Türkiye’de ortalama olarak insanların yüzde 82,7’si günde en az bir bardak kahve tüketiyor. Yaz mevsiminde sıcak kahvelere olan ilgi azalsa da kahve tüketim istatistikleri bu aylarda sadece yüzde 80,8’e düşüyor. Türkiye’de büyük bir çoğunluk kahve tüketirken, dışarıda kahve içmenin maliyeti en çok konuşulanlar arasında.
Peki bir kahve içmek neden bu kadar maliyetli?
Ekonomi gazetesi yazarı Alaattin Aktaş, kahve maliyeti 2 lira olan bir fincan kahvenin 50 TL'den aşağı satılmıyor olduğuna dikkat çekerek "Bu durumu maliyet artışıyla izah edebilmenin olanağı kalmadı" diye yazdı.
"KİM NE FİYAT TUTTURABİLİRSE"
Bozulan fiyatlama davranışını maliyet artışlarıyla izah edebilmenin olanağının kalmadığını söyleyen Aktaş, "Çıplak maliyeti 2 lira olan bir ürün 25-30 katına satılıyorsa bunun izahı pek yok. Hani mümkün olsa da 60 liraya satılan bir fincan kahvede, 30 liraya satılan bir bardak çayda hangi maliyet ne kadar yer tutuyor, bir döküm görebilsek... Tabii ki sorun yalnızca kahve ve çay değil. Hem bunların daha ucuza satıldığı yerler de vardır. Vurgulamak istediğim, fiyatlama davranışının inanılmaz derecede bozulmuş olması. Kim ne fiyat tutturabilirse... Öyle bir duruma geldik" dedi.
"ORTADA SUÇLU YOK"
Herkesin birbirine bakarak, ’O zam yapıyorsa ben niye yapmayayım’ diye düşündüğünü söyleyen Aktaş, şunları söyledi: "Fiyatların sürekli artması ve artacağına olan beklentinin kemikleşmesi zam yapmayı da neredeyse haklı kılıyor. Daha kötüsü zamlara muhatap olanlar da artık bu duruma pek şaşırmıyor. Hatta onlar da bu zamları yapanları destekler şekilde ’Neye zam gelmiyor ki’ yaklaşımı sergilemeye başlıyor. Zam masum, zam yapan masum; ama ortada ‘suçlu’ yok!"