CHP Genel Başkan Yardımcısı Aykut Erdoğdu, güvenilir olmayan bir Merkez Bankası’nın yanı sıra para ve maliye politikalarındaki koordinasyonsuzluk sonucunda enflasyonda kalıcı düşüşün bir hayale dönüştüğünü söyledi.
Erdoğdu, bugün TÜİK tarafından açıklanan enflasyon rakamlarına ilişkin yaptığı değerlendirmede, TÜFE’de 2019 yılı Temmuz ayında bir önceki aya göre yüzde 1,36, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 16,65 olduğuna işaret ederek, “Enflasyon hesaplamasında uzun vadeli eğilimi gösteren oniki aylık ortalamalara göre değişim, yüzde 19,91 ile son 16 yılın zirvesinde” dedi.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın dün Bursa’da yaptığı konuşmada, “Ekonomimize kurulan tuzakları tek tek bozuyoruz. İşte en son Merkez Bankası faizleri indirdi, daha da inecek. Müjdeyi veriyorum, enflasyon da düşecek, bunu da göreceksiniz” dediğini hatırlatan Erdoğdu şöyle devam etti:
“TÜİK, hemen bir gün sonra cumhurbaşkanını yalanlamış durumda. Zaten Mart ayında patlak veren rezerv skandalı ve Temmuz ayında başkanın görevden alınması ile Merkez Bankası’nın (MB) kalan son prestijinin de ortadan kaldırılması ile güvenilir olmayan bir MB’nın yanı sıra para ve maliye politikalarındaki koordinasyonsuzluk sonucunda enflasyonda kalıcı düşüş bir hayale dönüştü. Otomobil ve mobilyada iç pazarı canlandırmak için uygulanan vergi indirimlerinin sona ermesiyle bu sektörlerde çok hızlı fiyat artışları görüldü. Benzinli otomobil fiyatı ortalamada yüzde 10,9, dizel otomobil fiyatı yüzde 10,6 artarken, çeşitli mobilya ürünlerinde yüzde 10-12 artış kaydedildi. İstanbul Belediye Başkanlığı seçimi sonrasına ertelenen elektrik zammı yüzde 14,9 olarak kayıtlara geçti.”
ERDOĞAN YÖNETİMİNİN ZAMLARI KESİLMİYOR
Baz etkisinin görülmeye başlanması ile enflasyonda Ağustos’tan itibaren geçici bir gerileme görülebileceğine işaret eden Erdoğdu, şunları söyledi:
“Buna karşın baz etkisi nedeniyle fiyat artış temposunun azalacağını öngören Erdoğan yönetiminin zamları kesilmiyor. Henüz sigaraya, doğal gaza yapılan Ağustos zamlarının etkisi görülmeden Temmuz enflasyonunda yükseliş görüldü. Devletin yönlendirdiği fiyatlarda art arda gelen bu artışların etkisi, MB’nin yılsonu enflasyon hedefinin de, sonbaharda beklenen yüzde 10 eşiği altına inmesinin de önüne geçecek.Geçtiğimiz günlerde doğalgaza yaklaşık yüzde 15 ve sigaraya da 3 TL zam yapıldı. Bu zamlar zamanlama dolayısıyla enflasyon hesabına dahil edilmedi. Doğalgazın TÜFE’deki ağırlığı yüzde 1,81, sigaranın ağırlığı ise yüzde 3,87. Hesaplamalarımıza göre sigara ve doğalgaz zamları enflasyona net yüzde 1,14 artış yönünde etki etmekte. Bu durumda, her ne kadar temmuz ayında ölçülen enflasyon aylık yüzde 1,36 olsa da; yapılan zamlar sonrasında yaşayacağımız aylık enflasyon yüzde 2,5 ve yıllık enflasyon ise yüzde 18.”
TÜİK’in fiyat derlenen iş yerlerini değiştirmesinin de gerçekte olmayan bir düşüşü ortalama fiyatlarda varmış gibi gösterdiğine dikkat çeken Erdoğdu, “Bir yandan fiyat artışlarında yapılan zamanlama ile zamların enflasyona etkisinin birer ay ertelenmesi, diğer yandan da TÜİK’in geçtiğimiz ocak ayında fiyat derlenen iş yerlerinin belirlenmesinde yaptığı değişikliklerle, sokaktaki hayat pahalılığının enflasyon hesabına yansıması masa başında engellenmeye çalışılıyor. Ocak ayında fiyat derlenen işyerlerinde yapılan değişiklik ile ucuzluk marketlerindeki satılan ürünlerin fiyatlarının ağırlıkları artırıldı. Bunun sonucunda TÜİK veri tabanlarındaki fiyat bilgilerinde çeşitli oranlarda düşüş oldu. Bu değişiklik bir yandan aylık, diğer yandan da yıllık hesaplamaları düşüş yönünde etkiledi” diye konuştu.
YÜKÜ TAŞIYAN ÜRETİCİ
Yurtiçi üretici fiyatları (Yİ-ÜFE) endeksinin de aylık olarak yüzde 0,99 oranında gerilerken bu endeksin yıllık gelişiminin yüzde 21,66 seviyesine indiğini kaydeden Erdoğdu açıklamasını şöyle tamamladı:
“Buna mukabil bu enflasyon serisinin yıllık ortalamasına bakıldığında gerileme etkisinin henüz yıllık ortalama enflasyon serisine yansımadığı görülüyor. Nitekim ortalama yıllık Yİ-ÜFE enflasyonu son ayda yüzde 32,34 olurken TÜFE'nin yıllık ortalama değişimi yüzde 19,91'de kalmış. Aradaki farkın bu denli açık olması, üreticinin fiyat artış şokunun yükünü halen yoğun biçimde taşıdığını gösteriyor. Bu durum ise üreticinin kendi işini çevirmekte maliyetleri yansıtamadığını ve işletmesini idame ettirmekte halen zorda olduğunu ortaya koyuyor.”