbaşkanı kararıyla ertelenmesine karşın grev yapan İzmit Bekaert Fabrikası işçilerini ziyaret ederek destek verdi. Çerkezoğlu, "Bu direniş, sadece bu fabrikadaki arkadaşlarımızın mücadelesi değil, bütün işçi sınıfının mücadelesidir. Grev yasağına teslim olmayan, grev hakkına sahip çıkan, tezgah başından kalkıp burada grev çadırını kuran, grev önlüğünü giyen Bekaert işçisi kardeşlerimi bütün Türkiye işçisi adına selamlıyorum, kutluyorum" dedi.
DİSK’e bağlı Birleşik Metal İş Sendikası’nın örgütlü olduğu ve yaklaşık 400 işçiyi ilgilendiren İzmit Bekaert Fabrikası’nda alınan grev kararı, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından "milli güvenliği bozucu nitelikte görüldüğü" gerekçesiyle 60 gün ertelenmişti. Bekaert işçisi, bu karara rağmen 13 Aralık’ta greve çıktı.
Grevin dördüncü gününde DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, dün Alikahya’da bulunan İzmit Bekaert Fabrikası’ndaki işçilere destek ziyaretinde bulundu. Çerkezoğlu’nu fabrikada Birleşik Metal İş Genel Başkanı Adnan Serdaroğlu, DİSK Bölge Temsilcisi Vedat Küçük, Birleşik Metal İş Şube Başkanı Telat Çelik ile işçiler karşıladı. İşçilere destek amacıyla fabrikaya HDP İstanbul Milletvekili Musa Piroğlu, Lastik-İş Genel Başkanı Alaaddin Sarı, EMEP Kocaeli İl Başkanı Arzu Erkan da geldi.
‘Ferman padişahınsa fabrikalar bizimdir’
Fabrika önünde ilk olarak konuşan Birleşik Metal İş Kocaeli Şube Başkanı Telat Çelik, "Direnmek için buradayız. Tarih boyunca zalimler oldu. Direnenler de hep oldu. Bugün Bekaert işçileri ‘yeni bir yol var, çare var’ dedi. ‘Ferman padişahınsa fabrikalar bizimdir’ diyenler var. Bize dayatılan sahte enflasyona karşı, grev yasağına yaslanan işverene karşı buradayız. Ve ona anladığı dilden cevap vermek için buradayız" dedi. İşçilere seslenen Birleşik Metal İş Genel Başkanı Adnan Serdaroğlu ise şunları söyledi:
"Türkiye, karanlık bir imparatorluğa teslim edilmek isteniyor. Kuytularda birileri bazı planlar yaparak bu ülkenin geleceğini karartmak istiyor. Demokrasimiz gün geçtikçe daha fazla yara alıyor. Sadece kendi alanımızda yaşadığımız antidemokratik tutumları değil bütün antidemokratik tutumları ortaya koymak ve onlara muhatap olan insanları savunmak zorundayız çünkü sıra bize geliyor. Bu ülkede hukuk ayaklar altına alınmış durumda. Gezi sürecinden başlayan ve bugün İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde ortaya konulan, hukuka takla attırılan durum bizim açımızdan bugün burada anayasayı çiğneyen bir tutum olarak karşımıza çıktı. Hatırlar mısınız 20 yıl öncesini? Salya sümük ağlayanları, 'bu düzen bize nefes aldırtmıyor’ diyenleri. Ne oldu şimdi? Devletin sopası elinize geçince bana yapılanın beş mislini ben vatandaşa, işçiye yapayım diye mi düşünüyorsunuz? Hırsızlar çalarken değil paylaşırken kavga ederlermiş. Bu ülkede paylaşım kavgalarını yaşadık. Pensilvanya’daki abilerinden öğrendikleri tüm hukuk dışı davranışları sendikaların ve halkın iradesiyle seçilen insanların üzerinde bir kılıç gibi sallıyorlar. Sizlerin yüzünüzün daha fazla güldüğünü görüyorum. Bir gece ansızın Bekaert'ın önüne geldiler. Adresi şaşırmışlar. Gece 3 buçukta geldiler, bir kağıt verdiler. Üzerinde bir kişinin imzası vardı. ‘Ey Bekaert işçisi, ben sizin grevinizi yasaklıyorum.’ Bekaert işçisi, 1’den büyüktür. Türkiye işçi sınıfı 1’den büyüktür. İşçi sınıfı, Anayasa’ya aykırı kim olursa olsun cumhurbaşkanı da olsa, padişah da olsa Anayasa’yı çiğneyenlerin karşısında durmuştur; duracaktır."
DİSK Genel Başkanı Çerkezoğlu ise konuşmasında şu ifadeleri kullandı:
"Ferman padişahınsa fabrikalar bizimdir diyerek ve grev hakkına grev yaparak sahip çıkan işçi kardeşlerim, hepinizi DİSK adına selamlıyorum. Bugün bir düğün alayındayız, şenlik meydanındayız. Burada çocuklarının geleceğine sahip çıkmak için, emeğine, ekmeğine sahip çıkmak için, en temel yasal hakkına sahip çıkmak için greve çıkan sınıf kardeşlerimizin yanındayız. Türkiye tarihinin en büyük yoksullaşmanın, gelir kaybının yaşandığı bir süreçteyiz. Bugün, milyonlarca işçinin en temel meselesinin gündeminin geçim, aş, iş olduğu, evine ekmek götürmek olduğu bir dönemdeyiz. Böylesi bir dönemde işçi sınıfının sermaye karşısındaki bütün korumalarının, bütün silahlarının elinden almaya çalışıldığı bir süreçteyiz. Bugün Türkiye’de her şey işçilerin sendikalaşmasının önünde engel. Asgari ücret mevsimindeyiz. Salı günü üçüncü toplantıyı yapacak komisyon. Bütün dünyada sembolik ücret olan asgari ücret, Türkiye’de ortalama ücret haline geldi. Türkiye’de çalışanların yarısından fazlası, açlık sınırının altındaki asgari ücrette çalışıyor. Bunu da sendikalaşmayı engelleyerek yapıyorlar. Grev hakkını fiilen ortadan kaldırarak yapıyorlar. En yaygın işten çıkarma sebebi sendika üyesi olmak. En temel anayasal ve yasal hakkımız olan grev hakkı fiilen ortadan kaldırılmış durumdadır. Önceden Bakanlar Kurulu kararıydı; şimdi Cumhurbaşkanı kararnamesiyle, tek imzayla milyonlarca işçinin, çoluğunun çocuğunun en temel hakkı grev hakkı ortadan kaldırılıyor. Bir ülkede grev hakkı yoksa bu sadece grevi engellenen işçilerin değil bu ülkede emeği ile geçinen herkesin tehdit altında olması demektir. Gelin siz burada örgütlenin, burada zaten sendika yok, grevleri de anında yasaklıyoruz diye övünerek anlatıyorlar Bugün Bekaert işçisinin ortaya koyduğu direniş, mücadele sadece bu fabrikada arkadaşlarımızın mücadelesi değil, bu ülkede emeğiyle geçinen, alnının teriyle evine ekmek götürmeye çalışan bütün işçi sınıfının mücadelesidir. Grev yasağına teslim olmayan, grev hakkına sahip çıkan, tezgah başından kalkıp burada grev çadırını kuran, grev önlüğünü giyen Bekaert işçisi kardeşlerimi bütün Türkiye işçisi adına selamlıyorum, kutluyorum. Bu mücadele sadece Bekaert işçisinin mücadelesi değil. Ülkeyi yönetenler bir kez daha sermayeden yana tercihini ortaya koydu. Tıpkı bizi açlık sınırı altında asgari ücrete mahkum ettikleri gibi. Vergilerle belimizi büktükleri gibi. Ülkeyi yöneten siyasi iktidara, Cumhurbaşkanı’na sesleniyoruz. Bu yetki; patronların, işverenlerin elinde olmayan yetki Cumhurbaşkanı’nın elinde var. Bu işçiler bu yetkiyi size grevleri yasaklayın diye vermedi. Asgari ücrete milyonları mahkûm edin diye vermedi. Çocuklarımızın geleceğini karartın diye vermedi. Zengini daha zengini yapın, fakiri daha fakir yapın diye vermedi. Bugün buradan bir kez daha bu yasaklara karşı haklarımızı sonuna kadar savunacağımız ve Bekaert işçisi kardeşlerimizin yanında olacağımız söylemek için geldik."
Konuşmanın ardından Çerkezoğlu, işçilerin grev halayına katıldı.